BİRLEŞİK KAMU-İŞ’İN TAVRI DOĞRU MU?
Mücadele ittifaklarla gelişir. Mücadelenizi ciddiye alıyorsanız, stratejik ve hatta taktik ittifaklar ararsınız. Bu ittifaklar kısa vadeli de, uzun vadeli de olabilir. Mücadele diye bir derdiniz yoksa, oyun oynarsınız. İttifaklarla kirlenmediğinizi söylersiniz. Müttefiklerinizin samimi olmadığını ileri sürersiniz. Ama işin sonunda giderek yalnızlaşırsınız..
Mücadele ittifaklarla gelişir. Mücadelenizi ciddiye alıyorsanız, stratejik ve hatta taktik ittifaklar ararsınız. Bu ittifaklar kısa vadeli de, uzun vadeli de olabilir. Mücadele diye bir derdiniz yoksa, oyun oynarsınız. İttifaklarla "kirlenmediğinizi" söylersiniz. Müttefiklerinizin "samimi" olmadığını ileri sürersiniz. Ama işin sonunda giderek yalnızlaşırsınız.
17 Eylül 2015 günü Ankara’da çok büyük bir miting yapıldı. Emniyet görevlileri katılımcılann sayısının 100 bini aştığını açıkladı. Gerçek sayı ne olursa olsun, Ankara’nın yıllardır yaşamadığı muhteşem bir kitleydi. Bu büyük kitle, emperyalizmin kuklası ve "kara gücü" bölücü terör örgütüne karşı sloganlar attı. Mitingde, birlik ve bütünlüğümüzün simgesi olan bayrağımız ve Atatürk resimleri taşındı. Mitinge katılanlann çok büyük bölümü, bölücü terör örgütünün arkasındaki gücün ABD emperyalizmi ve Avrupa Birliği emperyalizmi olduğunu biliyordu. Miting, antiemperyalist nitelikteydi. Zaten tek başına bayrağımız ve Atatürk resmi de antiemperyalizmin simgesidir.
MİTİNGE KARŞI ÇIKANLAR AYNI SAFTADIR
Bölücü terör örgütünün yasal siyaset alanındaki uzantıları bu mitinge ve bayrağımıza karşı çıktı. PKK’ya sempatik gözükmeye çalışan diğer bazı çevreler de ya mitinge burun kıvırdılar ya da açıkça karşı tavır aldılar. Birleşik Kamu-İş ise 16 Eylül günü Merkez Yönetim Kurulu imzasıyla yayınladığı bildiride emperyalizm sözcüğünü kullandı, ancak mitinge karşı çıktı. Bildiride, "AKP iktidarı ve saray, siyasal banş ortamını bozmuştur" dendi. Olmadı. "Siyasal barış ortamını bozan" AKP iktidarı ve saray mı, emperyalizm ve onun kara ordusu PKK mı? 24 Temmuz’da doğrudan bölücü terör örgütüne ve dolaylı olarak emperyalizme karşı başlatılan askeri operasyonlar mı "siyasal barış ortamını" bozmuştur? R.T.Erdoğan’ın bile, çözüm sürecinde silah depolandığını açıklamak zorunda kaldığı bir dönemde, "siyasal banş ortamının AKP iktidan ve saray tarafından bozulduğu" iddiası, Birleşik Kamu-İş’e hiç yakışmadı. Birleşik Kamu İş yöneticileri, resimlerden anlaşıldığı kadanyla, 20-25 kişilik bir grupla 10 Eylül 2015 günü ABD Büyükelçiliğine siyah çelenk bıraktılar. Yüz bin kişiyle ABD’yi ve piyonlannı protesto etmek mi doğru, 20 kişiyle siyah çelenk bırakmak mı?
MÜCADELE EDENİN SAMİMİYETİ SORGULANMAZ
Türk-İş, Memur-Sen, Hak-İş ve diğer bazı örgütler samimi değilmiş. Bu örgütlerin yanlışlannı sürekli yazan bir kişi olarak, bu durum beni hiç rahatsız etmedi. Mücadele samimi olup olmamaya değil, mücadele içinde olup olmamaya bakar. Samimi olsunlar veya olmasınlar, ellerine Türk bayraklannı alıp bölücü terör örgütüne karşı yürüdüler mi? Yürüdüler. Siz ne yaptınız? 20 kişi siyah çelenk bıraktınız. Sermayedarlar da oradaymış. Yaklaşık 50 yıldır kapitalizme karşıyım, sosyalistim. Benim gibi yüzlerce sosyalist de bu mitinge katıldı. Geçmişte "ver kurtul" diyen, geçmişte "akil adamlık" yapan kişilerin bugün bizim programımızı kabul etmek zorunda kalarak, bizim yanımıza gelerek, Türk bayrakları ve Atatürk resimleriyle yürümeleri beni hiç de rahatsız etmedi. AKP’nin de hesabı varmış. Varsın olsun. Benim de hesabım var. Ama bugün bölücü terör örgütüne karşı aynı mitingde buluşabiliyorsak, ne mutlu bizlere… Birleşik Kamu-İş yanlış yaptı.
Yıldırım KOÇ