TEKGIDA-İŞ Sendikası Genel Başkanı Sn. Mustafa TÜRKEL, ÇAYKUR grevi ile ilgili olarak basına ve kamuoyuna aşağıdaki açıklamayı yapmıştır:
BÜYÜK OPERASYON DEVAM EDİYOR!
Sendikamız ÇAYKUR Genel Müdürlüğü ve bağlı işyerlerinde grev uygulaması başlatmıştır.
Grev kararı, TEKGIDA-İŞ Sendikası üyesi işçilerle konuşularak, danışılarak alınmış bir karardır.
4 yıllık bir yetki mücadelesi sonrasında başlatılan toplu iş sözleşmesi müzakere süreci(böylelikle kayıp 5 yıla yaklaşmıştır), 70 kişilik işyeri temsilcisi heyetiyle birlikte yürütülmüştür. Sürecin işveren heyetince çözümsüzlüğe sürüklenmesi üzerine grev kararı alkışlarla alınmış ve nihayetinde grev uygulama aşamasına gelinmiştir.
İşletmede 10 bin civarında işçi çalışmaktadır. Bu işçilerin 7 bini mevsimlik statüdedir, yılda 120 gün çalışır; diğerleri ise daimi işçi statüsündedir. Kalan 3 bin daimi işçinin yaklaşık 1500’ü de kanunen grev ve lokavta katılmayacak işçi kadrosundadır. Başka deyişle mevsimlik işçilerle birlikte fiilen bir greve katılabilecek daimi işçi sayısı binbeşyüzdür.
Ama kamuoyunun da malumu olduğu üzere mevsimlik işçiler, işveren ÇAYKUR Genel Müdürlüğü tarafından olağan kampanya açılışından bir ay önce işe çağrılmıştır. Üyelerimiz de bu çağrıya icabet etmiş, grev sabahı işbaşı yapmış dolayısıyla da greve katılmayacakları yönünde irade ortaya koymuştur. 1500 civarında greve iştirak eden daimi statüdeki üyemiz de bu gelişme sonrasında greve katılmaktan vazgeçerek işlerine dönmüştür.
TEKGIDA-İŞ olarak ortaya çıkan bu durumdan rahatsızlık duyulmaması mümkün değildir. Ancak yaşanan süreç, tarafların yaklaşımları ve ortaya çıkan sonuç birlikte değerlendirildiğinde, yaklaşık 5 yıl önce başlatılan “BÜYÜK OPERASYON” un, hala, hatta hızını hiç kaybetmeden sürdürüldüğü ortaya çıkmaktadır.
Her şeyden önce ifade etmek istiyoruz ki; işçimize, üyelerimize yönelik bir kırgınlığımız yoktur.
Ömürlerini, 4 ay çalışıp, kazandığıyla 12 ay geçinmek suretiyle geçiren insanların, nasıl bir ekonomik baskı altında yaşadıklarının elbette farkındayız. Kendilerine bir ay fazladan iş ve gelir imkanı sunulan bir teklif karşısında direnme güçlerinin olmadığının da farkındayız. Ama arka planda yatan asıl gerçeğin, kendilerini böylesine bağımlı hale getiren ve özgür iradelerinin baskı altına alınmasına izin veren toplumsal ve siyasi ortam ile yoksulluk ve sömürü düzeninin olduğunun da çok iyi farkındayız.
Bu nedenle üyelerimize hiçbir kırgınlığımız olamaz. Ama, grev kırıcılığına öfkemiz vardır.
ÇAYKUR Genel Müdürlüğü alenen grev kırıcılığı yapmıştır. Çay bitkisinin yetişme ve hasat sezonu belliyken ve kampanya döneminin mevsimsel şartlar gereği Mayıs sonlarında başlaması gerekirken, yaptıracağı iş olmadığı halde mevsimlik işçileri “1 ay önce” işe çağırmıştır.
Yılda 4 ay çalışıp, 12 ay geçinmeye çalışan ve artık kazandığını da tüketip, borca yaşamaya başlamış olan işçilerin, bu bir aylık fazladan gelire hayır diyebilme şanslarının olmadığı ortadadır.
ÇAYKUR Genel Müdürlüğü bu fazladan ve bir iş karşılığı olmaksızın geçirilecek süre için 20 milyon TL bedel ödeyecektir.
Bu parayı sözleşme masasında sendikaya teklif etmemiştir. Tersine grevden bir hafta öncesine kadar paranın adı bile telaffuz edilmemiş, son haftadaki görüşmelerde de böyle bir rakamdan bahis bile olmamıştır.
Yani toplu iş sözleşmesi masasına getirilse rahatlıkla üzerinde konuşulup, uzlaşmaya varılabilecekken, bu para “ulufe” verir gibi, işçiye dağıtılmış, grev kırıcılığı için kullanılmıştır.
Bu tutumu açıkça kınıyoruz. Kınıyoruz çünkü; ÇAYKUR Genel Müdürlüğü bir kamu kuruluşu olduğunu unutmuş, kamu parasıyla grev kırıcılığı yapmıştır. Bu para hiç kuşkusuz idari ve mali açıdan hukuki dayanağının soruşturulması gereken bir paradır.
Ama bu olayın perdesi kaldırıldığında ortaya çıkan oyun çok daha vahim görünmektedir.
Evet, 5 yıl önce başlayan, ÇAYKUR’dan TEKGIDA-İŞ’i tasfiye edip, yandaş ve emin ellere teslim etme projesi tüm hızıyla yürümektedir.
Bu uğurda önceki ÇAYKUR yönetimleri sahte, yalan dolu belge vermekten, şimdiki yönetim de grev kırıcılığı yapmaktan çekinmemiştir.
Orta Vadeli Program bellidir. ÇAYKUR özelleştirilecek kurumlar arasındadır. Tıpkı TEKEL’de olduğu gibi, ÇAYKUR’da da, TEKGIDA-İŞ’in meydanı özelleştirmecilere kolayca terketmeyeceği açıktır.
Çöpsüz üzüm istenmektedir. Yandaş, sessiz ve dümen suyunda giden bir sendika aranmaktadır. Aranan sendikanın TEKGIDA-İŞ olmadığı da açıktır. İşte başından beri yürüyen BÜYÜK OPERASYON budur.
TEKGIDA-İŞ bu oyuna teslim olmayacaktır. Bu günün meselesi grevse, grev kağıt üstünde yürümektedir. Toplu iş sözleşmesi masasında uzlaşma sağlanıp, yasal bir toplu iş sözleşmesi imzalanıncaya grev kararının kaldırılması söz konusu değildir.
ÇAYKUR işçisi rahat olmalıdır. Bir ay fazladan çalışmanın nimetinden yararlanıp, kendilerini özelleştirme operasyonuna karşı da uyanık tutmalıdır. Toplu iş sözleşmeleri için söylenen klasik sözdür;” Hiçbir uçak havada kalmaz.” Önemli olan büyük resmi görüp, tuzağa düşmemektir.
Yöre halkı, işçisinden, köylüsüne, esnafına, tüccarına kadar, ÇAYKUR varsa ekmek teknelerinin işleyeceğini, özelleştirildiği andan itibaren mutlak yoksulluğa sürükleneceklerini asla hatırdan çıkarmamalıdır.
MÜCADELE DEVAM EDİYOR, GÜCÜMÜZ YETTİĞİNCE DE DEVAM EDECEKTİR!
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.