ATATÜRK’ÜN MİRASI KIZILAY MADEN SUYU
İhracatı üç yılda üç katına çıkaracak

Atatürk’ün, Türk Kızılayı’na gelir sağlaması için bağışladığı maden suyu işletmeciliği atağa kalkıyor. Hedef ihracatın, toplam cirodaki payını 3 yılda yüzde 5.5’ten yüzde 15’e çıkarmak
Türk Kızılayı’nın davetlisi olarak Kızılay’ın Erzincan’daki Mineralli Su İşletmesi’ni ziyaret ettik. Bilindiği üzere savaş ve afet durumlarında barınma, sağlık ve gıda gibi ihtiyaçları karşılayarak yaraları saran, Türkiye’deki hastanelerin kan ihtiyacının karşılayan Türk Kızılay’ı aynı zamanda Atatürk’ün kendilerine miras bıraktığı maden suyu işletmeciliğini de yıllardır sürdürüyor. Kızılay bu yıl ”Sen içtikçe başkasına yarayan tek maden suyu” sloganıyla da bir ”iyilik hareteki” başlatacağını açıkladı.
AVRUPA’DAN GERİDEYİZ
Kızılay Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar ve Kızılay yetkililerinin verdiği bilgiye göre Erzincan’daki tesis 50 milyon TL’lik yatırımla kurulmuş ve yıllık 300 milyon şişelik üretim kapasitesine sahip. 2014 yılında üretime başlayan fabrikadan Suudi Arabistan, Irak, İran, Türkmenistan ve KKTC’ye ihracat yapılıyor. Avrupa’daki kişi başına düşen yıllık mineralli su tüketimi 200 litre iken bu miktar Türkiye’de sadece 8 litre. Bu veriden hareketle Kızılay yetkilileri, Türkiye’deki pazarın büyüme kapasitesinin olduğun belirtiyorlar. Bu amaçla ürünlerini çeşitlendirerek aromalı ve meyveli mineralli su üretimini yaygınlaştırmayı amaçlıyorlar.
CİRO 220 MİLYON TL
Edindiğimiz bilgilere göre Kızılay Maden Suları’nın yıllık cirosu 220 milyon TL. Belçika, Hollanda, Irak, İran, Suudi Arabistan, Fransa ve KTTC başta olmak üzere birçok ülkeye ihracat da yapan Kızılay Maden Suları’nda ihracat gelirleri toplam cironun yüzde 5.5’ini oluşturuyor. Kızılay yetkilileri, önümüzdeki üç yılda ihracatın cirodaki payını yüzde 15’e çıkarmayı hedeflediklerini bildirdiler. Büyümenin daha çok Ortadoğu pazarından geleceğini kaydeden yetkililer, maliyete ilişkin ise bir şişe maden suyunun maliyetinin yüzde 75’inin cam şişe olduğunu belirttiler.
YÖNETİM PARA ALMIYOR
Ziyaretimiz sırasında Kızılay’ın faaliyetlerine ilişkin de bilgi veren Başkan Ahmet Lütfi Akar, Türkiye’deki hastanelerin yüzde 95’inin Kızılay ile protokolü olduğunu ve kan ihtiyacı doğduğunda bunu tedarik ettiklerini söyledi. Kızılay’ın bağışlarla ayakta duran bir kurum olduğunun altını çizen Akar, ”Kızılay’ın kâr amacı güden bir işletme olmaktan uzak durmasını istiyoruz. Yönetimdeki arkadaşlarımız ben de dahil hiçbir ücret almıyoruz. 700 şubemiz var. Buradaki hiçbir gönüllü kişi de ücret almıyor. Bunun yanında 5 bin kişilik profesyonel ücret alan ekibimiz var. Bunlar 3500’ü kan hizmetlerinde çalışıyor. Çok önemli bir kısmı doktor” dedi.
SIFIR NOKTASINDAN YARDIM
Kızılay’ın toplam 1 milyar TL’lik yıllık bütçesi olduğunu anlatan Başkan Akar, şu bilgileri verdi: ”Maden suyu geliri de bunun içerisinde. En büyük gelirimiz ise bağışlar. 4 bin 500 gayrimenkul bağışı var. Suriye’ye sıfır noktasından insani yardım ulaştırıyoruz. Önceden 12 noktaya yolluyorduk, şimdi 2 noktaya indi. Oradaki istihbarat görevlileri, Birleşmiş Milletler temsilcileri, Kızılhaç ile irtibata geçerek bu yardımları ulaştırıyoruz. İnsanı yardım dışında bir toplu iğne dahi bizden geçemez. Yardımların yüzde 100’ü ihtiyaç sahiplerine gidiyor. TIR’lar kesinlikle Suriye’ye geçmiyor.”
1926’dan beri hizmette
1923 yılında Eskişehir-İzmir demiryolu yapımında çalışan Fransız mühendisler, mineralli suyu Ankara’ya getirerek içilebilir nitelikte zengin mineralli su olduğunu raporladılar.
Mineralli Suyun insan sağlığına olan faydasını, rahatsızlığı sırasında deneyerek gören Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bizzat sermayesini karşılayarak bölgede bir fabrika kurulmasını sağladı. 17 Ekim 1926 tarihinde gelir getirmesi amacıyla da Türkiye Kızılay Derneği’ne bağışladı.