Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
15 Nisan 2013
AKP, NE KADAR DAHA, KRİZ SAVABİLİR ?

Balon ne zaman patlar? AKP ne zaman krizle yüz yüze kalır?

AKP, NE KADAR DAHA, KRİZ SAVABİLİR ?

Sıkça karşılaştığım sorulardan biri şöyle; ekonomi kırılgan, bağımlı, dış kaynak ile büyüyor, balon yapıyor…Balon ne zaman patlar? AKP ne zaman krizle yüz yüze kalır? Bu soruyu soranların örtülü dileği aslında şu; AKP’nin hakkından kriz tanrısı gelsin!…Bir ekonomik kriz ile kitle desteğini kaybetsin, boynu devrilsin!…Bu bedduanın kriz tanrısı indinde ne kadar kabul göreceği bilinmez, ama, çok edilgen, çok tevekkülcü bir yaklaşım olduğu açık ve ne yazık ki, CHP’sinden sosyalist partilere, tüm muhalif kesimlerde bu var.

KRİZİ YÖNETMEK
 
AKP rejiminin, döviz üretemeyen ama harcayan, bu nedenle kırılgan, Türkiye’yi dışa ağır biçimde bağımlı, kemik erimesinden malul bir ülke haline getirdiği çok açık. Ama bu, söz konusu kırılgan yapıyı yönetemiyor, anlamına gelmiyor.  AKP, toplumsal artıktan önemli bir kısmına vergi ve sigorta primi olarak el koyup, özelleştirmelerle ek gelir elde edip, yetmeyince borçlanıp, bunları, çeşitli harcama biçimleriyle kullanıp krizi savuşturuyor. Küresel krize maruz kalan birçok ülkede iktidarlar, kamu müdahaleleriyle, krizi savmaya çalışıyorlar. Birçoğu bunu başaramadığı için oy sandığında devriliyor. Ama AKP oraya gelmiyor henüz…Acaba neden?
 
Bu sorunun yanıtı, 2001 krizini yaşamış olmaktan kaynaklanıyor. Derviş-IMF ittifakı, topluma çok ağır bedeller ödeterek AKP’ye kusursuz bir kamu maliyesi, bankacılık  altyapısı bıraktı. İkincisi, özelleştirmenin önündeki tüm pürüzleri kaldırdı. Meyveleri toplamak, AKP rejimine kaldı. 2008’den itibaren ekonomi küresel krizden etkilenmeye başlayınca da yine bu mirası kullanarak, kamu harcamalarıyla ekonomiye “can suyu” verdiler, sermaye kesimini ayakta tutacak önlemler geliştirdiler ve bu sayede dış sermayeye de güven vererek geri çekilen yabancıları tekrar Türkiye’ye döndürdüler.
 
 
Kaynak: Kalkınma Bakanlığı, TÜİK veritabanları
 
Küresel krizin patlak verdiği 2008’de ekonomi yüzde 1’in altında büyüyebildi, 2009’da ise yüzde 5’e yakın küçüldü. Bu 2 yılda, AKP rejiminin, hem devlet tüketim harcamaları hem de yatırım harcamaları ile ekonomide daha beter bir yıkımı önlediğini söyleyebiliriz. Milli gelirin sırasıyla yüzde 35 ve yüzde 40’ı oranında gerçekleşen devlet harcamaları sayesinde ekonomik çöküş önlenirken dış sermayedarlara da güven mesajı gitmiş oldu ve zaten karakış yaşanan dış dünyada, özellikle kısa vadeli borç veren sermaye için Türkiye, yatırım adresi oldu. Böylece 2010 ve 2011 yıllarında yüzde 9’u bulan ortalama büyüme gerçekleşti. Ama arkasında rekor cari açık bırakınca 2012 büyümesi yüzde 2’lere kadar geriledi. Ama yine 2012’nin çöküşünün burada kalmasında devlet harcamaları etken. 2012’de yüzde 2 büyümenin neredeyse yarısı  devletin tüketim ve yatırım harcamaları sayesinde oldu.
 
