AKP’nin iktidarda olduğu 15 yıllık zaman diliminde, işçiler ve emekçiler yoğun sömürüye ve hak gaspına maruz bırakıldı. İşsizlik oranları rekor üstüne rekor kırdı, istihdama katılabilen işçi ve emekçiler ise güvencesizliğe mahkûm edildi. Sermaye sahiplerine işçinin parasıyla teşvik üzerine teşvik verilirken asgari ücret açlık sınırının altında kaldı. İş cinayetleri arttı, işçilerin topluca can verdiği pek çok katliam yaşandı, işçi ölümlerinde sorumluluğu bulunan kamu görevlilerinin yargılanması engellendi. Sendikalaşma oranı düştü, sendikalı olan ve hakları için mücadele eden on binlerce işçi kapının önüne kondu, grevler yasaklandı, işçiler işlerini kaybetme korkusuyla en temel haklarını dahi arayamaz durumuna getirildi.
Sırada kıdem tazminatı var
16 Nisan referandumundan ‘evet’ sonucunun çıkması durumunda bu saldırıların daha da hız kazanacağı bir sır değil. Bizzat hükümet yetkililerince yapılan açıklamalar, referandumdan sonra ‘kamu personel reformu’ adı altında kamu emekçilerinin iş güvencesinin tümüyle ortadan kaldırılmak istendiğini ortaya koyuyor. İşçilerin iş mahkemelerinde hakkını aramasını zorlaştıracak ‘arabuluculuk’ düzenlemesinin de referandumun ardından gündeme gelmesi bekleniyor. Bunun yanında AKP, rejim değişikliğinden alacağı güçle ilk işinin, işçilerin yüz yıllık kazanımı olan kıdem tazminatı hakkına el uzatmak olacağını açıkça ilan ediyor.
İşte bu nedenle emek ve demokrasi güçleri, tüm işçi ve emekçileri 16 Nisan’da ‘Hayır’ oyu kullanmaya çağırıyor. Sendikalardan, meslek odalarından, siyasi partilerden yapılan açıklamalarda, AKP’nin bugüne kadar yaptıklarının, bundan sonra yapacaklarının da bir teminatı olduğuna dikkat çekiliyor.
1. 18 bini aşkın iş cinayeti!
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi’nin verilerine göre, AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana en az 18 bin 400 işçi ve emekçi, iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Bu 15 yılda Türkiye tarihinin en büyük işçi katliamı olan Soma Katliamı başta olmak üzere, pek çok katliam yaşandı. AKP’nin taşeron çalışma başta olmak üzere örgütsüzlüğü ve güvencesizliği artıran sermaye dostu politikaları, iş cinayetlerinin artmasında etkili oldu.
2.Taşeron işçilik beşe katlandı
‘Daha az maliyet, daha ucuz işçi’ mantığıyla işleyen taşeron sistemi, AKP ile temel çalışma biçimlerinden biri haline geldi. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında 387 bin olan taşeron işçisi sayısı beşe katlanarak 2 milyona yaklaştı. Son 10 yılda özel sektör gibi devlet de maliyetleri düşürmek adına kadrolu işçi almak yerine, taşeron işçisi almayı tercih etti. Öte yandan AKP hemen her seçim döneminde olduğu gibi, 1 Kasım 2015 seçimleri öncesinde tek başına iktidar olması durumunda kamuda çalışan 740 bin taşeron işçisine kadro verileceği vaadinde bulundu, ama yine bu sözünü tutmadı.
3. Kiralık işçi dönemi başladı
Esnek çalışma biçimleri AKP iktidarları döneminde yaygınlaştırıldı ve yasal statüye kavuşturuldu. Kamuda çalışan taşeron işçileri kadro beklerken, taşeron sistemine bile rahmet okutacak bir uygulama hayata geçirildi. AKP, özel istihdam bürolarına işçi kiralama yetkisi veren bir yasa teklifini geçen mayıs ayında Meclis’ten geçirdi. Böylece işçilerin tümüyle güvencesiz ve haklarından mahrum şekilde köle gibi kiralanmalarının önü açılmış oldu.
4. Asgari ücret açlık sınırının altında
Milyonlarca çalışanı ilgilendiren asgari ücret, her yıl aralık ayında, çoğunlukla patronların talepleri doğrultusunda belirlendi. Bu yıl da durum değişmedi. Bu yıl için geçerli olacak asgari ücret 1404 TL olarak kararlaştırıldı. Görüşmelere katılan patron temsilcileri karardan memnuniyetini ifade etti, ama teşviklerin sürmesini rica etti. Patronları kırmayan hükümet de, hem asgari ücret teşviklerinin süreceğini açıkladı hem de İşsizlik Fonu’ndan patronlara yeni teşvikler sağladı. İşçilerin almış olduğu zam ise, dolardaki artış ve tüketim mallarına yapılan zamlarla çoktan eridi. Türk-İş’in birkaç gün önce açıkladığı son araştırmaya göre açlık sınırı 1502 TL’ye yükselmiş durumda.
5.Sendikalaşma oranı yerlerde
2001 yılında işçilerin resmi sendikalaşma oranı yüzde 57,2 idi. Şimdi bu oran, ocak ayında yayımlanan son istatistiklere göre yüzde 12,18. Örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmıyor, her yıl anayasal haklarını kullanarak sendikalı olan yüzlerce işçi işten atılıyor. Üstelik işçilerin en temel ve evrensel haklarından olan grev hakkı bizzat hükümet eliyle engelleniyor. AKP döneminde 15 grev Bakanlar Kurulu kararıyla ertelendi, yani yasaklandı.
6. İşsizlikte tarihi rekor
İşsizlik tarihi bir rekor kırdı, yüzde 12,1’e tırmandı. 2000 yılında işsizlik oranı yüzde 6,5’ti. TBMM Araştırma Hizmetleri Başkanlığı’nın hazırladığı rapor da, tek partili iktidarlar döneminde en yüksek işsizlik oranlarına AKP’nin ulaştığını ortaya koydu. Bugün Türkiye’de her 4 gençten 1’i işsiz ve hükümet, işsizin parası olan İşsizlik Fonu’ndan patronlara teşvik sağlayarak istihdam yaratmaya çalışıyor.
7. OHAL
İktidarın emek düşmanı politikaları kesintisiz sürerken, OHAL’in ilan edilmesinin ardından işçiler ve emekçiler yeni saldırılarla karşı karşıya kaldı. Yayımlanan kararnamelerle on binlerce kamu emekçisi işinden edildi. Zorunlu BES, Varlık Fonu, patronlara İşsizlik Fonu’ndan yeni teşvikler verilmesi gibi düzenlemelerle işçi ve emekçilerin hakları daha da geriletildi. Öte yandan OHAL’le geçen 7 ayda iş cinayetleri yüzde 14 arttı, en az 1180 işçi hayatını kaybetti.