Öte yandan başta gıda olmak üzere temel tüketim mal ve hizmetlerine zam üstüne zam yapılırken açlık sınırı 1942 liraya dayandı. Dahası, yılsonu itibarıyla enflasyonun yüzde 25’i aşması beklenirken gözler asgari ücrete yapılacak artışa çevrildi. Hükümet ve TİSK sessizliğini korurken Türk-İş görüşmelerin 2 bin TL üstünden başlamasını talep ediyor. İşte bu koşullarda asgari ücretlilere mikrofon uzattık. Borçlanarak yaşadıklarını söyleyen işçiler, asgari ücretin en az 2 bin 500 liraya yükseltilmesini istiyor.

 

 

Kocaeli Gebze’de faaliyet gösteren bir gıda fabrikasında çalışan ve 1630 lira maaş alan Selma Kartal, çocuğuyla birlikte yaşıyor. Kirada oturan ve 850 lira kira verdiğini belirten Kartal, elektrik faturası için 150 lira; kış döneminde doğalgaza da 350 lira ödediğini ifade ediyor. Öğrenci olan oğlunun servis ve yemek gibi giderlerinin 500 liradan aşağı tutmadığını aktaran Kartal, “Bırakın aldığımız paranın bize yetmesini çocuğumla yaşadığımı düşünürseniz ben borçlanarak yaşıyorum. Şu anda asgari ücretin 2 bin lira olması bile benim için yeterli değil. Fakir insanlarız, idare eder deyip ufak şeylerle yetinebiliyoruz. Ama 2 bin 300 lira bizi ancak idare eder, belki borçlanmadan yaşarız” diyerek asgari ücretin yükseltimesini istediği rakamı dile getiriyor.

 

 

Selma Kartal, hükümet temsilcilerine ve işverenlere de seslenerek, “Bir ay benim evimde misafir olsunlar. Maaşımı onlara vereyim, evimi geçindirsinler. Eğer yapabiliyorlarsa bize uygun gördükleri asgari ücrete tamam derim” diyor. Milletvekili ve Cumhurbaşkanı maaşlarının yüksek olduğuna dikkat çeken Kartal, “Onların zaten bir masrafı yok. Gittikleri yerlerde ekstra ödeme yapmıyorlar. Eminim ki aileleri de birçok şeye para ödemiyordur. Meclis lokantasında gül gibi geçiniyorlar. Acaba biz Meclis lokantasına gidip yiyecek ihtiyaçlarımızı oradan mı karşılasak (gülüyor)… Bu ülkede devletin verdiği maaşı kabul etmeyerek kendi özel aracını kullanan Bakanlar da oldu. Eğer insanlar için bir şey yapmak istiyorlarsa lütfen onlar da kendilerinden feragat etsinler. Biz zaten yıllardır asgari ücreti alarak feragat ediyoruz. Doyarak değil borçlanarak yaşıyoruz. Hep bize söylüyorlar ya ‘Şükredin’ diye, biraz da onlar şükretsin” sözleriyle çağrıda bulunuyor.

 

 

Evli ve iki çocuk babası olan 36 yaşındaki Mustafa Söğütçü de asgari ücretle geçinmenin zor olduğunu, Türkiye’de insanların mucize yarattığını söylüyor. Asgari ücret almadığını ancak buna rağmen geçinmekte zorlandıklarını aktaran Söğütçü, “Geçen markete gittim, 14 liraya aldığım peynir 20 lira olmuş. Bu ne demek? Yüzde 50 zam gelmiş demek. Bunu bütün ürünlere varsayarsak bu ülkede yüzde 50 enflasyon olmuş demek. Bu bastırılarak yüzde 20-25’lere düşürülmeye çalışılıyor. Kimse bizi kandırmasın. Asgari ücret 2500 liraya çıkarılmalı” diyerek talebini dile getiriyor.

 

 

Söğütçü, iyi bir gelecek için çocukların iyi yetiştirilmesi gerektiğine dikkat çekerek, “Bu ülkenin gelecekleri çocuklarımız diyorsak onlara yatırım yapmamız lazım. İyi bir gelecek için iyi bir eğitim, bunun için de para lazım” diyor. Asgari ücret belirlenirken vatandaşın sesine kulak verilmesini isteyen Söğütçü, “İşimize ve ülkemize sahip çıkıyoruz. Sosyal patlamaların olmaması için hükümetin bu işe bir el atması lazım. Yeter artık diyoruz” ifadelerini kullanıyor.

 

36 yaşındaki Hakan İbrahimoğlu da evli bir çocuk babası. O da asgari ücretin 2 bin liranın üzerinde olması durumunda ülkenin daha huzurlu olacağı görüşünde. Asgari ücretin iyi bir düzeye çıkarılmasını “yatırım” olarak nitelendiren İbrahimoğlu, “Çocuklarımız ne kadar iyi bir eğitim alırsa bu ülkenin geleceği o kadar iyi olur. Asgari ücretin artırılması boşa yatırım” değil diyor.