Bulancak’ta bulunan Progıda’da sendikalı olan bir grup işçinin işten atılması nedeniyle Cuma günü yapılan basın açıklamasına Tek Gıda İş Ordu Şube Başkanı tarafından davet edildim.
Fabrika önünde işten atılan yedi işçi ve sendikanın temsilcileri vardı. Birçok işçi mücadelesine yakından tanık oldum. Bu nedenle önce işçileri gözlemledim. Davranışlarını, kendi aralarındaki konuşmalarını ve yaptıkları açıklamalarını özellikle takip ettim. İşçilerin gönül rahatlığı içinde olduklarını gördüm. Kullandıkları cümle çok önemliydi. "Anayasal hakkımızı kullandık, işten atıldık. Hakkımızı aramak suç mu?" Anayasal hak, kağıt üzerinde kalmış.
Sendika temsilcileri de süreç hakkında bilgi verdiler. Ama benim için önemli olan işçilerin duygu ve düşünceleriydi. Atılan işçilerin çoğunluğu 20-25 yaş arasındaydı. Evli olan da var, bekar olan da. Yeni işten atılmaların olacağını da biliyorlar. Hatta bazı isimleri de dillendiriyorlardı işten atılacaklar diye. Yeni işten atılanların vardiya değişiminde belli olacağını söylüyorlardı. Vardiya değişimini beklediler.
Anayasal ve yasal hakların kağıt üzerinde kaldığını yaşayarak öğreniyordu genç işçiler. Söyleşi sırasında bir işçinin "Aslında sendikasız çalıştırmak suç olmalı. Anayasal hak olan sendikalaşma girişimiz baskı ve tehditle bastırılmaya çalışılıyor. Bu yasal haksa neden baskı uygulanıyor. Burada devlet bizden yana olması gerekmiyor mu?" diye konuşması da gerçeği ortaya koymaktaydı. Sendikalaşmak ‘hak’ ama işten atılmayı da göze alacaksın.
Doğru ya da yanlış ama yapılan açıklamada işçilerden asgari ücret alamayanların bile olduğu söylendi. Kağıt üzerinde asgari ücret ama pratik başka imiş. ‘Koca’ fabrikada asgari ücreti bile alamamak, ilginç değil mi?
O kadar fabrika var ki, sendika sözcüğünün kullanılmasının bile ‘suç’ sayıldığı. En insani demokratik hakkı kullanmak bile deveye hendek atlatmak kadar zor bir iş.
Türkiye burası: Tepki göstermek hak ama…; yürüyüş serbest ama…; toplantı ve gösteri hak ama…; yazmak, konuşmak hak ama…; SENDİKALI OLMAK HAK AMA…; vb. "Amalarla engellenen dolu dolu haklarımız var.
Progıda’da başlayan ‘hak kullanımını’ başka fabrikalarda da görmeye başlayacağız, başlamalıyız. Sendikasız işçi ‘köle’ işçidir. Hakkını araması, taleplerini dile getirmesi yasaktır. İşveren ne verirse, nasıl çalıştırırsa kabul etmek zorundadır. Kağıt üzerinde ‘hakmış, hukukmuş’ uygulanmaz, işçinin en önemli güvencesidir sendika.
Sendikalarda kötü yönetimler de var. Bunlar sendikaların gerekliliğini olumsuzlamaz. Sendika bir araçtır, aracı nasıl kullanırsan sonuç ona göre belirlenir. Kısacası sendika bir haktır. Engellemek suç olmalı. Hatta yasa çıkarılmalı, tüm işyerlerinde sendika zorunlu olmalıdır. Demokratik yaşamın gereği budur.