BÜYÜME ASGARİ ÜCRETLİYE YARAMIYOR
DİSK-AR tarafından hazırlanan ve dün açıklanan rapor, ekonomik büyümenin uzun yıllardır asgari ücretliye yansımadığını, aksine, bu süreçlerde asgari ücretlinin ürettiği değerden aldığı payın azaldığını ortaya koyuyor. .
Net asgari ücret ve gayrisafi yurtiçi hasıla karşılaştırması (2005=100) Reel brüt asgari ücret-ekonomik büyüme karşılaştırması (1978=100) Büyüme asgari ücretliye yaramıyor. DİSK-AR tarafından hazırlanan ve dün açıklanan rapordaki veriler, ekonomik büyümenin uzun yıllardır asgari ücretliye yaramadığını, aksine bu süreçlerde asgari ücretlinin ürettiği değerden aldığı payın azaldığını ortaya koyuyor. Devrimci işçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Enstitüsü (DISK-AR) dün "Asgari Ücret ve Ekonomik Büyüme Raporu – 2012"yi yayınladı. Raporda Türkiye İstatistik Kurumu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Merkez Bankası verilerinden yararlanılarak yapılan hesaplamalar, hükümet ve sermaye temsilcilerinin iddialarının aksine, asgari ücretin reel artışının çok düşük düzeyde kaldığını gösterdi.
MALİye Bakanı Mehmet Şimşek’in 18 Aralık günü TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada kullandığı "asgari ücreti biz yüzde 300’den fazla artırmışız ve asgari ücret, rekabet içinde olduğumuz birçok ülkeden kat kat yüksektir" sözlerinin gerçeği yansıtmadığının belirtildiği raporda, reel ücret arüşlarının Bakan’ın söylediğinden farklı bir tabloyu ortaya koyduğu vurgulandı. Buna göre, AKP hükümetleri döneminde ekonomi yüzde 63 oranında büyürken, net asgari ücret, vergi iadesi ve asgari geçim indirimleri dahil olmak üzere, reel olarak sadece yüzde 6,6 oranında arttı. Diğer ülkelerle karşılaştırma yapıldığında ise, krizdeki Yunanistan’da ve ispanya’da dahi asgari ücret, Türkiye’dekinin çok üzerinde seyrediyor. Resmi haftalık çalışma süresi ise, Türkiye’de 45 saat ilçen, Yunanistan’da 40, ispanya’da ise 38,3 saat olarak uygulanıyor.
BÜYÜME ASGARİ ÜCRETE YANSIMIYOR
Raporda 2005-2012 yılları arasında yapılan karşılaşürmalar, ekonomik büyümenin asgari ücretlinin alım gücüne olumlu bir etki sağlamadığını gösteriyor. DlSK-AR tarafından vergi iadesi ve asgari geçim indirimi esas alınarak hesaplanan net asgari ücrete göre, asgari ücretteki reel gelişme 2012 enflasyon ve ekonomik büyüme tahminleri ile birlikte yedi yıl için sadece yüzde 7 düzeyinde kaldı. Aynı dönemde ekonomik büyümenin ise yüzde 30 seviyesinde gerçekleşmesi bekleniyor. DlSK-AR’ın yaptığı hesaplamaya göre, 2005 yılından bu yana, ekonomik büyümenin asgari ücrete yansımamasının işçilere bedeli net 157 liralık gelir kaybı olurken, bu süreçte asgari ücretlinin ürettiği değerden aldığı pay azaldı, sömürü arttı.
Asgari ücretin uzun zamanlı gelişme seyrine bakıldığında ise, 1978 yılından 2012 yılına kadarla süreçte ekonominin sabit fiyatlarla 3,7 kat büyümesine karşın, asgari ücretin yüzde 9’luk gelişme seyriyle neredeyse yerinde saydığı görülüyor. 1999 yılına kadar asgari ücretin 1978 yılındaki ekonomik gücüne ulaşmadığının belirtildiği raporda, bu yılda ulaştığı düzeyi yüksek enflasyon ortamında yaşanan ilci krizle ciddi biçimde yitirdiği ve 1978 ve 1999 seviyesine ancak 2004 yılında yeniden ulaşıldığı vurgulanıyor. Asgari ücretin 2005 yılından beri hemen hemen yatay seyrini koruduğu belirtilirken, ekonomik büyüme oranında artış kaydetseydi bugün net 2 bin 251 lira ve 950 avro olacağı da çarpıcı bir veri olarak yer alıyor.
72 KURUŞA NE YENİR?
Mevcut asgari ücret tutarının, her bir aile ferdi için öğün başına sadece 72 kuruş gıda harcaması yapılabilen seviyede bulunmasının Türkiye’nin ayıbı olduğunun belirtildiği raporda şu ifadelere yer verildi: "Ekonomik büyümenin, ekolojik dengeyi tahrip eden, toplumsal kaynakların yağmalandığı, gelir dağılımının bozulduğu, işsizliğin arttığı bu biçimiyle sürdürülmeye çalışılması, insani ve sosyal gelişme açısından son derece olumsuz bir sonuç doğurmaktadır. Birleşmiş Milletler insani Gelişmişlik Indeksi’ne göre Türkiye, insani gelişmişlik açısından 187 ülke içerisinde 92. sıradadır. Oysa dünyanın en büyük ekonomisine sahip ilk 20 ülke arasında olmaktan gurur duyulmaktadır.
Iran, Rusya, Sırbistan ve Suudi Arabistan’dan insani gelişmişlik anlamında geri olmamız bu tabloya karşın nasıl açıklanabilir. "Büyüme ve kalkınma, herkesin zenginleştiği, kaynakların adilce bölüşüldüğü, çevreye dost, insana yakışır bir çalışma yaşamının hâkim olduğu bir büyüme olmalıdır, yoksa servetin birilerinin elinde hızla toplandığı, çalışma koşullarının ağırlaştığı, çevrenin tahrip edildiği, haksızlıklar üzerine yükselen bir büyüme değil."