Genç nüfustaki işsizliğin boyutu, Türkiye İstatistik Kurumu’nun, 2018 Kasım dönemine ilişkin 15 Şubat’ta açıkladığı işgücü verilerine yansıdı. Buna göre; 15-24 yaş grubundaki 11 milyon 716 bin genç nüfusta işgücüne katılım oranı 5 milyon 101 bin kişi ile yüzde 43.5, genç işsizlerin oranı ise 1 milyon 202 bin ile yüzde 23.6. Aynı yaş grubunda olup ne eğitimde ne istihdamda olan yani boşta gezen gençlerin oranı ise yüzde 24.3 ile 2.9 milyona dayandı. Bu oranlar, son dört hafta içinde iş arama kanallarından en az birini kullanmış ve iki hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda olan, yalnızca 15-24 yaş grubundaki bireyleri kapsıyor. Aslında milyonlarca genç, üniversite mezunu olsun olmasın, işsiz dolaşıyor. Gençler, gelecek planı yapamıyor, parasızlık yüzünden arkadaş çevreleriyle ilişkilerini koparmak zorunda kalıyor. Onlara göre üniversite okumak artık avantaj değil dezavantaj. Aralarında ailesi olmasa evlenemeyecek olanlar, evlense de ailesinin desteği olmadan hayatını sürdüremeyenler var.
Sözü onlara bırakıyoruz…
‘GELECEK PLANI YAPAMIYORUZ’
Yüksek Lisans mezunu 31 yaşındaki Bora Ateş, üç yıldır düzenli bir iş bulamadığı için sadece günlük işlerde çalışmış. Ailesiyle birlikte yaşayan Ateş, internetten, İşkur sitelerinden ve tanıdık vasıtasıyla gördüğü her iş ilanına başvurmuş. Sadece bir kez iş başvurusu kabul olmuş onda da işverenden maaş verebileceğine dair güvence alamadığı için kabul etmemiş. Üç yıldır nişanlı olduğunu söyleyen Ateş, "İşsizlik dolayısı ile geleceğe dönük plan yapamıyoruz. Ekonomik nedenler ile çevremizden kopuyoruz. Hiçbir hobim, eğleneceğim aktivitem yok. Kendimi hep eksik hissediyorum. Hayatımda bir düzen kuramadım. Her çalan telefonda ‘Acaba bir geri dönüş mü oluyor’ umudu ile yaşamak bir süre sonra yerini umutsuzluğa bırakıyor" diyor.
‘ÜNİVERSİTE OKUMAK DEZAVANTAJA DÖNÜŞTÜ’
Ateş’e göre işsizliğin nedeni şunlar: "İthalata dayalı ekonomi modeli. Üretimin sıfıra inmesi, buna karşın tüketimin günden güne artması. Devleti yönetenlerin yanlış politikaları sonucu özelleştirilmelerle birlikte istihdam sağlayacak kurumların satılması. Tarım ve hayvancılığa yeterli destek verilmeyerek köylerden şehirlere göçün artması."
Üniversite okumanın avantaj yerine dezavantaja döndüğünü söyleyen Ateş, "İşverenlerin düşük ücret ödemek için ortak tavrı, işe alacağı personelin eğitim seviyesinin düşük olması yönünde. Okurken avantaj olarak gördüğünüz her özelliğin, okula hayatınız bittiğinde size dezavantaj olarak döndüğünü görüyorsunuz. Orta öğretimden sonra okumayı tercih etmeyen ya da okumayan kişilerin çalışma hayatına atılarak yükseldiği görülürken, üniversite mezunlarının işe dahi alınmadığı bir ortam oluşturuldu. Düzen değişmedikçe iş bulacağıma dair umudum yok" ifadelerini kullandı.
‘DESTEKSİZ EVLENEMEZDİK’
31 yaşındaki Atakan Gül ve 26 yaşındaki Aslıhan Gül, lisans mezunu. Atakan 1.5 yıldır Aslıhan ise üç yıldır işsiz. Bir çocukları olan Gül çifti ailelerinin desteğiyle yaşamlarını sürdürüyor. Kirada oturduklarını söyleyen Atakan Gül, şunları anlattı: "Ailelerimiz olmasaydı kesinlikle evlenemezdik. Mevsimlik işleri saymazsak 1.5 yıldır işsizim. İnternetten ve yüzyüze görüşmeler ile birçok girişimde bulundum. Sayısını hatırlamadığım kadar iş görüşmem oldu. Bir kez Kaymakamlık’ta çalışacak birini aradıklarını duydum. Sigorta ve yemek yoktu ve aylık sadece 850 TL ücret verileceğini öğrenince kabul etmedim. Olumsuz olacağını bildiğim halde, hâlâ her gördüğüm iş ilanına başvuruyorum. İş ilanları az, buna karşın işsiz sayısı çok fazla. Özelikle biz üniversiteli gençlikte bu ümitsizlik oldukça yüksek. Bu kadar emek sarf edip onca yıl okuduktan sonra hiçbir yerde kabul görmemek, bunalımlı bir süreci beraberinde getiriyor. Bu süreç sadece doğal olarak sadece sizi değil ailenizi ve tüm çevrenizi etkiliyor."
