Hatay’ın bereketli Amik Ovası’nda üretim yapan çiftçiler Aydınlık’a dertlerini, taleplerini anlattı. Samandağ Ziraat Odası Başkanı Selim Kamacı, “Bir ülke çok modern ve gelişmiş teknolojik silahlara sahip olsa, çok parası olsa bile, halkını besleyecek gıda temini sağlayamazsa yıkılmaya mahkumdur” diyerek şu mesajı verdi:
“Çiftçimizin hor görülmesi, bütçeye yük olarak algılanması, son derece yanlıştır. Çiftçi olmadan gıda güvenliğini sağlamanın mümkün olmadığının altını çizeyim. Çiftçimiz dönem dönem ithalat ile tehdit edilmiştir. Çiftçimiz en kötü şartlarda üretmeye devam etmiştir. Bizim çiftçimiz ülkesine ihanet etmeyen bir kültüre sahiptir. Bizim özlemlerimiz şudur: Çiftçiyi düşünen, ona değer veren bir yönetim başımızda olsun isteriz. Şunu unutmayalım ki, milletimizin temel direği çiftçidir. Dünyayı saran salgın süresince gıda stoklarımız ve tarlada mevcut olan ekinlerimizin varlığının verdiği rahatlıkla başka ülkelere gıda konusunda muhtaç olmadık. Borç batağından kurtulmak ve daha kaliteli üretim yapmak gerekiyor. Ülkemizi gıda konusunda başka ülkelere muhtaç etmeyen çiftçimiz haklı olarak takdir ve teşekkür beklemektedir.”
‘BİN BİR ÇİLEYLE ÜRETİM YAPIYORUZ’
Bir önceki dönemin Antakya Ziraat Odası İkinci Başkanı olan Aydın Asker de üretimin önemini vurguladı ve sıkıntıları dile getirdi:“Biz çiftçiler her çileye, her türlü imkansızlıklara rağmen üretmeye devam ediyoruz. Elbette bunun bir karşılığı olmalı. Yani devletin, hükümetin bir çiftçi politikası olmalıdır. Yönetenlerin çiftçi politikası yoksa, çiftçiler açısından her yılı zararla kapatmak zorunda kalıyor. Bir hafta sonra Amik Ovası’nda buğdaylar biçilecek. Bu sene buğday taban fiyat 1650 lira olarak açıklandı. 23 kuruş da destek var. Bunu olumlu buluyoruz.
“Giden sene biz çiftçiler tefeci ve tüccara buğdayın tonunu 1200 liradan sattık, tücaar bizden aldığını 1800 liradan sattı. Yani görüldüğü gibi tefecinin eline düşmüşüz. Tefecinin eline düşmememiz için devlet bizim buğdaylarımızı veya ürünlerimizi almalı. Alırsa üretim kabiliyetimiz daha yüksek olur, çiftçiler olarak biraz rahat hareket ederiz.”
‘İTHAL PAMUK BELİMİZİ BÜKÜYOR’
Aydın Asker, çiftçilikteki tecrübesine dayanarak pamuk üretimindeki benzer sıkıntıya dikkat çekti:
“Giden sene pamuk ektik, pamuğu tüccara kilosunu iki liradan sattık. Tüccar ise 3-3.5 liradan sattı. Pamuğun bize maliyeti 1.5 lira, 75 kuruş ise işçilik ve zarar ediyoruz. Pamuk fiyatı bu sene 5 lira olursa çiftçiyi kurtarır. Ben her sene 400-500 dönüm pamuk ekiyordum. Bu sene ekmeyi düşünmüyorum. Amik Ovası’nda pamuk ekimi yüzde 80 azalacaktır. Girdileri biraz daha uygun olduğundan pamuk yerine mısır ekmeyi planlıyoruz. “İthal pamuk bizim belimizi büküyor. Pamukta ithalat olmasın, pamuk desteği önceden verilsin ki, ekimini yapalım, mazot alalım, gübre alalım, işçi ücretlerini ödeyelim, yani tüccarın kucağına düşmeyelim.”
‘MALİYET ARTIŞLARINA YETİŞEMİYORUZ’
Tarım ve hayvancılık alanında işletme sahibi olan Engin Can Şahutoğlu da sıkıntılı. “Bizim çiftçimiz sabırlı, üretken ve ülkesine katkı sağlayan bir topluluktur” diyen Şahutoğlu, devlet desteğinin önemini vurguladı:
“Biz çiftçiler olarak ithalata ihtiyaç duymadan kendi kendine yeten, üretim yapan, yerli üretimi artırılmasını isteyen bir tarım politikası istiyoruz. Bugün destek akçelerinin yeterli olmadığını düşünüyorum, artırılmalı. Girdi fiyatlarını biliyorsunuz, mazot, gübre, tarımsal ilaçlar el yakıyor. Bu fiyatların çiftçiler için yarı yarıya indirilmesi gerekiyor. Dünya çiftçileri bize göre çok büyük destek görüyor. Biz ise zor şartlarda üretim yapıyoruz. Umarım bu destek artırılır ve Türk çiftçisi de rahat eder.
“Bu sene biz 200 dönüm pırasa, 200 dönüm siyah havuç ektik. Bizim dışımızda siyah havuç eken yoktur. 500 dönüm buğday, 150 dönüm pamuk ektik. Hayvancılık da yapıyoruz. İşletmemizde 250 keçimiz, 400 çebiş, toplamda 650 davarımız bulunuyor. Hayvancılıkta yem maliyeti günden güne artıyor, bir hafta önce çuvalını 83 liraya aldığımız yem şimdi 92 lira oldu. Çok hızlı maliyet artışı var, arkasından yetişemiyoruz…”