BİR YERLERDE HATA YAPIYORUZ AMA
Bir buçuk yıl önce; 2021’in sonbaharında yıllık dış ticaret açığı 1, şimdiki açık ise yaklaşık 3.Üstelik bu sürede TL dolara karşı yarıdan fazla değer yitirmiş. Ekonomiyi kendi haline bıraksanız, bu olmaz. Demek ki birileri el birliğiyle, azimle bunun için çalışmış ya da büyük hatalar yapmış!
Türkiye ekonomisinde dönüm noktası olan önemli tarihler var. Bu tarihlerde genellikle sürdürülemez duruma gelinen ekonomik gidişat karşısında aksiyon alındı. 24 Ocak gibi, 5 Nisan gibi… Ya da krizler; 2001 krizi gibi… Niye o duruma sürüklenildiği ve sonrasında başarılı olunup olunmadığı ayrı…
Son dönemde ise iyi kötü yolunda giden ekonominin tekerine çomak sokulan bir tarih var; Eylül 2021… Hani şu nas gerekçesiyle faiz indirimine başlanan tarih.
O tarihten beri belimizi doğrultamadık. Enflasyon rekorlar kırdı; bakmayın son dönemde matematiksel olarak yıllık oranda yaşanan gerilemeye, hayat pahalılığı görülmedik ölçüde kemikleşti.
Faizin nas gerekçesiyle indirildiği yoktu zaten. Yeni bir ekonomi politikasına geçilmek isteniyordu, geçildi de. Yüksek enflasyon, enflasyonun çok altında tutulan mevduat ve kredi faizi… Bu servet transferi demekti ve gerçekleşti.
Faiz düşürülünce kurun yükseleceği de tabii ki biliniyordu. Kur yükseldi, hem de ne yükselme! Bu şekilde dış ticaret açığının aşağı çekileceği, böylece cari dengedeki açığın küçültüleceği, hatta fazlaya geçileceği umuluyor ve sürekli olarak bu dile getiriliyordu.
N’oldu peki! Her ne kadar hala her ay “İhracat rekoru kırdık” nutku dinliyorsak da asıl rekoru ithalatta kırdığımız gerçeği ortada.
118 milyar dolarlık açık
Ticaret Bakanlığı mart ayının dış ticaret verilerini geçtiğimiz gün açıkladı. Aslında mart ayındaki durum fena değilmiş gibi görünüyor. Geçen yıla göre ihracat yüzde 4.4 artarken ithalattaki artış yüzde 4.2’de kalmış. Ancak üç ayın toplamında ithalat ihracattan yine de daha hızlı artmış.
Mart ayındaki veriler fena değilmiş izlenimi verse de ihracatın ithalatı karşılama oranı hala yüzde 73’lerde. Bu oran çeyrek bazlı olarak ise yüzde 64’lerde…
Değerlendirmeyi daha geniş bir zaman diliminde yapmakta yarar var. Yani yıllık… Son bir yıldaki ticaret açığı 118 milyar doları buldu. Yıllık bazda ihracatın ithalatı karşılama oranı ise yüzde 68 düzeyinde.
1’den 3’e!
Başa dönelim; Eylül 2021’i ekonominin tekerine çomak sokulan tarih olarak nitelemiştim. Zaten başımıza ne geldiyse o tarihten sonraki bozulma yüzünden geldi.
Eylül 2021’deki faiz indiriminin dış ticareti henüz etkilemediği aylarda; yani eylül, ekim ve kasım aylarında yıllıklandırılmış ticaret açığı 43-44 milyar dolar civarındaydı.
Bakınız; bir buçuk yıl önce yıllık olarak 43-44 milyar dolar açık veriyorken, bu yılın yalnızca ilk çeyreği toplamında 35 milyar dolar açıkla yüz yüze geldik.
2021’in sonbaharı; yıllık bazdaki ticaret açığı 43-44 milyar dolar…
Bu yılın mart ayı sonu; yıllık bazdaki açık 118 milyar dolar.
Bir buçuk yıl önce 1 olan ticaret açığını şimdi neredeyse 3 yapmışız!
Bu büyük beceri ister, gerçekten!
Üstelik bu dönemde Türk parasına da yarı yarıya, hatta biraz daha fazla değer kaybettirmişsiniz. Dolar 8.50’lerden 19’lara çıkmış.
Sahi “Bir yerde yanlış mı yapıyoruz acaba” diye düşünen var mıdır?
Yıllık ihracat yedi aydır yatay
Siyasetçilerin rekor söylemi hiç bitmiyor, bitecek gibi de değil…
Kimi ay tutuyor, o ayın sayısını ön plana getiriyorlar.
Kimi ay tutuyor, yıllık bazdaki tutarı malzeme yapıyorlar.
Artık hangisi yüksekse, hangisi rekor olarak görülüyorsa.
Hep küçük fotoğrafın küçük bir ayrıntısı peşindeler.
Oysa büyük fotoğraf sevimsiz şeyler söylüyor.
İşte yıllık ticaret açığının bir buçuk yılda 1’den 3’e çıkması…
Rekor rekor deniliyor da peki yıllıklandırılmış ihracatın yedi aydır yatay seyrediyor olmasına nasıl bir yorum getireceğiz?
Yıllık ihracat eylül ayında 252.5 milyar dolardı. Mart ayına geldik, yıllık tutar 255.8 milyar dolar. Hepsi hepsi bu!
Ama aynı dönemde ithalat çok daha hızlı bir artış gösterdi. Üstelik son dönemde enerji faturası çok büyümediği halde…