ANKARA’DA MİTİNG YAPMAK
Dereler Ankara´ya cılız aktı… HES´lere karşı Ankara´ya gelenler seslerini binlerle duyurmaya çalıştılar. Oysa bu sayı on binleri bulabilirdi.

Dereler Ankara’ya cılız aktı.. HES’lere karşı Ankara’ya gelenler seslerini binlerle duyurmaya çalıştılar.
Oysa bu sayı on binleri bulabilirdi. Mitingi birlikte izlediğim Artvin milletvekili adayı Yüksel Çorbacıoğlu, sevincimin gölgelendiğini görünce; "Gelin bakın bir kadın tulum çalıyor" dedi.
Tulumun sesine yönelince kendimi büyükçe bir horon halkası içinde buldum. Yüksel Bey horona girince; cebinde gazetemizi çıkaran Hopalı okurla ayaküstü konuşmaya başladık. Bu konuşmada tulum çalan kadının öyküsüne kulak verdim:
Bir sevginin yaratısına tanık olmak güzel oldu. Denizlili Aygün Ayçiçek, Artvin Kemalpaşalı bir genci sevip, evlenmiş, Karadeniz gelini olarak tulum çalıyor. Onun tulumunun sesiyle tüm Karadenizliler horon tepiyor; Hopalı okurumuz da yazıma başlık atıyor:
"KARADENİZ ANKARA’YA AKTI!"
Onun coşkusunu kırmak istemiyorum. Karadenizlilerin çokça katılımı göze çarpsa da üzgünüm, özlenen akışı göremiyorum.
Dereler Ankara’ya cılız akınca; yaşamı mitinglerde geçen biri olarak Ankara’da miting nasıl yapılır, düşünmeye başladım:
Bütün Dereler, 9 Nisan’da doğanın ve yaşamın yağmalanmasına karşı Ankara’ya akacak…" diyen örgütler ne yazık ki, Ankara’daki örgütlerle iletişim kurma becerisi gösteremiyorlar.
Neden mi? Ülkenin başkentine geliyorsunuz?
Ankara’daki örgütlerle niçin kurumsal iletişim kurup mitinginize çağırmıyorsunuz? Örnek mi? Ankara Baro Başkanı’nı ararsınız. Cumartesi tüm kentlerden Ankara’ya geleceğinizi söylersiniz. Ayrıca onun beş dakikalık bir selamlama konuşması yapmasını istersiniz? On binin üstünde üyesi olan Ankara Baro Başkanı herhangi bir eyleme katılacaksa o eyleme ardından herhalde binlerle gelir.
Bu örnek TMMOB, TTB, Türk-İş, DİSK, KESK, Çağdaş Gazeteciler Derneği, Edebiyatçılar Derneği, Kadın örgütleri için de geçerlidir. İşte o zaman hem değişik örgütlerin başkanları kitleye seslenir hem de gerçekten dereler Ankara’ya akarak, Ankara’yı toplumsal birsel alır… Biz Ankara’ya kadar geliyoruz onlar da dayanışma için gelsinler diyorsanız kusura bakmayın size katılmıyorum çünkü yanılıyorsunuz.
Sivil toplum örgütlerinin başkanları mitinge gelebilirler bu geliş bireysel.olur. Kaldı ki artık onlar bireyselliği aşmış, örgütle bütünleşmiş toplumsal kimliklerdir. O nedenle örgütler arası kurumsal ilişkiyi yaşama dönüştürmenin zamanı geldi de geçiyor.!
Yine bütün derelerin Ankara’ya akmasını isteyenler, bu sözü kuru bir slogan olmaktan çıkarıp yaşam bulmasını, can vermesini, ses getirmesini istiyorlarsa; çevreye duyarlı, çevreyi koruyan, destek olan sanatçıları da mitinge çağırmalıydılar.
Bu konuda da başarılı olunmadığını ve yaşama dönüştürülmediğini gördük.
Ankara ülkenin başkenti ve ülkenin her yerinden dertli, sorunlu, kendine koşanları kucaklar diye düşündü iseniz yine yanıldınız. Çünkü Ankara bile kendine gelenin gelişini gümbür gümbür duyurana koşuyor. Tıpkı geçen yıl TEKEL işçilerine koştuğu, ona ev sahipliği yapıp, bağrına bastığı gibi. Ankaralı’nın size koşmasını, sesinize ses vermesini isteyeceksiniz. Belki o zaman koşar size… Oysa 9 Nisan’daki eylem gösterdi ki Ankaralı da sizi yalnız bıraktı…
Miting dönüşü dostlarla üzüntümüzden aynı soruyu sorup durduk:
Meğer Ankara’da ne çok doğa tutkunu, çevreye duyarlı çevreci varmış?