Dünyada çok büyük adaletsizlikler var. Bunun sorumlusu kapitalizm ve emperyalizm. Türkiye’nin 2015 yılında milli geliri (tüm ülkede üretilen tüm ürünlerin ve sunulan tüm hizmetlerin toplamı) 747 milyar dolardı. Yalnızca dünyanın en zengin 50 kişisinin mal varlığının toplamı bunun iki katıydı; 1.5 trilyon dolardı. Bill Gates’in kişisel varlığı ise Türkiye milli gelirinin onda biriydi; 75 milyar dolardı.
Kişi başına milli gelire baktığınızda, Katar yılda 141 bin dolarla başta geliyordu. Lüksemburg’da kişi başına yıllık milli gelir 98 bin dolardı. Kuveyt 73 bin dolar, Birleşik Arap Emirlikleri 68 bin dolar, Norveç 66 bin dolar, İsviçre 60 bin dolar, ABD 55 bin dolar, Hollanda 48 bin dolar, Almanya 46 bin dolardı.
Türkiye ise 9 bin dolarda kalıyordu.
Dünyanın en yoksul ülkeleri ise Afrika’daydı. Orta Afrika Cumhuriyeti’nde kişi başına yıllık milli gelir yalnızca 640 dolardı. Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde bu rakam 754 dolarda kalıyordu.
Bunlar duygusuz rakamlar.
Gerçek yaşama baktığınızda, insanlığın üretici güçleri olağanüstü geliştirdiği bir çağda büyük yoksulluk, açlık, susuzluk, çaresizlik görüyoruz.
Dünyanın en zengin ülkeleri arasında yer alan ABD’de bile on binlerce insan evsiz, sokaklarda yaşıyor. Bu insanların sağlık sigortaları yok. Düzenli beslenemiyorlar. Akıl almaz lükslerin ortasında sokaklarda ömür tüketiyorlar.
Dünyanın yoksul ülkeleri ise emperyalist ülkeleri besliyor ve büyük acılar içinde kıvranıyor.
YOKSULLUK YOKLUKTAN DEĞİL
Halbuki insanlığın bugün ulaştığı üretkenlik düzeyi, tüm insanlık için insanca yaşama ve çalışma koşullarını yaratmak için yeterli.
Bugünkü üretim düzeninde bile birçok ürün kasıtlı olarak dayanıksız yapılıyor. Bunların dayanıklı yapılması halinde mevcut üretim imkanları çok daha geniş bir kitlenin ihtiyacını karşılayabilecektir.
?
Bugün tüketilen ürünlerin büyük bölümü israf edilmektedir. Kapitalizmin teşvik ettiği gösterişçi tüketim, birçok ürünün tükenmeden çöpe atılmasına yol açmaktadır. Üretimin kapitalistlerin kârını artırmak için değil de insanların ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla yapıldığı bir düzende, bugün üretilenden daha az bir üretimle insanların daha iyi bir yaşam sürmesi sağlanabilecektir. Böylece doğanın bize sunduğu kaynaklar da israf edilmemiş olacaktır.
BARIŞÇI DÜNYA
Günümüzde çok sayıda insan üretken faaliyetten uzaktır. Yanyana telefon satıcıları, döviz büroları, reklamcılar ve bankacılar ilk akla gelen örnekler.
?Kapitalizm ve emperyalizm saldırgandır ve bu amaçla büyük ordular beslenmekte, silahlanma için büyük paralar harcanmaktadır. Emperyalizmin saldırısına karşı kendisini korumak zorunda kalan ülkeler de kaçınılmaz olarak, büyük savunma harcamalarına yönelmektedir. Kapitalizmin ve emperyalizmin olmadığı bir dünyada barış içinde yaşandığında, bu kaynakların tümü insanların hayat standardını yükseltmede kullanılabilecektir.
?
Kapitalizmin bencilliğinden kurtarılmış bir dünyada güvenlik harcamaları da azalacak, polislerin büyük çoğunluğu başka yararlı işlere yönlendirilebilecektir.
Emperyalizmin ve kapitalizmin tarihin çöplüğüne atıldığı bir dünyada, tüm insanlık için insanca yaşama imkanı olacaktır.
?
Akıl almaz bir lüks içinde yaşayanlar bu düzenden kolay vazgeçmeyecek. Ancak mazlum milletlerin emperyalizme karşı direnişi, insanın insanca yaşamasının mümkün olduğu bir dünyada, insanın insanca yaşamasını sağlamanın yolunu açacaktır.
Bağımsız ve demokratik bir Türkiye ve sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya mücadelemizin amacı, bu günlere ulaşabilmektir.