Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
23 Mayıs 2022
BU NASIL BORÇ YÖNETİMİ; İÇ BORÇ FAİZİ BEŞ AYDA 1.3 TRİLYON ARTTI

İç borç faiz yükümlülüğü ilk kez nisanda anaparanın üstüne çıkmıştı. Fark mayısta biraz daha büyüdü.

BU NASIL BORÇ YÖNETİMİ; İÇ BORÇ FAİZİ BEŞ AYDA 1.3 TRİLYON ARTTI

İç borç anapara tutarı ilk beş ayda 188 milyar lira artarken, faiz yükündeki artış 1.3 trilyona yaklaştı.

Altından kalkmanın giderek zorlaştığı bu yükün oluşmasında en büyük etken dövize ve TÜFE’ye endeksli borçlanma ile döviz cinsi borçlanmanın artması.

Bütün siyasi partilere sormak gerekiyor… Seçim aşamasında artık hangi boyuta varır bilinmez ama şu anki haliyle bile iç borç inanılmaz düzeye erişmiş durumda ve bu konuda nasıl bir politikanız var ya da bir politikanız var mı, gerçekten merak ediyorum. Bu duruma gelinmesinin sorumlusu tabii ki AKP, dolayısıyla onlar gerçeğin farkında, muhalefet bu sorunun farkında mı, ondan da kuşkuluyum.

Bu tablo öylesine vahim ki, üstünde günlerce konuşulması gerekir.

Bu tablo öylesine vahim ki, muhalefet için bulunmaz bir eleştiri kaynağı; döndür döndür kullan!

Ama herhalde farkında bile değiller ki herkese açık bu verileri değil öyle sürekli gündemde tutmak, gündeme getirmiyorlar bile.

Hayret ki ne hayret!

Konu iç borç faizi

İç borç anapara ve faiz ödeme projeksiyonu her ay Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından ilan ediliyor. Geçen ay nisan verileri açıklandığında görüldü ki Cumhuriyet tarihinde ilk kez, ödenecek faiz toplamı, anapara toplamını aşmış. (Dünya 27 Nisan 2022.)

Bakanlık geçen hafta sonunda bu kez mayıs verilerini açıkladı ve faiz ödemesi tırmanmış gidiyor.

Mayıs ayı itibarıyla Hazine’nin ödeyeceği toplam iç borç anaparası 1.5 trilyon lira. Peki bu anapara için ödenecek faiz ne kadar; tam 2 trilyon 53 milyar lira.

Bu sayıların anlamı şu; Hazine mayıstan itibaren hiç iç borç almasa bile artık 1.5 trilyon lira anapara ve yaklaşık 2.1 trilyon lira faiz olmak üzere 3.6 trilyon lira ödeme yapacak.

Lütfen dikkat; hiç borç almasa bile!

Ama bu da yetmez!

Hiç borç alınmasa bile ödenecek tutar artabilir; hem anapara, hem faiz.

Çünkü borçlanmanın bir kısmı döviz cinsinden, bir kısmı dövize endeksli… Dolayısıyla bu borçlanmalarda anapara da sabit değil, ödeme tarihindeki kura göre tutar artabilir ve muhtemelen de artacaktır.

Faiz deseniz o hiç sabit değil, yerinde duramaz!

Zaten faizin kıpır kıpır olduğu belli değil mi?

Daha geçen aralık ayında ödenecek toplam faiz şimdiki düzeye göre bakıp söylersek hiçbir şey değil, “Yalnızca 795 milyar lira”.

Aradan beş ay geçiyor, mayısa geliyoruz, ödenecek faiz tam 1.3 trilyon lira artmış ve 2.1 trilyona yaklaşmış. Aralıktan mayısa tam yüzde 158 artış.

Bu dönemde anapara yükümlülüğü ne kadar artmış?

Yüzde 14 oranında 188 milyar lira. Anapara 188, faiz 1.3 trilyon lira artış göstermiş.

Bunu sağlamak için “şahane” bir iç borç yönetimi uygulanıyor demektir; borç verenler açısından!

BORÇ DEVLETİN DEĞİL DE SİZİN OLSA BÖYLE Mİ YÖNETİRDİNİZ?

Hadi gelin sayıları basitleştirelim…

Sağa sola borcunuz var; aralıkta 1.300 lira civarında. Bu borcunuz için de 800 lira kadar faiz ödeyeceksiniz.

