Sosyal medya halkımızın espri üretme yeteneğini kamuoyuna daha iyi yansıtıyor. Eskiden bir evde, işyerinde veya kahvede yapılan bir espri orada kalır ve unutulurdu. Günümüzde sosyal medya aracılığıyla yayılıyor ve bir ölçüde kayda geçiyor.
Geçen gün bir arkadaş bir ileti gösterdi. “Eğer Adem HAYIR diyebilmiş olsaydı, bugün hepimiz cennetteydik” yazıyordu. Halk oylamasına yönelik HAYIR kampanyasının çok şirin bir aracı üretilmiş.
Halkımızın espri, beddua ve küfür alanlarındaki yaratıcılığına hayranım; bu yaratıcılığın daha üretken alanlarda da etkili olmasını diliyorum.
Peki, Adem ile Havva’nın cennetten kovulması nasıl olmuş?
İNSANLIK ÖNCE CENNETTEYDİ
İnsanlık tarihinin ilk evresi insanların bilinçaltlarında bir cennet olarak yaşıyor.
İnsanlık tarihinin ilk evresini cennet kılan neydi?
Çok sade bir yaşam temelinde dostluk, kardeşlik, dayanışma, paylaşmacılık, ortaklaşacılık.
Günümüzdeki cennet tasvirlerinde bile konaklar, gösterişli elbiseler, ziyafetler, israf edilmiş yiyecekler yok. Adem ile Havva neredeyse çıplak; malları mülkleri de yok.
Cennet, tembellik, israf, cinsellik yeri değildir; huzurdur, dostluktur, bilgeliktir, kamilliğe erişimdir.
İnsanlık tarihinin ilk aşamasında ufak insan gruplarının yaşayabilmeleri, varlıklarını sürdürebilmeleri birlikte davranmayı, ortaklaşacılığı zorunlu kılıyordu. Özel mülkiyet yoktu. Sınıflar ve sömürü yoktu. Hayat şartları insanlar arasındaki ilişkilerde ortaklaşacılığı zorluyordu. Tek tek insanlar toplum için çalıştıkça saygı görüyor ve güçleniyordu. 250-300 kişilik aileler gibiydiler. Bu toplumda lüks de, israf da yoktu. En önemli zenginlik, dostluktu, kardeşlikti. Çağımızın kabile veya aşiretleri de, güçlü oldukları dönemlerde bu ilkel toplumun biraz değişik biçimiyle dayanışmayı sürdürüyordu.
İnsanlık geliştikçe üretkenlik arttı, sömürü olanakları ortaya çıktı ve sınıflar ve sömürü mümkün oldu. İnsanlar, hayatta kalabilmek için bencilleşmek, bireycileşmek zorunda kaldı.
Bu kişilik çarpılmasının zirvesini kapitalizmde yaşıyoruz. Kapitalizmin ilişkileri insanı bencil, bireyci, çıkarcı, hesapçı, tezgahçı, acımasız ve bazen de ahlaksız yapıyor. İnsanlarımızın çok azı kapitalizmin bu dayatmalarına direnebiliyor, dostluğu ve dayanışmayı sürdürebiliyor. Çok şükür ki, halkımız kapitalizmin bu çarpıtıcı etkisine direnmede birçok başka ülkenin halkından çok daha başarılı.
Adem HAYIR diyebilseydi bugün cennette olabilir miydik?
Bilemeyiz. Ancak çağımızda cenneti yeryüzünde yaratabiliriz.
YENİDEN SINIFSIZ VE SÖMÜRÜSÜZ BİR DÜNYA
İnsanlık tarihi, cenneti yeryüzünde yaratmak, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünyayı, insanlar arasındaki ilişkilerin rekabet ve kavgaya değil, dostluğa ve kardeşliğe dayandığı bir dünyayı, insanlığın gelişiminin ileri bir aşamasında yeniden kurabilmek için herşeylerini feda etmiş insanlar ve örgütlerle dolu.
Adem HAYIR deseydi, cennette kalıp kalamayacağımız kuşkulu.
Ancak cenneti yeryüzünde yaratabilmek, insanın insanı sömürmediği, insanın insana kulluk etmediği, insan ilişkilerine dostluğun, kardeşliğin, dayanışmanın hakim olduğu, doğanın bize sunduğu nimetlerin korunduğu bir Türkiye ve dünya için mücadele edebiliriz.
Bu mücadelenin gündemdeki adımı ise, halkoylamasında HAYIR demek, Adem’in yapamadığını yapmak.