‘BELİRSİZLİĞE’ RAĞMEN ALANLARA!
1 Mayıs, İşçi Sınıfının Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü! Bu yüzden de bugünü belirleyen onun bir mücadele günü olması ve onu kutlamaya hazırlananlar da bu kutlamayı hak eden; işçilerin birleşmesi, ortak mücadele etmesi için çalışanlar olacaktır.
1 Mayıs, İşçi Sınıfının Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü! Bu yüzden de bugünü belirleyen onun bir mücadele günü olması ve onu kutlamaya hazırlananlar da bu kutlamayı hak eden; işçilerin birleşmesi, ortak mücadele etmesi için çalışanlar olacaktır.
Bu genel olarak böyledir ancak, uzunca bir zamandır ülkemizde; “kentsel dönüşüm”, “tarım politikaları” vb zarar gören her kategoriden emekçilerin, özgün taleplerle harekete geçen kadın ve gençlik çevrelerinin, çevrecilerin, mühendis, hekim, aydın, sanatçı, akademisyen örgütlerinin, inanç özgürlüğü talebiyle mücadele eden Alevilerin ve eşit hak talebiyle demokrasi mücadelesi içindeki Kürt halk kesimlerinin,… de 1 Mayıs değerleriyle kendi mücadeleleri arasında bağlar kurarak 1 Mayıs’ı kutlamalarına katıldıklarını biliyoruz. Bu elbette “iyi bir şey”dir. Ve sistemden zarar gören ve bu sistem içinde mesleki ve toplumsal çıkarlarını gerçekleştiremeyeceğini gören herkesin, 1 Mayıs’ın değerlerinde kendi istek ve ideallerinin bir karşılığının olduğunu fark etmesi, 1 Mayıs değerlerinin etrafında oluşacak mücadele zemininin ne kadar genişlemiş olduğunun açık göstergesidir. Ve elbette gerek sınıf partisi gerekse sendikalar ve ileri işçi kesimleri bundan kendi çalışmaları için son derece önemli dersler çıkarmak durumundadır.
Bütün bu kesimler kuşkusuz kendi çevreleri içinde 1 Mayıs’ı kutlamak için birtakım hazırlıklar yapmaktadır.
Ancak gazetemizi izleyenlerin de açıkça gördüğü gibi 1 Mayıs’ı kutlamaya hazırlananların ana gövdesini oluşturan kesimler;
1-) Elbette sendikalı işçiler ve kamu emekçileri; taşeronlaştırmadan ücretlerin yükseltilmesine, TİS’ler üstündeki hükümet baskısına, esnek çalışma dayatmasından “Kıdem Tazminatının fona devredilmesi”ne, “Özel İstihdam Büroları kurulmasını” amaçlayan yasal düzenlemelere karşı çıkan bir tutumla;
2-) Sendikalaşma mücadelesi içindeki henüz sendikasız ama sendikalı işçilerden daha örgütlü(*) olan işçi kesimleri, 1 Mayıs’a yeni bir dinamizm kazandıracak güç olarak taleplerini yazıp bayraklarını boyayarak;
3-) Diyarbakır’ın vahşi koşullarında çalıştırılan tuğla işçileri ile bir çalışma yasası bile olmayan “mevsimlik tarım işçileri” örneğinde olduğu gibi işçi sınıfının en zor koşullarda çalışmaya zorlanan kent ve kırdaki kesimleri en hayati talepleriyle, tuğla ve tarım işçileri de kendi talepleriyle 1 Mayıs’ın değerleriyle birleştiğinin farkında olduklarını gösteren talepleriyle;
4-) Son yılların en dinamik güçlerinden birisi olarak kadınlar, gerek kadın örgütleriyle gerekse semtlerde, işyerlerinde oluşan kadın çevreleri kadınların katledilmesine varan aile içi şiddetten çift katlı sömürüye karşı durmaya kadar her gün daha aciliyet kazanan özgün taleplerini öne çıkararak;
5-) Bir yanda demokratik üniversite mücadelesi öte yandan gençlik talepleriyle üniversite gençliğinin de 1 Mayıs’a kendi talepleriyle katılmak için girişimler yaptığını biliyoruz. Ancak bu katılımın çeşitli fraksiyonlar tarafından ne kadar az bölüneceğine bağlı olduğunu da biliyoruz.
Evet hazırlık bütün Türkiye sathındadır. Ancak İstanbul 1 Mayısı’nın “alan sorunu” hâlâ “çözümsüzlüğünü” korumaktadır. Ve konfederasyonların sözcüleri, “1 Mayıs sabahına kadar hükümetin tutumunu bekleyeceklerini” söyleyerek, “çözümsüzlüğe” “belirsizliği” de eklemişlerdir.
İstanbul ‘daki belirsizliğe rağmen İstanbul ve tüm ülkede alanlara!
(*) Gazetemize gelen haberlerde arkadaşlarımız OSB ve sanayi sitelerinde işçilerin haberini yaparken, “Örgüsüz işçiler, 1 Mayıs’a hazırlanıyor” diye yazıyorlar. Ama burada “örgütsüz” sözcüğü doğru değil. Çünkü ortada bir sendika yokken işçiler işyerinde kendi taleplerini belirleyerek 1 Mayıs’a katılmak için hazırlanıyorsa, bu işçilerin çoğu sendikanın örgütlü olduğu işyerinden daha örgütlü demektir. Ki, bu durumda burada “örgütsüz işçiler” ifadesi yanlıştır. Burada doğru olanı “sendikasız işçiler”dir.