‘UMUDUMUZ TÜKENİYOR’
Atakan Gül, Türkiye’nin üretime yönelik politikalarının yetersizliğinden dolayı iş sahalarının az olduğunu ve buna bağlı olarak çalışan işgücüne de ihtiyacın az olduğunu söylüyor, toplum olarak sürekli bir tüketim içinde olduğumuzu belirtiyor.
Aslıhan Gül de üç yılda üç kez iş görüşmesine gitmiş. Biri asgari ücret, diğeri asgari ücretin altında maaş teklif ettiği için kabul etmemiş. Aslıhan Gül başka bir iş teklifinin de gece vardiyasından dolayı reddetmiş. Gül, "Sosyal ve psikolojik olarak rahat değiliz. Hayatın her alanında işsizliğin yarattığı etkileri hissediyoruz. Yanlış eğitim sistemi bizi buralara getirdi. Mezun olduğum ilk zamanlarda umudum çok yüksekti. Ancak her geçen gün umutlarım tükeniyor" diye konuştu.
‘HAYATIMIZIN DÜZENİ BOZULDU’
Önlisans mezunu olan ayrıca açıkögretim okuyan 26 yaşındaki Duygu Merve Çetinel ise iki yıldır işsiz olduğunu söylüyor. Altı kez iş görüşmesine giden Çetinel, kötü çalışma koşulları ve düşük ücretler nedeniyle iş tekliflerini kabul etmemiş. Evli olan Çetinel, "Evimiz kira. Eşimin işyeri var. Ben de geçici olarak ona yardım ediyorum. Buradan gelen gelirle geçimimizi sağlıyoruz. İş bulamamanın günlük hayatımıza etkileri oluyor. Ekonomik olarak yetersizlik yaşıyoruz. Düzensiz bir hayat şeklim oluştu. Bu nedenlerden dolayı sosyalleşemiyorum" sözleriyle işsiz kalmanın yarattığı olumsuz sonuçları aktardı. Çetinel’e göre işsizliğin nedeni, yetersiz eğitim sistemi, sürekli gelişen teknoloji ile işgücüne duyulan ihtiyacın çok olmaması, köylerden şehirlere artan nüfus çoğunluğu…
Sigortasız 8 saate 20 lira
Önlisans mezunu Barış Kurt 33 yaşında, evli ve bir kız babası. Eşi yeni doğum yapmış. Kurt’un işine beş ay önce ekonomik kriz nedeniyle son verilmiş. Daha önceleri de dokuz ay işsiz gezmiş. Barış Kurt, en son işsiz kalmasının ardından 12 kez iş görüşmesi yapmış. Hiçbir görüşmeden de olumlu sonuç çıkmamış. Ailesinin desteği ile hayatını sürdüren Kurt, eşinin çalıştığını ancak eşinin doğum iznine çıktığı için maaş alamayacağını söyledi. Barış Kurt, dört ay önce üniversite kantinine iş başvurusu yapmış. Kantinci günlük 8 saatlik çalışma karşılığı günlük 20 TL’ye sigortasız iş teklifi yapılınca kabul etmemiş. Barış Kurt yaşadıkları zorlukları şöyle aktardı: "İşsizlik nedeni ile sosyal çevrenizden kopmak zorunda kalıyorsunuz. Ekonomik anlamda zorluklar yaşıyorsunuz. Görüştüğünüz bir sürü işyeri olduğundan her an aranma beklentisi içinde oluyorsunuz. En kötüsü de kendinizi ne kadar eğitimli, kültürlü ve donanımlı hale getirirseniz o kadar çok iş bulamaz hale geliyorsunuz. 2000’li yıllardan beri uygulanan yanlış eğitim politikaları, özelleştirmeler, dışa bağımlılığın artması Türkiye’yi bu duruma getirdi. Yanlış tarım politikalarıyla köylü ekemez, ürettiğini değerinden satamaz oldu. Köylü üretemeyince tarım alanları kimin olduğu belli olmayan şirketlere satılıyor ve köyden kente aşırı göçle şehirlerde işsizler ordusu yaratıldı."
Sosyal hayata para
27 yaşındaki Elif Akduman yüksek lisans mezunu, üç yıldır işsiz. Ailesiyle yaşayan Akduman, şunları söylüyor: "Tanıdıklarım aracılığıyla ve iş bulma sitelerinden iş başvuruları yaptım. Üç kez iş görüşmem oldu. Sadece bir kez olumlu karşılandım. 1.5 saatlik mesafe ve yol ücretimi tarafımca karşılanması teklif edildiği için kabul edemedim. Sosyal etkinliklere bütçe ayıramıyorum."