Mayısa geliyorsunuz, borcunuzu 200 lira daha artırıp 1.500 liraya çıkarmışsınız. Faizin de üç aşağı beş yukarı aynı miktarda artıp 1.000 lira civarına çıkması beklenir.

Ama o da ne! 1.000 liraya çıkması normal denilen faiz bir o kadar daha artmış ve 2.000 lirayı geçmiş.

“Olur mu böyle şey” diye biraz didikleyince sıkıntının kaynağı ortaya çıkıyor.

Sabit faizli borç almamışsınız, alamamışsınız, borç verenler size güvenemediği için faiz yönüyle kendini garantiye almak istemiş ve borcu ya dövize endeksli ya döviz cinsinden ya da TÜFE’ye endeksli vermiş.

Böyle olunca da döviz ve TÜFE’deki her artış faiz giderini katlamış. Hem de öyle böyle değil!

İşte durum ortada!

Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Haznesi öyle bir iç borçlanma stratejisi gütmüş, gütmek durumunda kalmış ki, faiz yükü beş ayda, yalnızca beş ayda 1.3 trilyon lira artmış.

HAZİNE’NİN ELİNİ BÖYLESİNE ZAYIFLATMASAK NE Mİ KAZANIRDIK…

İç borcun faiz yükü ocakta 273 milyar, şubatta 136 milyar, martta 144 milyar, nisanda 396 milyar ve mayısta 310 milyar arttı. Beş aylık artış 1 trilyon 258 milyar lira.

Şimdi herkes şapkayı önüne koyup düşünsün, kendine göre bir hesap yapsın!

– Biz doğru dürüst bir ekonomi politikası izleseydik…

– Enflasyonu düşüreceğiz diye enflasyonun yükselmesine yol açacak şekilde faizi indirmeseydik…

– Faizi indirdiğimiz için Hazine’nin daha yüksek faizle ve dövize ve TÜFE’ye endeksli borçlanmasına yol açmasaydık…

– Türkiye Cumhuriyeti Hazinesinin elini böylesine zayıflatmasaydık…

Ne mi olurdu?

Hani o beş ayda 1.3 trilyona yakın faiz yükü artışı var ya, o tutar en fazla 200 milyar olurdu.

Yani fazladan 1 trilyon lira tutarında yükün altına girmezdik.

Yani şimdi elimizde bir anlamda 1 trilyon lira paramız olurdu. Varsayın ki bu 1 trilyon lira on yılda ödenecek. Dolayısıyla her yıl için elimizde 100 milyar lira kalmış olurdu.

Artık oturun her yıl 100 milyar lira ile kaç köprü, kaç hastane, ne kadar okul yapılırdı; çiftçiye, esnafa, işçiye, memura, emekliye ne kadar destek sağlanırdı, onu da siz hesaplayın…

Ama daha önemlisi bu hesabı yaptıktan sonra, kendi kendinize “Bütün bunlardan ne uğruna mahrum bırakıldık ve bu para bize gelmediğine göre kime gidiyor” diye sorun ve hiç olmazsa samimi olarak bu soruya cevap verin…

KAYNAK Alaattin AKTAŞ / Dünya
DİĞER HABERLER
EN TEMEL GIDAYA ERİŞMEK BİLE LÜKS
EN TEMEL GIDAYA ERİŞMEK BİLE LÜKS

47 aydır artan gıda enflasyonu nedeniyle sağlıklı beslenmek lüks oldu.

PATRONLAR İÇİN YAŞAMAYACAĞIZ
PATRONLAR İÇİN YAŞAMAYACAĞIZ

1 Mayıs, 8 saatlik iş günü mücadelesinin bir sonucuydu. ABD’de daha kısa çalışma saatleri tekrar sendikaların gündeminde. Otomobil İşçileri Sendikası (UAW) 32 saatlik iş haftasını grev ve örgütlenme talepleri arasına aldı.

HALKIN ENFLASYONU YÜZDE 95.7
HALKIN ENFLASYONU YÜZDE 95.7

Türkiye’de 47 aydır yükselen gıda fiyatları ile halkın enflasyonu nisanda yüzde 95.7’ye ulaştı.

RASYONEL ZEMİN SLOGAN DÜZEYİNDE KALDI
RASYONEL ZEMİN SLOGAN DÜZEYİNDE KALDI

Mehmet Şimşek’in “Rasyonel zemine dönmek zorundayız” anlayışı iyi niyetli ve gerekli bir yaklaşımdır. Ne var ki Türkiye’de bugünkü koşullarda slogan düzeyinde kalmak zorundadır.