Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
17 Temmuz 2012
BELİRSİZLİK AZALMIYOR, ARTIYOR

Daha açık olarak göründüğünü söyleyebiliyoruz; 1980 sonrasında yaşanan son 30 yıllık dönemin rahatlıkları artık yoktur.

BELİRSİZLİK AZALMIYOR, ARTIYOR

Daha açık olarak göründüğünü söyleyebiliyoruz; 1980 sonrasında yaşanan son 30 yıllık dönemin rahatlıkları artık yoktur. Kriz döneminin beşinci yılına girerken, zorluklar döneminin göstergeleri daha somut hale geliyor. Belirsizlikler azalmıyor, artıyor.

Soyuttan Somuta

Son hafta içinde Fransa ve Almanya’da yaşanan gelişmeler birer göstergedir. Fransa’da Sayıştay, seçim sonrasında yaptığı bütçe uygunluk denetiminin sonuçlarını açıkladı. Fransız bütçe açıklarının son dönemde açıklanan sonuçların çok üzerinde olduğunu saptadı. Başkan Hollande’ın seçim programında, açıklamış olduğu 2012 ve 2013 bütçe açığı hedefleri vardı. Fransız Sayıştay’ının saptadığı gerçek bütçe açıkları karşısında Hollande’ın seçim bildirgesindeki hedeflerin gerçekleşmesinin imkansız hale geldiği ortaya çıktı. Sayıştay’ın gerçek bütçe açığı konusundaki saptamasının hemen sonrasında, Hollande yönetimi sadece zenginlere yönelik vergi yükümlülükleri getireceğini ve bunu hemen gerçekleştireceğini açıkladı.

Almanya’da, 160 kişilik iktisatçılar grubu, Başbakan Merkel’e yönelik bir uyan bildirisi açıkladı. İktisatçılar, "Müflis bankaların borcunun sıradan yurttaşlara, Alman halkına ödetemezsiniz. Bırakın bu bankalar batsın" uyarısını yaptı. Bu açık çağrıya Alman yönetiminin nasıl bir yanıt vereceği belli değildir.

Merkez ekonomilerde 1980 sonrası neo-liberal köktenciliğin dayattığı ve alternatifinin olmadığı çokça söylenen finansal mimarinin yarattığı rahatlıklar döneminin faturaları ödeniyor. Son hafta içinde Fransa ve Almanya’daki gelişmeler artık bu faturaların ödenmesinde sıradan insanların gösterdikleri tepkilerin daha sert ve açık bir biçimde ve giderek genişleyen kesimleri kapsayarak ortaya çıkmaya başladığını gösteriyor. Fransa’nın sosyalist yeni yönetimi şimdi sıradan yurttaşların taleplerinden yana daha somut adımlar atıyor. Sahte rahatlıklar döneminin faturasını, "1980 sonrası finansal mimarisinin rantını Somutlaşan durumlar "rahatlıklar döneminin" bittiğinin işaretleridir. Bu, toplayanlara" kesmeye başlıyor. Almanya’da nasıl bir gelişme olacak; sonbahara kadar göreceğiz. Bir başka örnek İngiltere’den geldi. MALİye Bakanı bankaların sıkı takibe alınacağını açıkladı.

Belirsizlikler azalmıyor artıyor. Merkez ekonomilerde, derinleşme eğilimi göstererek, beşinci yılına girmek üzere olan ekonomik kriz, güçler dengesini değiştiriyor. Güçler dengesinin değişimi her alanda ilerliyor. Merkez ekonomilerde yaşanan süreçler bizde hep doğrudan belirleyici olur.

Belirleyici olan

Yılın ilk yarısı tamamlandı. Temmuz ayı başında açıklanan ilk çeyrek büyüme göstergesi, uluslararası alanda yaşanmakta olan bu değişim açısından önemli oldu. Kriz sonrasında, içinde bulunduğumuz 2012 yılı ilk çeyreği dahil son beş yıllık dönemin büyümesinin özeti şu: "Sadece ve sadece dış kaynak kullanımına bağlı olarak büyüyebiliyoruz, dış kaynak kullanımı imkanlarını ise dış kaynak sağlayıcıları belirliyor. Dış kaynak sağlayıcılann iradesi Türkiye’nin dış tasarruf imkanını belirliyor. Gerçekte son beş yıldır değil, son on yıldır Türkiye’nin dış tasarruf gereksinimi hep artıyor. Hem de hızla artıyor. Son on yıldır Türkiye’nin yurt-içi tasarruflan ise hep düşüyor."

