Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
07 Mart 2011
AVRUPA GIDA GÜVENLİĞİ AJANSI BİR KEZ DAHA ÇIKAR İLİŞKİLERİ İÇİNDE OLMAKLA SUÇLANIYOR

AB yönetiminin transjenik Mon 810 mısır ve soya üretimi ve tüketiminde sorun olmadığı ile ilgili kararı konusundaki kuşkular, bu yöndeki yeni gelişmelerle çok daha net bir biçimde ortaya çıkmış bulunmaktadır.

AVRUPA GIDA GÜVENLİĞİ AJANSI BİR KEZ DAHA ÇIKAR İLİŞKİLERİ İÇİNDE OLMAKLA SUÇLANIYOR

AB yönetiminin transjenik "Mon 810" mısır ve soya üretimi ve tüketiminde sorun olmadığı ile ilgili kararı konusundaki kuşkular, bu yöndeki yeni gelişmelerle çok daha net bir biçimde ortaya çıkmış bulunmaktadır. Aslında ajansın GDO’lu ürünlerle ilgili kararına karşın Birliğin aralarında Yunanistan, Avusturya, Macaristan, Lüksemburg ve son olarak Almanya gibi üye ülkeler GDO’lu ürünlerin üretim ve tüketimini yasakladıkları bilinmektedir.

GDO’lu tohumlar ve ürünler konusuyla ilgili önceki yazılarımızda da değinildiği gibi genetiği değiştirilmiş tohum kaynaklı ürünlerden mısır ve soya Birleşik Devletler başta olmak üzere Arjantin, Brezilya, Hindistan, Kanada, Çin, Paraguay ve Güney Afrika’da yoğun biçimde üretilmektedir. … Oysa Almanya’da ve yukarda sayılan kimi Avrupa ülkelerinde GDO’lu tohum kaynaklı ürünlerin üretilmesi ve tüketilmesine yeşil ışık yakılmasına karşın çok sayıda Avrupa ülkesi GDO’lu tohum kaynaklı ürünlerin üretilmesi ve tüketilmesini yasaklamıştır. Bu eğilim şu sıralarda giderek daha da yaygılaşmaktadır.

O kadar ki büyük oranda Birleşik Devletlerin etkisi altında bulunan Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) AB’yi, başta Fransa olmak üzere, GDO’lu ürünleri yasaklayarak dünya ticaretinin temel kurallarını çiğnedikleriyle suçlamaktadır. Ne ki sayılan AB üyelerinin GDO kaynaklı tohumlardan üretilen ürünlerin üretimini ve tüketimini yasaklamaları nedensiz değildir. Nitekim Almanya’da Bavyera eyaletinin Tarım Bakanı İlse Aigner’in açıklamalarına göre, çevre ve halkın sağlığının korunması için ülkesinde transjenik ürünlerin üretilmesi ve tüketilmesi yasaklanmıştır. Alman Tarım Bakanı yasaklamaya gerekçe olarak iki yeni bilimsel raporu göstermektedir.

Söz konusu raporlar transjenik tohumların gelinböceği, kelebek gibi bazı böcek ve sinekleri yok ederek biyoçeşitlilik için ciddi tehdit oluşturmasının yanı sıra çocuk mamaları dahil bin altı yüzü aşkın yiyecek ve içecek maddesinde katkı olarak kullanımıyla da insan sağlığı için büyük tehlike yaratmaktadır. .*. Ancak, kuşkusuz, transjenik tohumların insan sağlığı ve çevreye yönelik tehditleri salt bunlarla sınırlı değil. Örneğin dünya tohum devi Amerikan firması Monsanto’nun ünlü ‘Mon 870’ kod adlı mısırı yiyecek ve içecek sektöründe yoğun biçimde katkı maddesi olarak kullanılmaktadır. Bu tohumdan üretilen mısır ve soya ile beslenen fareler üzerinde yapılan araştırmalarda, söz konusu canlıların üç dört nesil sonrasında üreme yeteneklerini kaybettikleri, kan yapılarında ve sindirim sistemlerinde ciddi sorunlar yaşadıkları, bağışıklık sistemlerinin çöktüğü, organların giderek küçüldüğü saptanmıştır.

