AKP İLE 4 YIL DAHA
AKP´nin iktidar olduğu 2002 yılından bu yana bu ülkede yaşadıklarımı düşündükçe yukarıdaki başlığı yazmak bile insana kâbus gibi geliyor.

AKP’nin iktidar olduğu 2002 yılından bu yana bu ülkede yaşadıklarımı düşündükçe yukarıdaki başlığı yazmak bile insana kâbus gibi geliyor. Büyük Orta Doğu Projesi (BOP) ile islam aleminin lideri olunacak, Türkiye’de ılımlı bir islam devleti kurulacak, Hilafet makamı yeniden Türkiye’ye getirilecek ve Ortadoğu’nun yeni Nasır’ı Türkiye’den çıkacaktı. Amerika’nın icazeti ile gerçekleştirilecek bu kurgu Türkiye’nin çok büyük yanlışlar yapmasına ve ülkede demokrasinin çökertilmesine neden oldu. AKP’nin hiç beklenmedik biçimde ezici bir çoğunlukla tek başına iktidar olması bu ülkeyi seven insanların geleceğe kuşku ve korku ile bakmasınının sebebi. Acaba AKP geçmiş yanlışlanndan ders alıp halkına güven verecek, demokrasiyi yeniden kuracak adımlar atabilecek mi? Yoksa karşıt görüşte olanlan hapislerde çürütme, eğer hâlâ kaldıysa, kamu işletmelerini yandaşlara peşkeş çekme, siyaseti ülke çıkan için değil kişisel amacı ile yapma,muhalif medeyayı susturma ve el koyma, sivil toplum kuruluşlannı ve özellikle sendikaları susturma eylemleri devam mı edecek?
MUHALEFETİN HEDİYESİDİR
1 Kasım seçim sonucu muhalefetin AKP’ye hediyesidir. AKP seçmene hiçbir şey söyleyememiş ve sadece muhalefet partilerinin akıl almaz yanlışlanndan beslenmiştir. CHP hantal yapısı, gençlikten, kadınlardan ve özelle işçierden kopuk görüntüsü ile Klıçdaroğlünun başkanlığında girdiği altıncı seçimi de kaybetmiştir. CHP vurdum duymaz bir ruh hali içinde yanlışlannı görmek, kendini sorgulamak gereğini duymuyor ve bu nedenle de sürekli kaybetmeye mahkûm. Genel Başkana ben uzun uzun anlattım, rapor hazırladım ve işçilerle CHP arasındaki duvan yıkmaian gerektiğini söyledim ama bu yolda en ufak bir adım atılmadı. Son seçimde bir tek işçi ve sendikacı aday olmak için başvurmadı. Bu bile CHP yöneticilerine bir şeyler anlatmalıydı ama başlannı kuma gömmüş deve kuşlan bu çok önemli göstergeyi bile göremedi. MHP’nin durumu içler acısı. Eğer 7 Haziran da seçmenin alün tepside sunduğu fırsat kullanılsa MHP her olasılığa hayır demeden bir koalisyon kurulsa hem AKP’den hesap sorma fırsatı doğacaktı hem de 1 Kasım seçimi gerçekleşmeyecek ve AKP bu ülkenin başına kara bir bulut gibi çökmeyecekti. HDP ise başka bir fenomen. Kürt partisi, PKK’nın siyasi kolu olma imajını yıkamadı. Daha önce yazdığımız gibi Türkiye partisi olabilse, Kürt söyleminden başka ekonomik, sosyal ve özellikle işçi sorunlan ile ilgilense ana muhalefet partisi olması mümkündü ama HDP yöneticileri zincirlrini kıramadı ve kendisinden yana beslenen tüm umutlan kaybetti. Bu üç partinin yanlışı AKP’yi tek başına iktidar yaptı. Bu üç partinin sorumlulan bu yanlışı bir pranga gibi ömürleri boyunca boyunlannda taşıyacaklardır.
ÜLKEYİ ZOR GÜNLER BEKLİYOR
Eknomi bıçak sırtında. Cari açık her gün büyüyor. İşsizlik beş milyona yaklaştı. Bakmak zorunda kalacağımız Suriyeli göçmenleri hem sayıları hem sorunları giderek artacak. Tek başına iktidar sarhoşluğu ile muhaliflere baskı artacak, siyasette kaba kuvvet gösterileri sıklaşacak. Karşıt görüşleri boğmak ve dikensiz gül bahçesi yaratmak AKP’nin fıtratında olduğu için sendikalar, meslek odalan, özellikle hukukun üstünlüğünü ısrarla savunan Türkiye Barolar Birliği gibi kuruluşlar AKP’nin hedefinde olacak. Özünde demokrasiye inanmayan ve demokrasiyi bir tramvay gibi kullanan AKP karşısında iki türlü davranılabilir; ya demek ki bu halk böyle bir hükümete layıkmış, böyle bir hükümeti ve onun çarpık politikalarını hak ediyormuş o zaman bizim yapacak bir şeyimiz yok denebilir ve bu sonuç tevekkül ile karşılanabilir ya da seçmenin yüzde elliden fazlası bu iktidann karşısında o halde umutsuzluğa kapılmadan saflarımızı sıklaştıralım ve demokrasiyi savunarak zulme karşı direnelim denebilir. Ben demokrasiyi savunanlann AKP iktidarının yanlışlarına dur diyebileceğine inanıyorum. Yaşarsak göreceğiz.