Büyüme düşüyor, cari açık değişmiyor

2012 için Türkiye yüzde 4 büyüme bekliyor. IMF ve diğer uluslararası kuruluşlar yüzde 2.8-yüzde 3 tahmin ediyor. Bu tahminler yurt-içi tüketimde ciddi bir daralmanın yaşanacağını varsayıyordu. İlk çeyrekteki gelişme bu yönde oldu. İç tüketimdeki büyümenin yüzde 0 olduğu açıklandı. Dış talebe bağlı büyüdük. Böyle açıklandı. Ancak 2012’nin ilk çeyreğinde 20 milyar dolar dış ticaret açığı, 16.1 milyar dolar da cari işlemler açığı meydana gelmiştir. İlk çeyrek GSYH’nın yüzde 8.9’u kadar cari açık verilmiştir. Yani ilk çeyrek dönemdeki yüzde 3.2 oranındaki büyüme için GSYH’nın yüzde 8.9’u kadar dış tasarruf kullanılmış. 2011 yılının ilk çeyreğinde büyüme yüzde 11.9 olarak gerçekleşmiş, o dönemde cari açık GSYH’nın yüzde 11.6 olmuş. İki dönemi karşılaştırdığımızda büyüme yüzde 11.9 düzeyinden yüzde 3.2 düzeyine iniyor. Ancak, dış tasarruf kullanımı ya da cari açık yüzde 11.6 düzeyinden, yüzde 8.9 düzeyine çekilebiliyor. Büyüme çeyrek dönemler itibariyle hızlı bir yavaşlama göstermesine karşılık dış tasarruf gereksinimi düşmüyor. 2012 yıl sonunda büyüme hızının yüzde 3 olarak gerçekleşmesi durumunda dahi cari açık yüzde 8.5 olarak gerçekleşebilir.

Bir başka kritik dengeye, dolar cinsinde büyüme sonuçlanna işaret edelim. 2011 yılının son çeyreğinde dolar cinsinden GSYH yüzde – 9.1 daralma göstermişti. 2012’nin ilk çeyrek sonuçlan ise dolar cinsinden artış olmadığına, sadece yüzde 0.1 artış var, işaret ediyor.

Rahatlıklar döneminin sonu

Türkiye’nin dış kaynak gereksinimi bütün şiddetiyle sürüyor. Azalmıyor. Türkiye’nin dış kaynak gereksinimi için aktif bir biçimde kullandığı merkez ekonomilerdeki kolaylık şartlan hızla değişiyor. Özellikle bankalar kesimindeki şartlar değişiyor. Türkiye’nin özel kesiminin yoğun bir biçimde kullandığı bankacılık kesiminin kaynaklannın kullanımının nasıl değişeceğini kestirmek kolay değildir. Ancak sıkılaşacağını söyleyebiliyoruz. Merkez ekonomiler aynca 2013 yılında Basel-II uygulama sürecine hazırlanıyor. Şimdiden bildiğimiz bankalann, kredi kullanım taleplerinde, kaynak yeterlilik oranlarının yeniden zorlaştınlacağı bir döneme girileceğidir.

Somutlaşan durumlar "rahatlıklar döneminin" bittiğinin işaretleridir. Bu, sadece bizim için değil, merkez ekonomiler için de geçerlidir. Beş yıldır kriz koşullannda yaşayan merkez ekonomilerinde çıkış için işaretler yoktur. Belirsizlik sürüyor. Belirsizlik azalmıyor, artıyor.

DİĞER HABERLER
EN TEMEL GIDAYA ERİŞMEK BİLE LÜKS
EN TEMEL GIDAYA ERİŞMEK BİLE LÜKS

47 aydır artan gıda enflasyonu nedeniyle sağlıklı beslenmek lüks oldu.

PATRONLAR İÇİN YAŞAMAYACAĞIZ
PATRONLAR İÇİN YAŞAMAYACAĞIZ

1 Mayıs, 8 saatlik iş günü mücadelesinin bir sonucuydu. ABD’de daha kısa çalışma saatleri tekrar sendikaların gündeminde. Otomobil İşçileri Sendikası (UAW) 32 saatlik iş haftasını grev ve örgütlenme talepleri arasına aldı.

HALKIN ENFLASYONU YÜZDE 95.7
HALKIN ENFLASYONU YÜZDE 95.7

Türkiye’de 47 aydır yükselen gıda fiyatları ile halkın enflasyonu nisanda yüzde 95.7’ye ulaştı.

RASYONEL ZEMİN SLOGAN DÜZEYİNDE KALDI
RASYONEL ZEMİN SLOGAN DÜZEYİNDE KALDI

Mehmet Şimşek’in “Rasyonel zemine dönmek zorundayız” anlayışı iyi niyetli ve gerekli bir yaklaşımdır. Ne var ki Türkiye’de bugünkü koşullarda slogan düzeyinde kalmak zorundadır.