Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
28 Eylül 2011
BRETTON WOODS KURULUŞLARININ TOPLANTISI

Bretton Woods kuruluşlarından IMF ve Dünya Bankası ikizi yıllık güz toplantılarını hafta sonunda Vaşington´da gerçekleştirdi.

BRETTON WOODS KURULUŞLARININ TOPLANTISI

       Bretton Woods kuruluşlarından IMF ve Dünya Bankası ikizi yıllık güz toplantılarını hafta sonunda Vaşington’da gerçekleştirdi. Büyük durgunluğun gölgesinde ve deyim yerindeyse tam bir panik havasında gerçekleşen toplantı piyasalara güven vermekten uzaktı.

       Toplantının açış konuşmasında IMF İcra Direktörü Christian Lagarde, maliye bakanları ve merkez bankaları başkanlarına hitaben "küresel ekonomide küçülmeye doğru giderek artan risklerin birikme gösterdiğini ve piyasalarda negatif bir kısırdöngü yaşanmakta olduğunu" vurguladı. Lagarde’ye göre "düşük büyüme hızları, düşük vergi ve özel gelirler; artan borçlanma gereği; ve bankaların bilançolarında bozulma" birbirini tamamlayan döngüler halinde küresel ekonominin 2008 krizinin yeni biçimlerini oluşturmaktaydı.

       Lagarde, bu sonucu G20 üyesi ülkelerin izlemekte olduğu "etkin olmayan, verimsiz politika girişimlerine" bağlamaktaydı.

       Oysa, 2008’de patlak veren küresel krizin giderek büyük durgunluğa dönüşme sürecinde yaşananları anımsarsak aslında G20’nin "büyük ağabeyleri" başta olmak üzere, üye devletlerin iflasın eşiğine sürüklenen özel şirket ve bankaları kurtarmak için trilyonlarca dolarlık canlandırma paketleriyle "serbest" piyasa sistemine nasıl müdahale ettiklerini; ancak kapitalist birikim rejimdeki yapısal tıkanıklıkları aşmaya yeterli olmayan bu tür girişimlerin dönüp dolaşıp nasıl devletlerin borç krizi haline dönüştüğünü vurgulamamız yeterli olacaktır.

       Bu süreçte Amerikan bankalarında biriktirilmiş olan değersiz "toksik" nitelikli finansal varlıkların nitelik değiştirmeden, sadece adres değiştirerek Amerika’nın ve Avrupa devletlerinin bilançolarına depolandırılmıştı. Dolayısıyla 2008’den bu yana yaşananlar krizin aslında değişik biçimlerde derinleşerek sürmekte olduğunu göstermektedir. Nitekim, şu anda "Avrupa’nın borç krizi" diye anılagelen ve bazı "sorumsuz" hükümetlerin neden olduğu savlanan krizin temelinde aslında kapitalizmin Bretton VVoods sonrası dayanmakta olduğu birikim rejiminin çöküşü yatmaktadır. İkinci Dünya Savaşı sonrasında ABD’nin teknolojik ve finansal hegemonyası altında yapılandırılan bu sistem artık sermaye birikimini sanayi üretimi üzerinden değil, finansal rant üzerinden sürdürebilmektedir. Ancak, finansallaşan dünyanın hayali değerlere dayalı köpük ve balonları, reel üretimi amaçlayan sermaye birikimi yerine kısa vadeli rantlara yönelmekte; sonuç olarak da istikrarsız ve kırılgan bir yapı ortaya çıkmaktadır. 

       Ancak, sorunun bir de pratik yanına bakalım: Yakıcı güncel soru şudur: Yunanistan’ın borç ve büyüyememe sorunu nasıl çözülecektir? Burada üç almaşık kendini göstermektedir: Birincisi, sıkça öne çıkarıldığı üzere, Yunan ekonomisinin yapısal reformlarla küresel ekonominin gerek ve ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlenmesi; ikincisi, son derece daraltıcı bir para ve maliye politikasıyla ücretlerin geriletilmesi ve elde edilen artığın uluslararası finans çevrelerine aktarılması; üçüncüsü ise doğrudan doğruya Avro’nun daha rekabetçi olacak şekilde aşındırılması.

       Bunlardan ilk iki seçeneğin, Yunan ekonomisinin ve sosyal sisteminin doğrudan doğruya parçalanması anlamına geleceğinden gerçekçi bir çözüm kümesi içinde olmadığı kabul edilmektedir. Zaten söz konusu seçeneklerin ancak 4-5 yılı aşkın bir süre sonra "meyvelerini" vereceği öngörülmekte; dolayısıyla acil olarak anlamlı bir çözüm üretemeyeceği de dile getirilmektedir.

       Üçüncü seçenek ise Avrupa karşısında ABD’nin göreceli olarak rekabet kaybına uğraması anlamına geleceğinden uluslararası siyaset sahnesinde çok kabul görebilecek bir yaklaşım değildir. Dolayısıyla, geriye gerçekçi tek bir çözüm kalmış gözükmektedir: 2001 Arjantin yaklaşımı ulusal para birimine (yeni Drahmi!) geri dönüş; rekabetçi bir devalüasyon ve kontrollü olarak yükseltilen enflasyon ile borçların yapılandırılması…

       Bu çözümün Yunanistan’ın kreditörleri ve diğer finansal kuruluşlar açısından büyük zararlar getireceği ve Avro bölgesinde de büyük bir kargaşa ve istikrarsızlık yaratma tehlikesi içerdiği açıktır. Ancak, fantezi beklentiler ile gerçekler arasına sıkışmış olan Bretton VVoods sisteminin Vaşington’daki güz dönemi toplantısı katılımcılarının sıklıkla bu seçeneğe atıfta bulunması, seçeneklerin tüketildiğinin ve artık uygulama yönteminin nasıl olacağının tartışılmaya başlandığının izlenimini vermektedir.
 

DİĞER HABERLER
BARRY CALLEBAUT’TA TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ İMZALANDI
BARRY CALLEBAUT’TA TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ İMZALANDI

Sendikamız ile Barry Callebaut Türkiye arasında şubat ayında başlayan yeni dönem toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlandı.

ÇARESİZ KALAN EMEKLİ İŞE DÖNÜYOR
ÇARESİZ KALAN EMEKLİ İŞE DÖNÜYOR

Açlık sınırı altında aylıklarla yaşamaya mahkûm edilen emekliler, çalışma yaşamına geri dönmek zorunda kalıyor. Sosyal Güvenlik Destek Primi ödeyerek çalışan emekli sayısı son 4 yılda 1 milyon 125 bin 131 kişi arttı.

HALK BIKANA KADAR YÜKSEK FAİZE DEVAM
HALK BIKANA KADAR YÜKSEK FAİZE DEVAM

Politika faizini yüzde 50 seviyesinde sabit bırakan TCMB, liraya geçişi özendirmek için bankaları mevduat faizini artırmaya zorluyor. Bankalar mevduat faizini düşük, kredi faiz oranını ise daha yüksek hızda artırıyor.

İŞÇİYE İŞ SÖZLEŞMESİ VERİLMESİ ZORUNLUDUR
İŞÇİYE İŞ SÖZLEŞMESİ VERİLMESİ ZORUNLUDUR

5 yıldır özel bir iş yerinde çalışıyorum. Geçen hafta iş sözleşmesi verip imzalamamı istediler. Anlayabildiğim kadarıyla şartlar hep işverenin lehinde. Sözleşmeyi imzalamazsam ne olur, işveren işten çıkarabilir mi?