Öz Gıda-İş’in had bilmezliği öyle safhaya ulaşıyor ki, bazen cevap vermek farz oluyor.
Varlığı da misyonu da belli olan bu “sözüm ona sendika” ikide bir sitesinde TEKGIDA-İŞ’e saldırıyor. Yalan, iftira ve hakaret dolu yazılar koyuyor. Çoğunu dikkate almıyoruz, daha doğrusu cevap vermeye değer bulmuyoruz. Çünkü cevap verince kendilerini önemli zannediyorlar. Bırakalım kendi çamurunda boğulsun diyoruz.
Ama susmanın yanlış olduğu anlar var. Susmanın “ikrar” ve “zayıflık” olarak kabul edilebileceği an tepki koymak kaçınılmaz oluyor.
Bak Öz Gıda-İş! Kuruluşunu TEKGIDA-İŞ’in yöneticilerini bile kendi üyenmiş gibi göstererek hazırladığın listelere, varlığını ve bu günkü yerini de AKP taşeronu olmaya, kanunsuz işlere borçlusun.
Arkandan siyasi destek çekildiğinde tepetakla olacağını sen de biliyorsun, biz de. Kamu işyerlerinde çalışanları, hileyle, tehditle, baskıyla kendine üye yapıp, sonra da büyüdüm sanma. Özel sektör işyerlerinde ne olduğun ortada. Hasbelkader örgütlü olduğun işletmelerdeki işçiler kan ağlıyor. Kaçmak için fırsat kolluyor. Kitleler halinde kapımıza geliyor. Bizi kurtarın bunlardan diyorlar.
Korku dağları beklemeye başlayınca da, bildiğin tek mücadele yöntemine başvuruyorsun. Karalama, iftira, hakaret ve yalan.
TEKGIDA-İŞ hakkında sıraladığın tüm iddialar gerçek dışı. Hiç birinin aslı astarı yok. Biz belgeyle konuşuruz. Belgelerle çalışırız. Çamur at izi kalsın “alçaklığına” ne biz ne de üyelerimiz prim verir. Seninle hesaplaşacağız. Hem de yargı önünde. Hakkınızda suç duyurusunda bulunduk. Hadi şimdi yalanlarınızın altından kalkın bakalım.
Sanma ki, bu açıklamayı “seni adam yerine koyduğumuz” için yapıyoruz. Kendi üyemizin bize olan güveninden kuşkumuz yok, halen senin üyen olan işçiler sendikalarının ne olduğunu anlasın, bir an evvel yolunu seçsin diye sözleri söylüyoruz.
Ne yaparsan yap. Hangi dolabı çevirirsen çevir. Sırtını kime dayarsan daya. Nafile. İçini dışını, Türkiye’deki emek camiası da biliyor, uluslararası işçi örgütleri de.
Unutma! İtibar, iktidar taşeronluğu ve patron uşaklığı ile değil, tehditle, baskıyla değil, inançlı sınıf mücadelesiyle ve işçide yarattığın güven duygusuyla kazanılır.
Bu ülkede yaşanan tüm emek kavgalarının “bir böleni” sıfatıyla, emek tarihinin çöplüğüne gömüleceğin ve “bir işçi sendikası ne olmamalı” dersinin baş konusu olacağın günler çok uzakta değil.
Seni biz değil, asıl, gün be gün mücadelesini arttıran işçi sınıfı cezalandıracak.