Transjenik tohumlardan milyarlarca dolar kazanan Monsanto, ayrıca ABD’nin desteği güçlü lobileri ve onların yerel işbirlikçilerinin etkisiyle dünya tohumculuğunu ele geçirmeyi amaçladığı kimse için sır değil… Monsato’ya bakılırsa transjenik tohumlar yüksek randımanı sayesinde dünyadaki açlığın sonunu getirebilecek tek çaredir. Oysa bilimsel veriler yüksek randıman savının efsaneden ibaret olduğunu çoktan ortaya koymuştur. Ama Monsanto ve destekçisi ABD tohumlarını dayatmak için ‘açlık sorununu sonlandıracağı’ gerekçesiyle Vatikan’ı bile iknaya çalışmakta, dahası kimi ülkelere yapılan ekonomik yardımlara Monsanto tohumlarını kullanma koşulunu dayatmaktadır. … Ülkemiz ise bu sorunlu tohumlar için yol geçen hanı konumundadır. Bu sorunlu tohumların ülkeye elini kolunu sallayarak girmesi için salt bu tohumların ithalatçı firma tarafından transjenik olmadıkları beyanı yetmektedir.
 
Ne ki daha sonra getirilen bazı kısıtlamalara karşın bu kez bizzat Tarım Bakanlığı, AB Gıda Güvenliği Ajansı’nın (EFSA) 2007 kararına ve hayvan yemi olarak kullanılmasının bu yemlerle beslenen hayvanların eti, sütü ve yumurtalarının insanlara zarar vermeyeceği güvencesiyle, önemli miktarda üç çeşit soya fasulyesi ve Alman kimya devi BASF’nin amflora patates çeşidinin ithaline izin vermiştir.

Oysa zaten tartışmalı olan söz konusu karar bu kez, Le Monde gazetesi ve Fransız resmi haber ajansı AFP’nin 4 Mart 2011 tarihli haberine göre izin veren AB Gıda Güvenliği Ajansı’nın yönetim kurulunda yer alan dört üyenin Avrupa’nın önde gelen agro- endüstri devleri ve lobileriyle içli dışlı ilişkiler içinde oldukları kuşkusu doğrulanmış bulunmaktadır. Bakanlığın EFSA’ya dayanarak ithaline izin verdiği transjenik ürünlerin insan sağlığı için tehlikeli olmadığına gelin de inanın! Not: Bu yazının hazırlanmasında değerli katkıları için İstanbul Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Sayın Ahmet Atalık’a teşekkür ediyorum.

Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi

DİĞER HABERLER
YIKIMIN FATURASI EMEKÇİ İLE EMEKLİYE
YIKIMIN FATURASI EMEKÇİ İLE EMEKLİYE

OCAK’TA açıklanan 17 bin 2 TL’lik asgari ücrette döviz kurları nedeniyle meydana gelen kayıp 1.612 TL’ye ulaştı. En düşük memur maaşı ise 3 bin 94 TL eridi. 10 bin TL’lik en düşük emekli maaşı ise 399 dolardan 310 dolara geriledi.

YAŞLININ KADERİ YOKSULLUK OLDU
YAŞLININ KADERİ YOKSULLUK OLDU

Derinleşen ekonomik kriz ve hayat pahalılığı yaşlıları yoksulluğa mahkûm etti. TÜİK verilerine göre yaşlılarda yoksulluk patlaması yaşandı. Ülkedeki yaşlılarda yoksulluk oranı 4 yılda yüzde 7,5 arttı.

İŞSİZLİK YENİDEN KRİTİK SORUNLARDAN BİRİ OLABİLİR
İŞSİZLİK YENİDEN KRİTİK SORUNLARDAN BİRİ OLABİLİR

İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, gelecek aylarda istihdamın seyrinin, büyümedeki yavaşlamanın keskinliği ve süresine bağlı olarak şekilleneceğine dikkat çekerek, “İşsizliğin Türkiye ekonomisinde yeniden kritik sorunlardan biri olması ihtimal dahilinde” uyarısında bulundu.

ÜCRETİ ÖDENMEYEN VEYA EKSİK ÖDENEN İŞÇİ NE YAPABİLİR?
ÜCRETİ ÖDENMEYEN VEYA EKSİK ÖDENEN İŞÇİ NE YAPABİLİR?

Ekonomik kriz derinleştikçe toplu iş sözleşmesi kapsamındaki işçilerin ücret ve yan ödemelerinin ödenmesinde giderek artan sıkıntılar yaşanacağı açıkça görülüyor.