Aziz Nesin, ülkemizin yetiştirdiği en büyük değerlerden biridir. Aziz Nesin’in kitaplarıyla büyüyenlerdenim. Ayrıca, 1980’li yıllarda kurulan ve 1991-1992 yıllarında da murahhas azalığını yaptığım Bilar A.Ş.’de (Bilar, Bilim, Araştırma, Proje, Danışmanlık ve Organizasyon A.Ş.) Aziz Nesin’le yakından çalışma ve kendisini daha iyi tanıma olanağım oldu. Aziz Nesin, Bilar A.Ş.’in yönetim kurulu başkanıydı. Saygım ve hayranlığım daha da arttı.
24 Haziran seçimlerinin ardından Aziz Nesin’in 1980’li yıllardaki bir açıklamasına gönderme yapanlar oldu. Müjdat Gezen’in anlattığına göre, 1982 Anayasa Referandumu sonrasında İzmir Torbalı’da bir şenlikte Aziz Nesin, İlhan Selçuk ve kendisi konuşmacıymış. Bir izleyici, “Nasrettin Hoca’nın torunları olarak zeki insanlar” olduğumuzu söylemiş. Aziz Nesin de “yüzde 60’ı aptaldır” yanıtını vermiş. İnsanın basiretinin bağlandığı anlar vardır. Herhalde öyle bir durumdu. Alpaslan Işıklı Hocam’ın bir tespiti vardı. Atatürk’ün dehasını anlattıktan sonra, “ama unutmayın ki” derdi, “Atatürk’ü çıkaran da Türk Milleti’dir.” Aziz Nesin için de aynı değerlendirme yapılmalı. Aziz Nesin bu dehasını ancak Türkiye’de geliştirebilirdi ve geliştirdi.
HALKIMIZ YETENEKLİDİR
Ben de Alpaslan Işıklı Hocam gibi düşünüyorum. Birçok kez yazdım. Halkımız çok büyük deneyimler yaşamış ve büyük sınavları başarıp mucizeler yaratmıştır; yaratıcıdır. “Kaçın kurrası”, “çarıklı erkanıharp”, “görmüş geçirmiş”, “feleğin çemberinden geçmiş” sözleri boşuna söylenmemiştir. Seçim sonuçlarına bakarak Aziz Nesin’in bu hatasının gündeme getirilmesine de kesinlikle karşı çıkıyorum.
Bir arkadaşım halkımızın kurnazlığı tespitini onayladıktan sonra, zekiliği tespitine katılmadığını yazdı. Ben yine de halkımızın sorun çözme, sıkıntılar içindeyken “bulup buluşturma” ve kısıtlı olanaklarla “idare etme” yeteneğine hayranım. Bu nedenle de, insanları yargılamak ve suçlamak yerine anlamaya çalışmanın daha doğru olduğu kanısındayım.
Peki, seçim sonuçlarını bu gözle nasıl açıklayacaksınız?
İnsanlarımız kısa vadeli ekonomik çıkarlarına göre hareket ediyor. Güç odaklarının tavrını da dikkatle izliyor. Bu ülkede kafasını kaldıranın kafasının ibreti alem için koparıldığı dönemler oldu. 12 Eylül döneminin zulmü hafızalardan silinmedi. Herkes olağanüstü tedbirli. Derinleşmekte olan ekonomik krizin insanların yaşamlarındaki olumsuz etkileri henüz sınırlı. Rahmetli Demirel’in anlattığı bir hikaye vardı. Turpun büyüğü daha heybede. Heybeden yeni çıkmaya başlıyor. Halkımız, bela kapıyı çalmadan tepki vermez. Ya deveci ölür, ya deve ölür, ya ben ölürüm hikayesini bilirsiniz. “Yarına Allah kerim”dir. “Hele bir yarın olsun” deriz.
Halkımızın zeki olup olmadığını tartışabilirsiniz ama olağanüstü kurnaz olduğundan ve çıkarlarını çok iyi bildiğinden herhalde kimsenin kuşkusu yok.
KİTLE EYLEMLERİ GELİYOR
Ekonomik kriz hızla derinleşiyor ama esnaftan ve küçük üretici köylüden kitle eylemi beklemeyin. Toplumun bu iki kesimi de bireyciliği kolay kolay aşamaz. Örgütlü tepki verme geleneği yoktur. Olan tepkileri de saman alevi gibidir.
Tepkiyi verebilen, örgütlü mücadeleden başka çıkar yolu olmayan ve onyıllar boyunca büyük bir bilinç ve mücadele deneyimi kazanmış olan ise işçi sınıfımızdır. İşçi sınıfımız henüz mutlak bir yoksullaşma yaşamadı. Yaşayacak. Haklarına yönelik saldırılar da gündemde. Ayrıca Meclis’te çoğunluğu yitirmiş, ülkemizi yönetemediği ortaya çıkmış zayıf bir iktidar var. Bu iki koşul, büyük kitle eylemlerinin habercisidir. Bu kitle eylemlerinin yaratacağı enerjinin emperyalistler tarafından “turuncu devrimler” biçiminde Türkiye aleyhine kullanılmasını istemiyorsak, o günlere bugünden hızla hazırlanalım.