BU BÜYÜME TEHLİKELİ VE DENGESİZ
Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Mehmet Yörükoğlu, 2010’da yüzde 9 civarında olan büyümenin 2011’de yüzde 7’lerde gerçekleşmesini beklediklerini ancak bunun “sağlıklı bir büyüme olmayacağını” belirtti.

‘Bu kadar yüksek cari açıkla devam edemeyiz’ diyen Yörükoğlu, ‘tehlikeli dengesizlikleri’ dile getirdi:
Bu büyüme sağlıklı değil
Kuveyt’te bir forumda konuşan Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Yörükoğlu, ‘2010’da yüzde 9’a yakın büyüdük. Bu yıl yüzde 7 bekliyoruz. Ancak bu sağlıklı değil. Büyümeyi, iç talebi ve kredileri yavaşlatmaya çalışıyoruz’ dedi.
Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Mehmet Yörükoğlu, 2010’da yüzde 9 civarında olan büyümenin 2011’de yüzde 7 civarında gerçekleşmesini beklediklerini ancak bunun “sağlıklı bir büyüme olmayacağını” belirtti.
Reuters’ın haberine göre Kuveyt’te düzenlenen bir finans forumunda konuşan Yörükoğlu, “Temel verilerimiz oldukça iyi. Kamu sektörü finansmanı ve bankacılık oldukça sağlıklı, verimlilik ve üretim büyümesi oldukça güçlü. Ancak bizim ve ihracat yaptığımız ekonomiler arasındaki talep dengesizlikleri finansal istikrar açısından risk yaratabilir. Ekonomimizi daha dengeli hale getirebilmek için yaratıcı olmalı ve diğer araçları, makro ihtiyati araçları kullanmalıyız” diyerek şunları vurguladı:
Büyüme ve talep farklılıkları ile mücadele ediyoruz. Yabancı talebi durgun. Avrupa’da durgunluk sürdükçe burada bir gelişme görmeyeceğiz. Ancak iç talep oldukça güçlü. Türkiye’de yapmaya çalıştığımız ekonomiyi, iç talebi yavaşlatmak. Ayrıca ihracatçıların rekabetçiliğini arttırmaya çalışıyoruz. Böylece ihracat ve ithalatımız arasındaki açık daha fazla artmayacak, çünkü 2011’de cari açığın yüzde 9 civarında gerçekleşmesini bekliyoruz.
Bu kadar yüksek cari açıkla devam edemeyiz. Bu nedenle de standart para politikası ile birlikte makro ihtiyati araçları kullanmaya başladık. Ekonomimizi soğutmaya, ihracat sektöründeki ekstra rekabetçiliği ortadan kaldırmaya ve kredi büyümesini yavaşlatmaya çalışıyoruz. Şimdiye kadar alınan önlemlerle bir ölçüde başarılı olduk.
Ülkelerin borç sorunlarının herhangi derin bir resesyon ya da kriz yaratmadan başarılı bir şekilde çözüldüğünü düşünelim. Sona erecek mi? Tamam mı? Güvende olacak mıyız? Hayır. Çünkü temel sorunlar 2008 krizini yaratan dengesizlikler hâlâ burada, hatta daha da büyük.
Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki büyüme farklılıkları giderek artıyor. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin enflasyon farklılıkları, politika faizleri arasındaki farklar da giderek genişliyor. Bu koşullar altında borç krizini global olarak başarılı bir şekilde çözsek bile özellikle gelişmekte olan ülkeler daha güçlü makro ihtiyati araçlar kullanmaya başlamazlarsa, artan global dengesizlikler finansal istikrara yönelik risklerin daha da çoğalmasına neden olacak.