AYNI ÜLKEDE Mİ YAŞIYORUZ?
Son 2 yıldır büyümede dereceye giren Türkiye, artan ulusal gelirden çalışanlara pay vermeyi kesinlikle düşünmüyor. Bunun ötesinde, enflasyon hedeflemesi ile enflasyona endekslediği ücret düzenlemesini bile zamanında yapamıyor.
Son 2 yıldır büyümede dereceye giren Türkiye, artan ulusal gelirden çalışanlara pay vermeyi kesinlikle düşünmüyor. Bunun ötesinde, enflasyon hedeflemesi ile enflasyona endekslediği ücret düzenlemesini bile zamanında yapamıyor. Kamu çalışanları ve emekliler, yılın 4 aylık dönemi sonunda eksi gelir düzeyindeler.
Son iki yılda Türk ekonomisi büyüme hızı göstergesinde hep derece yaptı. Açıklamalar öyle… Türkiye 2010 yılında %9’un, 2011 yılında da %8’in üzerinde büyüdü. 2011 yılında kişi başına gelirin 10 bin 400 dolar olduğu açıklandı.
2010 yılında Türkiye’de enflasyon tam hedeflenen düzeyde, % 6.5 oldu. 2011 yılında hedef % 89 oranında aşıldı ve enflasyon oranı % 10.4 oldu. Her iki yılda da kamu çalışanları ve emekliler enflasyon oranı kadar ücret artışı aldılar. Her iki yılda da hızlı büyüme yaşandı ancak çalışanların ücretleri enflasyona endekslenmiş olduğu için, ulusal gelir artışından pay almadılar. 2011 yılında, yılbaşında yapılmış olan ücret artışı ile enflasyon arasında büyük fark çıkınca, enflasyon nedeniyle yanşan kayıp 2012 yılı başında giderildi.
2012 yılına kamu çalışanlan ve emekliler ücret artışı almadan girdiler yılın dördüncü ayında hâlâ 2011 yılına ait ücretlerini alıyor lar.
2012 yılının dördüncü ayı yaşanırken, tüketici fi yatlannda artış, aşağıdan bir tahmin ile, % 2.5 düzeyini geçmiş durumda. Hesap şöyle; Mart ayı sonunda TÜFE üç ayda %1.6 arttı, Nisan başında yapılan enerji zamlarından sonra bu artış % 2.5’a ulaşacak. Kısaca kamu çalışanları ve emekliler 2011 yılı sonuna göre (-) negatif % 2.5 seviyesinde gelir kaybı yaşamış durumdalar. 2012 ücret düzenlemesinin hangi tarihte yapılacağı ise belirsiz. Yapıldığı tarihte yaşanmış olan net gelir kaybının % 3 u geçmesi beklenebilir.
12 Eylül 2010 Anayasası ile memurlara toplu-iş sözleşmesi düzeni getirildiği söylendi. Bu düzenin yasası geçen 20 ay içinde Meclis’ten geçip yasalaşamadı. İçinde bulunduğumuz hafta içinde yasalaşabildi. Şimdi toplu sözleşme görüşmeleri için izlenecek yasal süre işleyecek. Bu dönem için yasada geçici düzenleme var; kısa sürede tamamlanması öngörülüyor. Beceriksizlik mi, umursamazlık mı? Yasanın iktidar partisi tarafından 20 ayda çıkartılamamış olmasının yükünü çalışanlar çekiyor. Beceriksizlik nedeniyle mi çıkartılamadı? Yoksa umursamazlık mı?
2011 yılının ikinci yansında, seçimler sonrasında, kanun hükmünde kararname ile kimi özerk kurumlarda özel ücret artışları yapıldı. Aralık ayında Meclis Kuruluş Yasası yenilendi ve Meclis çalışanlarına ve danışmanlara % 100 seviyesini aşan ücret artışları getirildi. Yıl sonu yaklaşırken de, çok kısa sürede, cumhurbaşkanı vetosuna karşın, milletvekilleri ve emeklilerinin maaşlan düzenlendi. Daha da ötesine geçildi ve yeni vekillerin emeklilik primlerini bütçeye yükleyen bir uygulamaya da yasada yer verildi. Belli bir kesim için ücret artışlarının hızlı bir düzenleme ile yapılabilmesini, buna karşın, memurlar ve emekliler için ücret düzenlemesinin ise ancak 20 ay içinde yapılabilmiş olmasını nasıl yorumlamalıyız?
Toplu-iş sözleşmesi yasası
20 ay sonra çıkan yasada, memurlar için toplu-iş sözleşmesi düzenlemesi getiriliyor. Bu yasa, grev hakkı tanımayan, toplu-iş sözleşmesinin sadece en çok üyeye sahip konfederasyon ile ikili olarak yapılmasını düzenleyen neo-liberal bir toplu-iş sözleşmesi yasası. Kuşkusuz, şu anda kamu da en çok üyeye sahip konfederasyon, iktidar yanlısı olan konfederasyon. Aksi eşyanın tabiatına aykırı olurdu.
Yasa Meclis’ten geçer-geçmez, Ankara’da, hükümetin toplu sözleşme görüşmelerinde masaya 2012 yılı için % 3 2006-2012 Enflasyon Hedeflemesi Programı Tahı *TCMB, 2006-2011 Para ve Kur Politikaları Metinleri. % 3 ücret artışı teklifi getirileceği söyleniyor. Bu, 2012 yılı için Merkez Bankası’nın koyduğu enflasyon hedeflemesinin aynısı. Ancak, büyük olasılıkla toplu-sözleşme görüşmeleri bittiğinde, 2012 yılının ilk yarısında enflasyon oranı % 3 seviyesini aşmış olacak.
Ücretlerin Merkez Bankası aracılığıyla baskılanması
Merkez Bankası’nın enflasyon tahminleri önemlidir. Özelikle son 6 yıldır hep ücretleri baskılamak için kullanılan en etkin araç konumuna gelmiş bulunuyor. Kamu kesiminde ve özel kesimde, Merkez Bankası’nın açıklamış olduğu yıllık enflasyon hedefleri ücret belirlemesinde esas alınıyor.
Merkez Bankasının enflasyon hedeflemesindeki tahminleri son 6 yıllık dönemin 4 yılında açıklıkla görüldüğü gibi tutmuyor. Üst sınır olarak koyduğu sınırlar bile aşılıyor. En son olarak, 2011 yılında Merkez Bankası’nın tahmini % 100 oranında aşılmış haldedir. Merkez Bankası’nın enflasyon hedeflemesi sadece ücretlerin baskılanması için kullanılır olmaya başladı. Piyasa kendi hedeflerini farklı belirtiyor.
Hedeflerin aşılması karşısında, ücretlerde ortaya çıkan kayıplar, kamu kesiminde enflasyon farkı olarak, takip eden dönemde kapatılıyor. Yani ücretleri enflasyon geriden takip ediyor. Toplu sözleşme imkanı olan kamu ücret düzeni dışındaki örgütlü emek de bu farkı ancak bir sonraki sözleşme döneminde masaya taşıyabiliyor.
Şimdi başa dönebiliriz. Son 2 yıldır büyümede dereceye giren Türkiye, artan ulusal gelirden çalışanlara pay vermeyi kesinlikle düşünmüyor. Büyümeden pay vermeyi düşünmemenin ötesinde, enflasyon hedeflemesi ile enflasyona endekslediği ücret düzenlemesini bile zamanında yapamıyor. Kamu çalışanlan ve emeklileri, yılın 4 aylık dönemi sonunda eksi gelir düzeyindeler.