BÜYÜMENİN VEBALİ KAPIYI ÇALINCA…
İktidarın şirket mantığıyla ´insansız´ mega seçim projelerini hazırlarken küresel sermayeyi de göz önüne aldığını unutmamak lazım…

İktidarın şirket mantığıyla ‘insansız’ mega seçim projelerini hazırlarken küresel sermayeyi de göz önüne aldığını unutmamak lazım…
Çünkü yüzde 10 büyüyen Türkiye’nin cari borç açığının, bu yıl GSYİH’nın yüzde 9’larına varacağı hesabı uluslararası mali piyasaların da Türkiye’ye yönelik tedbirlerini sıkılaştırdı…
Yani genellikle seçim sonuçlarını pusuda bekleyen küresel sermaye, bu defa seçim öncesinde Türkiye’nin ilk çeyrekteki 22.1 milyar dolarlık yıl sonunda 70 milyar doları aşacak cari borcuna şimdiden sert tepkiler vermeye başladı…
Türkiye ekonomisinin yükselen cari işlemler açığı ve dizginlenmeyen kredi bolluğuna dayanan ‘kırılganlık algısı’ uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları, yatırım bankaları tarafından yakından izleniyor…
Bu yüzden iktidar da mega kent ve doğa yıkım odaklı seçim projelerini küresel piyasalarda görücüye çıkartarak çekim merkezi olma gayreti içinde…
İngiliz The Guardian gazetesinin de kayıtsız kalamadığı bu projelerle ilgili çıkan bir haberde; Türkiye’nin bu ‘kalkınmacı seferberliğinin’ Avrupa’nın son dönemlerde şahit olduğu en dramatik yıkıcı etkinlikler olduğu yazıldı…
Hükümetin hidroelektrik ve nükleer enerji yatırımlarındaki telaşı ve abartılı Kanal İstanbul projesinin dünyada yarattığı ‘şaşkınlığa’ dikkat çekti.
Ve Türkiye’nin büyüme adımlarıyla aslında ‘kültürel ve çevre iflasıyla’ karşı karşıya geldiğini uyarıyordu…
Yani küresel sistemde ‘risk algısı derinleşen ekonomimizle’ seçimlere giderken hükümetin PR/rant projelerini ülkenin kaldıramayacağına yabancı basın bile uyanmıştı…
Biliyoruz ki global ekonominin gelişmekte olan ülke hükümetlerinin siyasi güçleri küreselleşmenin dinamiklerine sıkı sıkıya bağımlıdır, dolayısıyla siyasi istikrar da piyasa aktörlerinin tavrına…
Bilinenin aksine ‘siyasi krizlerin’ ekonomiyi değil ‘ekonomik krizlerin’ yeniden siyaseti düzenleme zarureti ortaya çıktığı zamanlardayız…
O yüzden her ne kadar Türkiye ‘model ülke’ takdim edilse ve Ortadoğu, Kuzey Afrika coğrafyası için örnek ‘kapitalist-demokrasi’ diye göz önüne çıkartılsa da, küresel piyasaların devletler-üstü çıkarları ve spekülatif finansın oynaklığı hep daha yüksek ‘karlılık’ peşinde olacağını hesaba katmak gerek…
Cari işlemler açığını kısa vadeli sıcak parayla kapamaya çalışan Türkiye’nin sürdürülemez ekonomisi ‘münferit’ bir durumla karşı karşıya değil çok tehlikeli bir eşiğe sürüklenmektedir…
Mesela Avrupa’daki devlet iflasları ve Ortadoğu’daki halk isyanlarıyla Türkiye’ye bir müddet konuşlanan portföy yatırımcıları şimdi Türkiye’yi ‘riskli ülke’ diye terk ediyorlar…
Seçim yaklaşırken uluslararası yatırım bankalarından gelen haberler de hiç iç açıcı değil…
Merrill Lynch geçen hafta uzun bir aradan sonra piyasalara ilk defa Türk hisse senetlerinin portföylerdeki ağırlığını azaltma tavsiyesinde bulundu…
Geçen cuma günü de Amerikalı dev yatırım Bankası JP Morgan’ın yayınlanan raporunda yine aynı tavsiye yer aldı…
JP Morgan yatırımcıları ve para yöneticilerini cari açık, banka karlarındaki büyüme ve enflasyon riski konusunda uyardı, piyasalardan yabancı fonların çıkışı hızlandı…
Ayrıca eli kulağında gelmekte olan Yunanistan merkezli yeni bir küresel finans göçüğünün yaratacağı sonuçları da bu hareketliliğe katarsak ‘büyümenin’ faturası kesilmek üzere…