Asgari Ücret Tespit Komisyonu 2017 yılı boyunca uygulanacak asgari ücreti brüt 1.777,5 lira olarak belirledi. Geçen yılki asgari ücret yüzde 8 oranında artırıldı.
Bu miktar çok düşük. Normal olarak dört kişilik bir ailenin bu brüt miktarın neti olan aylık 1.404 lira ile geçinmesi olanaksız. Ayrıca, insanlığın ve üretici güçlerin bugünkü gelişmişlik düzeyi, adil bir paylaşımla, bunun çok daha üstünde bir ücret alınmasını mümkün kılacak kadar geliştin.
Burada sorulması gereken soru, asgari ücretin niçin bu kadar düşük belirlendiği.
NE KADAR OLMALI?
Türk-İş asgari ücretin net 1.600 liraya yükseltilmesini istedi. DİSK’in talebi net 2.000 lira. Asgari ücretin net 3.000 lira olmasını isteyen iyi niyetli insanlar ve örgütler de çıktı.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda görev alan 15 üyenin 5 üyesi hükümetin dolaylı temsilcisidir. Kararın çıkmasında onların oyu belirleyiciydi.
Bu sonuca göre, hükümet, Türk-İş’i de, DİSK’i de, aldığı düşük ücretten yakınan bazı asgari ücretlileri de ciddiye almadı.
Kapitalist düzende ciddiye nasıl alınırsınız? Esas mesele bu. Yoksa, “isteyenin bir yüzü kara, vermeyenin iki yüzü” gibi bir anlayışla hareket edilmez. Olmayacak duaya amin de denmez. Gerçi geleneğimizde göle maya çalmak vardır, ancak bu tür açıklamalar göle çalınan mayanın gölü yoğurda dönüştürmesine yetmiyor.
FİYATLAR NASIL BELİRLENİYOR?
Kapitalist düzende halkın çok büyük bölümü geçimini bir başkasına ait işyerinde ücret veya aylık karşılığında çalışarak kazanıyor. Diğer bir deyişle, çalışma gücünü, emek gücünü, işgücünü bu işverene satıyor. O zaman sorumuz şu: Bir işverene satılan bu işgücünün veya emek gücünün fiyatı neye göre belirleniyor?
Piyasada satılan herhangi bir ürünün fiyatı nasıl belirleniyorsa, aynı kurallarla. “Adil ücret” veya “bilimsel olarak belirlenen ücret” gibi safsatalara inanmayın.
Fındık üreticisi ürününü üretiyor ve pazara getiriyor. Bazı durumlarda fındık için yaptığı harcamalar ve harcadığı emek, fındığın piyasadaki fiyatının altında kalıyor. Ancak geçim için fındığı satmak zorunda. Fındığı, maliyetinin altında bir fiyattan satıyor. Zarar ediyor, ancak günü bir parça kurtarıyor. Örgütlü değil, fındık fiyatlarını belirleyecek güçten yoksun.
Akıllı telefon üreticisi olan büyük bir şirket piyasaya yeni bir ürün çıkarıyor. Rakibi yok veya zayıf. İyi de bir reklam kampanyası düzenliyor. Ürünün fiyatını kendisi belirliyor ve maliyetinin çok üstünde bir fiyatla akıllı telefon satıyor. Çok büyük kâr ediyor, çünkü piyasada tekel durumunda ve fiyatı belirleme, talebi oluşturma gücüne sahip.
Asgari ücretli işçinin konumunu bu örneklerden hareketle inceleyelim.
Gerçek sayıyı kimse bilmiyor, ama asgari ücretle çalışanların sayısı herhalde 7-8 milyon civarında.
Bu insanların, sattıkları işgücünün fiyatını belirleme güçleri var mı?
Örgütlüler mi? Hayır.
Asgari ücretin artırılması için herhangi bir eylem yaptılar mı? Hayır.
Asgari ücreti artırmayan hükümete karşı bir protesto eylemi örgütlediler mi? Hayır.
Hükümeti, AKP’ye oy vermemekle tehdit ettiler mi? Hayır.
Asgari ücretin artırılması için açıklamalar yapan Türk-İş, DİSK ve diğer kuruluşlar, hükümetin politikalarını değiştirecek güçte bir eylem yaptı mı? Hayır.
I. Enternasyonal, 1864 yılında kurulurken, tüzüğünü Marx hazırladı. Tüzüğün ilk cümlesi şöyledir: “İşçi sınıflarının kurtuluşunu işçi sınıflarının kendileri sağlamalıdır.”
Çok düşük olan asgari ücreti artırma sorumluluğu da öncelikle 7-8 milyon asgari ücretlinindir. Yoksa iyi niyetli açıklamalarla sonuç alınmıyor.