ÇALIŞMA YAŞAMININ YAMAN ÇELİŞKİSİ
İşçinin ekonomik anlamdaki en büyük güvencesi sendikalı olmak, toplu iş sözleşmesi ile satın alma gücünü korumaktır.
_9522.jpg)
İşçinin ekonomik anlamdaki en büyük güvencesi sendikalı olmak, toplu iş sözleşmesi ile satın alma gücünü korumaktır. Sendikalı işçiler bağıtlanan toplu iş sözleşmesi ile ücretini en azından enflasyon karşısında erimekten korurken, bu haktan yoksun işçiler ise işverenin öngördüğü zamla yetinebiliyor.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın yayımladığı temmuz ayı istatistiklerine göre kayıtlı 12 milyon 287 bin işçinin 1 milyon 189 bini sendika üyesi. Kayıtlı işçilerin sadece yüzde 9.7’si sendikalı. Bu durum ülkemize hiç yakışmadığı gibi, demokratikleşme standartlarına da aykırı. Toplu iş sözleşmesinden yararlanmak için hevesle sendikalara üye olan işçilerin yüzde 40’ı, yani 450 bine yakını toplu iş sözleşmesinden yoksun. 1 milyon 189 bin sendikalı işçiden ancak 746 bini toplu iş sözleşmesi hakkından yararlanabiliyor. Geriye kalan 443 bin emekçi umutla toplu iş sözleşmesini bekliyor.
Toplu iş sözleşmesi bağıtlayamayan sendikalar asıl işlevini yerine getirmekten uzaklaşıyor. Üyesi var ama, bunlar adına toplu iş sözleşmesi bağıtlayamıyor. Bu olumsuz tablo çalışma yaşamının yaman bir çelişkisi olarak ortada duruyor. Avrupa ülkelerinde ise ülkemizdeki bu ilginç durumun tam tersi yaşanıyor. Bu ülkelerde toplu . iş sözleşmesi kapsamındaki işçi sayısı, genelde sendikalı işçi sayısının üstünde yer alıyor. Bunun nedeni, Avrupa ülkelerinde çok yaygın, ülkemizde kısıtlı uygulanan "teşmil" denilen sistemle sendikasız işçilerin de toplu iş sözleşmesi hakkından yararlanabilmesi, sözleşmenin sendikalı işçilere tanıdığı haklardan yararlanabilmesi. (Teşmil, bir işyerinde bağıtlanan toplu iş sözleşmesinin, başka bir işyerinde yargı kararı ile uygulanması.)
Tüm sendikalı emekçilerin toplu iş sözleşme hakkını rahatça, engellenmeden kullanabilmesi için işkolundaki baraj yüzde 1 dahi olsa tamamen kaldırılmalı, Türkiye’ye yakışmayan bazı işkollarındaki grev yasağına son verilmeli, yargıdaki yetki davaları kısa sürede sonuçlandırılmalı, sendikalaşmanın önündeki engeller yok edilmeli, işçinin sendika tercihinde baskı ile karşılaşmamasının koşullan yaratılmalı. Sendikalaşma güçlü olursa emekçinin yanı sıra ekonomi ve Türkiye de kazanır.