ÇAY İÇİN ÇAYKUR’U KORUMALIYIZ
Aynı zamanda gazetemizin de köşe yazarı olan araştırmacı-yazar Cem Kazmaz, Rize gündemine ilişkin değerlendirmelerinde, HES projeleri ve Türk çaycılığının sorunlarına değindi.

Aynı zamanda gazetemizin de köşe yazarı olan araştırmacı-yazar Cem Kazmaz, Rize gündemine ilişkin değerlendirmelerinde, HES projeleri ve Türk çaycılığının sorunlarına değindi.
Gazetecilerle çeşitli konularda değerlendirmelerde bulunan O.Cem Kazmaz, HES projeleri ile özellikle de Doğu Karadeniz derelerinin yabancı firmaların ceplerine akıtılmaya çalışıldığına değinerek, Türk ulusunun en önemli değeri olan çayın yok edilmek istendiğini ileri sürdü.
Dünyada çay piyasasının İngilizlerin sömürgesi altında olduğunu ifade eden Kazmaz, “Çayın dünyada markalaşması engellenerek, İngiliz sömürgesinin sürdürülmesi hedefleniyor. Dünyada çay işçileri, Türkiye’nin dışında yarı kölelik sistemi ile çalıştırılıyor. Türkiye’de Çaykur’u özelleştirerek bunu yapmak isteyenler oldu. Bunun için çayı korumak istiyorsak mutlaka Çaykur’u da korumalıyız” dedi.
Özel sektör firmalarının bir kısmının yüksek gelir hevesiyle Türk çayına yabancı menşeli çay kattığını ifade eden Kazmaz, “Özel sektör Türk çayına ithal çay karıştırmaktan vazgeçmelidir. Bu Türk milletinin damak tadını bozmaktır. Damak tadının bozulması demek Türk çayının gelecekte yok olması demektir. Yüksek kazanç hedefi ile Türk çaycılığı bitirilmemeli” diye konuştu.
Rize’de hazırlanan Çay Kanun Taslağının Başbakan Erdoğan tarafından kabul görmediğini de kaydeden Kazmaz, şunları söyledi: “Hazırlanan taslağın kabul görmesi de mümkün değildi. Sayın Başbakan’ın çay üreticisini ve çay sektörünü korumak adına tasarıyı kabul etmediğine inanıyorum. Aksi taktirde ithal çaylarla Türk çaycılığı yok edilebilirdi. Yerli mallarımızda ciddi erozyonlar var. Kendi mallarımızı koruyamıyoruz. Çayı koruma altına almalıyız. Çayın samimi ciddi milli ürün kanununa ihtiyacı var.”
Özellikle Doğu Karadeniz Bölgesi ve Rize’nin adeta ‘baş belası’ haline gelen HES projeleri hakkında da değerlendirmelerde bulunan Cem Kazmaz, geliştirilen HES projeleri ile derelerin yabancı sermaye guruplarının ve özellikle de türbin üretiminde bölgede etkin olan İspanyolların cebine akacağını iddia etti.
Türkiye’de 42 bin MGW olan enerji gücünün artan enerji ihtiyacı ile 2020 yılında 90 bin MGW’a yükseltilmesinin hedeflendiğini ancak bu amaçla yapımı planlanan HES’lerin sadece 3 bin 500 MGW enerji üretebileceğine değinen Kazmaz, bunun için doğal yaşam alanlarının yok edilmesine anlam vermenin mümkün olmadığına vurgu yaptı.
Üretime dayalı yabancı yatırıma karşı olmadıklarını ancak 9 MGW bir santral için İspanyolların gelip Rize’de yatırım yapmasına anlam veremediklerini anlatan Kazmaz, “Gayelerinin sadece enerji üretmek olmadığını düşünüyorum. Bölgemizde önemli oranda toryum ve uranyum gibi madenler tespit edildi. Asıl hedefin bu madenler olduğu akla geliyor. Su kullanım hakkı da önemli bir gelişmedir.
Yarın bir gün bu firmalar suyu depolayıp taşımaya kalktığı zaman onlara karşı uluslararası mahkemelerde hukuk mücadelesi vermekte zorlanacağız. Gelecekte büyük önem taşıyacak bu su kaynaklarımız maalesef bu projelerle yabancıların cebine akıtılmaya çalışılıyor” diye konuştu.