Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
21 Mart 2012
BM KALKINMA FORUMU TOPLANTILARI

BM Kalkınma Programı (UNDP) öncülüğünde “Küresel Beşeri Kalkınma Forumu” 22-23 Mart tarihleri arasında İstanbul’da toplanıyor.

BM KALKINMA FORUMU TOPLANTILARI

Küresel ekonomide yaşanmakta olan büyümenin çarpık ve spekülatif balonlara ve gelir dağılımında çözülmelere yol açan niteliklerine karşı, doğaya ve insan emeğine daha saygılı ve sürdürülebilir nitelikli bir kalkınma modelini araştırmak üzere çok sayıda akademisyen, bilim insanı ve araştırmacı iki gün boyunca İstanbulda misafir olacak.

Forum toplantılarının ana amaçları, (1) küresel ve ulusal düzeyde sürdürülen kalkınma ve büyüme program ve hedeflerine eşitlik ve sürdürülebilirlik ilkelerini dahil etmek; (2) Haziran ayında toplanacak olan Rio 20 İklim Değişikliği ve Sürdürülebilir Kalkınma Konferansına bilimsel kaynak sağlamak ve buradaki görüşmelerin eksenine insani gelişme değerlerini yerleştirmek; ve (3) bu hedefler doğrultusunda bir İstanbul Deklarasyonu belgesinin hazırlanması olarak belirlenmiş durumda.

 

Sürdürülebilir ve doğaya saygılı büyüme”, “eşitlik ve söz konusu hedefler doğrultusunda sosyal uzlaşma, kâr güdüsüne dayalı bir kapitalist birikim rejiminde ve mevcut kolektif emperyalist kuşatma altında ne derece gerçekçidir? Küreselleşme”, “yönetişim ve sivil demokrasi diye anılan tılsımlı sözcük oyunları altında, doğaya ve insana saygılı ve sosyal dayanışmayı ön plana çıkartan bir sosyal uzlaşma sağlanabilir mi? Bu sorulara gerçekçi yanıtlar bulabilmek için öncelikle günümüzün küreselleşme olgusunu yakından tanımamız gerekecektir.

Günümüzün çarpık küreselleşme olgusunu toplumsal hayatın yeniden düzenlenmesini içeren bir siyasi/iktisadi önlemler reçetesi olarak gören neoliberal felsefenin yaklaşımı açıktır: küreselleşme kendi nesnel yasalarına sahip, sanki karşı konulamaz (karşı konulmaması gereken) ve kaçınılmaz bir süreçtir. Dolayısıyla tüm ülkelerin bu sihirli akımdan yararlanabilmesi için gerekli toplumsal/siyasi/iktisadi düzenlemeleri (yapısal reformları) başarması gerekmektedir. Neoliberal küreselleşmenin nimetleri olan uluslararası sermaye ve dolayısıyla çağdaş teknoloji, ancak bu kararlılığı sergileyerek gerekli yapısal düzenlemeleri başarmış ülkelere nasip olacaktır.

Bu söylem altında azgelişmiş ülkelere düşen görev, ulusal pazarlarını uluslararası sermayeye açmak ve küreselleşen dünyaya ayak uyduracak reformları hayata geçirmek; Dani Rodrik Hocanın özlü sözleriyle, uluslararası sermayeye bir hoş geldin partisi düzenlemektir. Böylelikle kalkınma stratejisi artık özgün sanayileşme hedefleri ya da özerk para, maliye, ticaret politikaları içermemekte, sadece basitleştirilmiş bir reçeteye indirgenmektedir: Uluslararası sermayenin gereklerine uyum göstermek. Bu arada ulus devlet kavramı da yeniden yapılandırılmakta ve devletlerin teşkilatlandırılması uluslararası sermayenin gereklerine göre yeniden şekillendirilmektedir. Nitekim küreselleşme felsefesi artık azgelişmişlik ve kalkınmagibi kavramları da sessiz sedasız iktisat yazınından çıkartmış, yerine yükselen piyasalar (emerging markets) kavramını yerleştirmiştir. Dolayısıyla, neoliberal dünya görüşünde kalkınma bir hedef olmaktan çıkartılmış, (az) gelişmekte olan ülkeler de artık birer yükselen piyasaya dönüştürülmüştür.

