Neler olup bittiğini anlamak, daha çok dışarıdan bakmakla mümkün olabiliyor. Dışarıdan kasıt, günün telaşından sıyrılmak, resmin tamamını görmektir. Hariçten gazel okumak değil.Devrimi yapanların büyük kısmı da, yaptıklarının devrim olduğunu çok sonra anlamazlar mı?! Öncü olmanın önemidir bu. Bırakalım değişmeye önderlik etmeyi, içinde olduğu şeyin değişme olduğunu zamanında anlamak da sıradanlıktan sıyrılmakla oluyor. Önce değişme olur, değişmenin bilince çıkması ise sonra. Sıradanlarda ise daha da sonra…
Bugünlerde olup bitenin geniş kesimler tarafından henüz kavranmamış olması bu yüzdendir.
Oysa devrim günlerindeyiz. Eşiğinde değil, içinde. Bazı sözler, anlamayı hızlandıran şimşeklerdir. Sözün kendisi değil, söyleyendir şimşek etkisi yapan. Şimşeklerin bile anlamasına yetmedikleri vardır. Bunların bir kısmı, düşman propagandası ile dumura uğramış beyinlerdir, büyük kısmı da minderinin tutuşmasını bekleyen sıradanlar. Öyle günlere geldik ki, onun da “yandım anam” diye can havliyle fırlaması yakındır.
30 YILLIK YIKIMIN BİLİNCİ
Şimdi günün hengâmesinden sıyrılarak biraz geriye çekilelim, bazı gelişmelere birlikte bakalım. 1980’lerde başlayan büyük rüzgârı hatırlayalım. Büyük sermaye sahipleri de özelleştirmeye destek veriyordu. Hatta en ateşlisi onlardı. Kamunun nimetleriyle doğmuş, kamu ile eşzamanlı büyümüşlerdi oysa. Emperyalist tekellere destek oldular. “Açın kapıları, sermaye özgür olsun” dediler. “Devlet sanayiden, üretimden çekilsin” dediler. Sert dalgalarla da başedebilecek kadar büyüdüklerini, varlık sebepleri olan devlet dağıtılırsa onlara da pay düşeceğini sandılar.
Tersi oldu. Açılan kapılardan haremiler girdi. Piyasayı ele geçirdi, kendilerini de yuttu. Devletin yağmalanan malları ise, sanayide ticarette hiçbir geçmişi olmayan ihale mafyasına veriliyordu.
Vatan Partisi’nin uyarısını anlamaları için 30 yıl gerekti. Gayri bir şeyler oluyor, farkında mıyız? 2010’larda başlayan mırıltılar yüksek perdeden itirazlara, açıktan tavır almalara ulaştı. İstisna olmaktan çıktı itirazlar, dev örgütlere, dev holdinglere ulaştı. ASO’dan TÜSİAD’a, hatta yandaş sanılan MÜSİAD’a ulaştı.
PATRONLAR DEVRİMCİ OLDU
Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, 2017 Mayısı’nda Eskişehir’de sanayici toplantısında şöyle dedi: “Devlet rafineri ve petrokimya ile demir çelik alanında üretici, gıda alanında ise düzenleyici bir rol üstlenmesi gerekir. Sanayiye girdi sağlayan petrokimya tesislerini, rafinerileri ve demir çeliği özelleştirdik. Onlar kârlı işlere döndü. Şimdi hepsini dışarıdan ithal ediyoruz. Bizim en az 5 tane rafineriye, petrokimya tesisine, en az iki demir çelik fabrikasına ihtiyacımız var. Bunların her biri 5-6 milyar dolarlık yatırım. Özel sektör bu yatırımları yapmıyor.”
Bu kadarla da kalmadı Özdebir. “Devletin Doğu ve Güneydoğu gibi bölgelerde özelleştirme yapmasını doğru bulmuyorum. Özelleştirmelerle devlet oradan silindi. Şimdi devletin oralarda yeniden olması açısından cazibe merkezleri yoluyla fabrika kurması çok önemli” diyor.
Patronlardan mafya ekonomisine esaslı bir tokat idi bu…
Şimdi daha sıkı durun.
Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ali Koç, 2015 Kasım’ında şu sözleri işadamlarının Antalya B20 toplantısında söylüyor: “Eşitsizliğin ortadan kalkması için kapitalizmin ortadan kalkması gerekir. Gerçek sorun kapitalizmdir. Küreselleşmenin insan tarafı yok. İkinci Dünya Savaşı’ndan beri en büyük göç dalgasıyla karşı karşıyayız. 60 milyon insan evini terk etti ve kötü insan hakları altında düşük ücretlerle çalışmaya hazırlar. İkinci Dünya Savaşı’na göre gelir 50 kat arttı, ancak gelir dağılımına bakıldığında büyük bir ayrım söz konusu. Eşitsizliği anlamak için Einstein olmaya gerek yok. Paradigmalar değişmeli.”
Bu konuşmayı dinleyen sendikacılar, “Türk İş’in başına Ali Koç’u getirelim” demişler. Dün karşıda olan bugün yanına gelmiş, hatta senden daha ateşli. Durun daha bitmedi. Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, Ali Koç’a hak verdiğini söylüyor. “Kapitalizm insanlık için istenen sonuçları vermedi” diyor. “Karamsar bir geleceğe karşı herkes değişmek zorunda” diyor.
Sadece ASO Başkanı’nın değil, Türk sanayisinin liderleri Koç ve Eczacıbaşı Holding’in en tepesindeki isimlerin de Vatan Partisi’nin programına geldiklerinin farkında mıyız?
Devrim günlerindeyiz. Büyük şeyler oluyor, daha da olacak. Sıradanlıktan çıkalım, görelim, anlayalım.