BİR DARBE GECESİ ÖYKÜSÜ
Darbe gecesi için herkesin bir öyküsü vardır. Tanık olduklarınız da cabası. Ama öyleleri var ki, bize ait hatıra olmaktan çıkıyor, dolaşıyor dillerde.

Darbe gecesi için herkesin bir öyküsü vardır. Tanık olduklarınız da cabası. Ama öyleleri var ki, bize ait hatıra olmaktan çıkıyor, dolaşıyor dillerde.
İşte bunlardan biri. Ama öyküyü anlamak için biraz geriye gitmek lazım önce.
Gidelim.
Zatımız, büyük bir kentin belediye başkanı. Binlerce insanda izi var. Kimini zengin ederek, kiminin canını yakarak, sokağa atarak.
Dualar da almıştır, beddualar da. Laf aramızda, beddualar ağır basar sanki.
Her işi paraya odaklamış bizimki, ihaleye verilmedik iş bırakmamış. İhalecilerden bizimkine dua gelmiş midir, bilinmez, ama şu var ki, yedi sülaleye yetecek kadar zenginleşmiş hepsi. Seneler, seneler boyu devam etmiş böylece.
İhale arası boşluklarda ise, bizimkinin zaman geçirdiği yer televizyonlar. Reklamı sevdiğinden değil. Akil adam deyu, aklı zayıf kanalar, danışırlar sık sık. (!) Eee bizimki de hazır yakalamış ortamı, sık sık din, iman, Allah sözleri. Mütedeyyin vatandaş tabi(!)
İhale cephesi böyle iken, çalışan cephesi nasıldır?
Şehir 2 milyonken 23 bin çalışanı varmış belediyenin. Gelir gelmez kan kusturmuş çalışana bizimki. Kadın işçileri parklara sürmüş. Çapa sallatmış, bel belletmiş. Azıcık sendikacı ise kadın işçi, sokağın başına dikmiş, kış demeden, yaz demeden, yoldan geçen arabaları saydırmış. Böyle bir iş, kimsenin aklına gelmemiş midir? Gelmez tabi. Bizimki cin! Aklı cinliğe çalışır hep. -Laf aramızda, cinlerle çalıştığı, FETÖ olayında da cinlerin bizimkini kandırdığını söylerler. Kandırsa kandırsa ancak cinler kandırır zaten (!)
Nerde kalmıştık? Ha evet. Canı sıkıldı mı, Ramazan, kış kıyamet dememiş, işçileri işten atmış bizimki. Yüzlerini, binlerini hem de.
İlin nüfusu olmuş 5 milyon, bizimki kadrolu işçi sayısını 4 bine düşürmüş. Ama çalışan sayısı olmuş 35 bin. Belediye olmuş ihale müdürlüğü, çalışanlar olmuş taşeron işçisi. Aklı görüyor musunuz, cin aklı (!)
Bizimki parayı ihaleciye veriyor, gerisine karışmıyor. Biliyor ki işçinin sendikası yok -varsa da kurma sendika-, elbise yok, yemek yok, servis yok. Böyle belediye başkanlığı ballı iş.
İşte böyle böyle, iliğine kadar sömürülmüş işçi. Seneler, seneler boyu hem de.
Derken, bakmış ki bizimki bir gün, o baldırı çıplak amelenin evinin arazisi kallavi değerde. Vayyy! Baldın çıplak adam zenginliğin üstünde oturuyor. Haddine mi? Gecekondusunu başına geçirmişsin amelenin, arazisini ranta çevirmiş, çağırmış ihaİecileri.
Günler günleri, seneler seneleri kovalamış böyle böyle. Derken, bir gün darbe olmuş. Uçaklar, bombalar, füzeler, mermiler…Ölüler, yaralılar… Bakmış ki kelle koltukta,ne yapacak? İhaleciye gidemez. Seneler boyu verdi ihaleyi, ama vefa bilmez ki bunlar. Paradır tek sevdikleri.
Her cuma kameraya birlikte poz verdiği din tacirine de gidemez. Alimallah, daha başı secdedeyken gösterir seni tetikçilere.
Kime gidecek peki?
Bak ulan şu işe, kapısını çalacağı bir tek dostu yokmuş meğer.Hepsi, hepsi sıkıyı gördüler mi o dakka satıverir adamı.
Evettttt biri var!
Cin aklı çareyi bulmuş. Hani o dünyasını zindan ettiğin adam vardı ya, işte O!
Mert adamlardır. Misafir düşmanı bile olsa, teslim etmezler. Çalar kapısını, bakar yalvaran gözle.
Gariban, ikilemez bile.Alır içeri, sofraya bir tas daha koyar, paylaşılır çorba.
"Yırttık ulen yine. İki ayağın üstüne düştük."
Böylece tehlikeden uzak geçirir geceyi. Baktı ki tehlike geçti, kurtardı kelleyi, kostaklanarak çıkar dışarı bizimki."Eyyyt ulen, var mı bizden baba yiğidi" der, televizyondan televizyona koşar, kostaklanarak Azıcık soluklanınca da, ayakkabılannı yalamaktan dili nasırlaşmış yavere sorar; "Nerede kalmıştık?"
Hani o, kellesini darbeciye vermeyen, evini açan, çorbasını paylaşan adam vardı ya! Onu hatırlar hemen.
Sonra seslenir ihalecilere, yağmacılara, din tüccarlarına…Biz güzel zirve yaparlar.
Yeni projeler yapılır o "ciğeri beş para etmezlerle", "nerede kalmıştık" diyerek.
Gecekonducu işçi ise, zirveden habersizdir, diplomasını alan oğluna taşeron işçiliği bulmak için kapıları aşındırmaktadır.