SU TANKINI TAKVİYE
 
2008-2012 döneminin ortalama büyüme oranı yüzde 3,2 ve bunun dörtte biri devletin katkısı. Büyümeye katkı hacminde bir katkı da, bütçelerden “Transfer harcamaları” ile yapılıyor. Sonuçta, her yıl merkezi bütçenin, SGK’nın, yerel yönetimlerin yaptığı toplam “kamu harcamaları” milli gelirin yüzde 38-40’ı arasında değişiyor. Bunun kaynağı olabildiği kadar vergiden,özelleştirmeden sağlanırken kalan açık, borçlanma ile sağlanıyor. AKP rejimi, krizi yönetebilmek için, sürekli olarak “yangına karşı su tankı”nı takviye ediyor. Bunun için de adaletsiz vergi sisteminde dolaylı vergilerin payını yüzde 68’e kadar çıkarmış durumda. Özelleştirmelerin dibini kazıyor, eline ne geçerse satıyor. Kalan açığı için de, faizlerin düşük seyrettiği bu dünya konjonktüründe borçlanıyor. Ama bir yandan da “harcamalar”da sosyal boyutu törpülüyor, sermayeye aktarımı çoğaltıyor. EĞİTİM, sağlık ,kent hizmetleri ticarileştiriliyor ve halk, cepten harcamaya zorlanıyor. Sosyal transferler, tarım, esnaf, yoksul destekleri azaltılıyor, yerel yönetim payları kırpılıyor.
 
ALAN DARALTMA
 
AKP’nin kriz savar bir rejim olmasında, devlet gelir ve harcama alanını adaletsiz, fütursuz ve çoğu zaman hukuksuz kullanması ana etken. Kırılgan Türkiye kapitalizmine koltuk değnekleri, protezler bu sayede bulunuyor. Faturası halka çıkarılan bu kamu maliyesi politikasını etkisiz kılmak için emek güçlerinin AKP’nin bu “eylem alanını” , su tankına açılan boruları daraltmaları gerekiyor. Bu da öncelikle toplamdaki payı yüzde 68’i bulan dolaylı vergileri, KDV’leri, ÖTV’leri sorgulamaktan, sermayeye vergi bağışıklıkları getiren uygulamaları eleştirmekten geçiyor.Özelleştirmelere,kamu varlıklarının , arsaların satışını, derelerin,madenlerin peşkeşini engellemek gerekiyor. EĞİTİMin, sağlığın paralı hale getirilerek, oradan sağlanan harcama kaynaklarının asker-polis harcamalarına ayrılmasına karşı durmak gerekiyor. Neoliberal belediyecilikle yerel hizmetlerin parasallaştırılmasına, yerel yönetimlerin güdükleştirilmesine örgütlü biçimde karşı çıkmak gerekiyor.  
DİĞER HABERLER
BARRY CALLEBAUT’TA TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ İMZALANDI
BARRY CALLEBAUT’TA TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ İMZALANDI

Sendikamız ile Barry Callebaut Türkiye arasında şubat ayında başlayan yeni dönem toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlandı.

ÇARESİZ KALAN EMEKLİ İŞE DÖNÜYOR
ÇARESİZ KALAN EMEKLİ İŞE DÖNÜYOR

Açlık sınırı altında aylıklarla yaşamaya mahkûm edilen emekliler, çalışma yaşamına geri dönmek zorunda kalıyor. Sosyal Güvenlik Destek Primi ödeyerek çalışan emekli sayısı son 4 yılda 1 milyon 125 bin 131 kişi arttı.

HALK BIKANA KADAR YÜKSEK FAİZE DEVAM
HALK BIKANA KADAR YÜKSEK FAİZE DEVAM

Politika faizini yüzde 50 seviyesinde sabit bırakan TCMB, liraya geçişi özendirmek için bankaları mevduat faizini artırmaya zorluyor. Bankalar mevduat faizini düşük, kredi faiz oranını ise daha yüksek hızda artırıyor.

İŞÇİYE İŞ SÖZLEŞMESİ VERİLMESİ ZORUNLUDUR
İŞÇİYE İŞ SÖZLEŞMESİ VERİLMESİ ZORUNLUDUR

5 yıldır özel bir iş yerinde çalışıyorum. Geçen hafta iş sözleşmesi verip imzalamamı istediler. Anlayabildiğim kadarıyla şartlar hep işverenin lehinde. Sözleşmeyi imzalamazsam ne olur, işveren işten çıkarabilir mi?