Neoliberalizmin sunduğu küreselleşme reçetesine bu açıdan baktığımızda, küreselleşme kavramının artık nesnel bir gerçeklikten ziyade, öznel ve iradi bir ideolojik söylem ile yüklü olduğu anlaşılacaktır. Neoliberal dünya görüşünün bir ideolojik söylemi olarak değerlendirildiğinde, küreselleşme kavramının aslında çağdaş teknolojinin gereklerine uyum göstermekten ibaret bir teknik süreç olmadığı, bunun ötesinde uluslararası sermayenin çıkar alanını dünya ölçeğinde genişletme projesinin somutlaşmış bir iradi ifadesini oluşturduğu görülmektedir. Bu ideolojik programın baş aktörlerini ise küresel kapitalizmin işletici güçleri olan çokuluslu şirketler ve uluslararası finansal kuruluşları oluşturmaktadır.

Oysa küreselleşme, barışın bütün dünyada egemen olduğu; tüm insanların temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu; yoksulluğun ortadan kaldırıldığı; yalnız para ve malların değil, tüm bireylerin dünyanın tüm bölgelerinde özgürce dolaşabildiği; emperyalizmin, yani sömürünün yok edildiği bir düzen olmalıdır.

***

Bu değerlendirmeler ışığında, UNDPnin İstanbul toplantılarının bir yol ayırımında olduğu görülecektir:

İstanbul 2012 gerçek anlamda doğaya ve insan emeğine saygılı bir kalkınmacı hareketin bildirgesi olarak, günümüzün çarpık küreselleşme sürecine dur diyecek ve başka bir küreselleşmenin mümkün olduğu idealini tartışmaya açacak bir konferansın ev sahibi olarak anılabilir; ya da, günümüzde kolektif emperyalizmin Batılı metropollerinin ve yürütücü kurumlarının henüz ulaşamadığı bahar eylemcilerininhalklarını ve küresel yoksulları bu çarpık küreselleşme ve sömürü dünyasına çekmenin taşeronluğunu üstlenen bir Truva Atı konumuna da sürüklenebilir.

Korkut Boratav Hocanın bu köşede daha önce de aktarmış olduğum bir yazısını bir kez daha anımsamadan geçemeyeceğim. Korkut Hoca yıllar önce, 4 Mayıs 2005 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki bir yazısında, şu sözleri bizlerle paylaşmaktaydı: Adım adım aykırıdüşünmeye yönelmemiz gerekiyor. Önce, bugünün egemen düşünce biçiminin sınırlarını; giderek kurulu düzenin parametrelerini de zorlayarak…

ERİNÇ YELDAN – CUMHURİYET

DİĞER HABERLER
EN TEMEL GIDAYA ERİŞMEK BİLE LÜKS
EN TEMEL GIDAYA ERİŞMEK BİLE LÜKS

47 aydır artan gıda enflasyonu nedeniyle sağlıklı beslenmek lüks oldu.

PATRONLAR İÇİN YAŞAMAYACAĞIZ
PATRONLAR İÇİN YAŞAMAYACAĞIZ

1 Mayıs, 8 saatlik iş günü mücadelesinin bir sonucuydu. ABD’de daha kısa çalışma saatleri tekrar sendikaların gündeminde. Otomobil İşçileri Sendikası (UAW) 32 saatlik iş haftasını grev ve örgütlenme talepleri arasına aldı.

HALKIN ENFLASYONU YÜZDE 95.7
HALKIN ENFLASYONU YÜZDE 95.7

Türkiye’de 47 aydır yükselen gıda fiyatları ile halkın enflasyonu nisanda yüzde 95.7’ye ulaştı.

RASYONEL ZEMİN SLOGAN DÜZEYİNDE KALDI
RASYONEL ZEMİN SLOGAN DÜZEYİNDE KALDI

Mehmet Şimşek’in “Rasyonel zemine dönmek zorundayız” anlayışı iyi niyetli ve gerekli bir yaklaşımdır. Ne var ki Türkiye’de bugünkü koşullarda slogan düzeyinde kalmak zorundadır.