Adapazarı Şeker Fabrikası, 1952’de kuruluyor, 1953’te üretime başlıyor.
Cumhuriyetin beşinci Şeker Fabrikası… Uşak, Alpullu, Turhal, Eskişehir ve Adapazarı.
Fabrika 1981’e kadar pancarı bölgesinden sağlıyor. 12 Eylül ABD darbesi ve Özal’lı yıllar, Cumhuriyet ekonomisi için olduğu kadar, Adapazarı Şeker Fabrikası için de ihanet yılları.
Adapazarı ovasında, tarımı da zehirleyen sanayi ve konut işgali hızlanmıştır. Üretici de pancardan soğutulmuş, başka ürünlere kaçırılmıştır. Fabrikanın üretimini devam ettirebilmek için 1981 ve sonrasında, Eskişehir, Ankara, Kastamonu ve Konya’dan pancar getirilir.
1999 depremi, bölge pancarı ve fabrika için ihaneti tırmandırır. DSP-MHP-ANAP Hükümeti, deprem bahanesiyle üretimi durdurur. 2002’de gelen AKP Hükümeti de kapatmayı sürdürür. Depremde fabrika da hasar görmüş olmasına rağmen, 6 yıl deprem zararı giderilmemiş, kapatılmıştır fabrika.
AKP 2005’te fabrikayı SS Adapazarı Pancar Ekicileri Kooperatifi’ne (APEK) satar.
APEK, bölgedeki 65 bin pancar üreticisinin örgütüdür. Üretici kooperatifi, kısa sürede hem fabrikayı onarır, pancar üretmekten kaçırılan çiftçiyi toparlar.
Fabrika çürüsün isteyen ve üreticiyi toprağından süren, tarımın canlanmasından ve üreticinin fabrikayı işletmesinden hoşlanır mı? Orası meçhul ama alicengiz oyunları başlamıştır bile.
Fabrika, üreticinin elinden alınır. Tıpkı Kardemir’deki gibi…
Bu kez katakullide aracı, FETÖ’nün bankasıdır.
Oyun şöyle;
İhale sırasında APEK bankaları dolaşarak kredi arar. Ancak bütün kapılar yüzlerine kapanır. Sanki görünmez bir el bankaların kredi vermesini engellemektedir. Ne hikmet ise, sadece Bank Asya kredi vermeyi kabul eder. Ama banka, 45 milyon 750 bin dolarlık krediye karşılık, çok ağır sözleşme imzalatır. FETÖ’nün bankası çok geçmeden, sözleşmeyi gerekçe göstererek 2012’de fabrikaya el koyar. Bir yıl sonra da, hoopp Ülker Grubu’na satar.
Hükümette AKP, kumpasçı banka FETÖ, fabrikanın satıldığı yer ise Ülker. Fotoğrafın parçaları nasıl da oturdu değil mi? O sırada FETÖ, AKP’nin kankasıdır.
Tezgâhı anlamak için, üreticinin savcılığa suç duyurusuna bakalım: “Dev fabrika, bir kumpasla elimizden alındı. Bankanın verdiği kredi sonrası Şeker Kurumu, ihtiyacımız olan ve talep ettiğimiz kota artırımına gitmedi. Banka ise krediyi vadesinden önce geri istedi.”
Banka, kumpası rahat uygulayabilmek için, fabrikanın yönetimine de iki kişi sokmuş. İşe bakar mısınız?
“Açtığımız davalar da aleyhimize sonuçlandı. Banka vadesinden önce sıkıştırmaya başlayınca, mecburen fabrikayı sattık. Bank Asya ile Ülker Grubu çoktan anlaşmışlar bile. Bank Asya’nın, fabrikayı kime ve kaça satacağı çoktan belliydi” diyorlar.
Ve diyorlar ki; “Şeker Kurumu’nun bize vermediği kotanın, satıştan sonra 20 bin ton artırılması ise, bizi hayrete düşüren başka bir nokta oldu.”
Olayı özetleyelim;
– FETÖ’nün bankasından başka hiçbir banka kredi vermiyor.
– FETÖ ise, kredi karşılığında ağır şartlar imzalatıyor ve fabrikanın başına iki adamını yerleştiriyor.
– Şeker Kurumu, krediyi ödeyebilecekleri kadar üretim yapmaları için, gerekli pancar izni vermiyor…
– FETÖ’nün bankası zamanından önce kredileri istiyor
– Ve operasyonun sonucunda, üreticiden fabrika gasp ediliyor.
Üretici, “Kooperatifimize hile ve desise kullanılmış, kredi veren kuruluş olmaları nedeniyle elimizi kolumuzu adeta bağlayarak nitelikli dolandırıcılık suçunu işlenmiştir” diyor. Dava devam ediyor.
Sonra ne oldu?
FETÖ’nün Bankası bir yıl geçmeden Ülker Grubu’na satıyor.
Üreticiyi şaşırtan gariplikler burada da bitmiyor. Ülker Grubu’nun, çikolata, bisküvi gibi kendi ürünlerinde kullanmak için fabrikayı aldığını sanan üretici, bakıyor ki fabrikaya kilit vurulmuş. Fabrikayı yıkıp, yerine AVM yapacakmış. Tezgaha bakar mısınız?
Kamunun, cumhuriyet ekonomisinin ve devletin başına nasıl çorap örüldüğünü gördünüz mü?
Gelelim sadede. Adapazarı’na, sendikalara, Pankobirlik’e ve millete görev düşüyor. Meclis’te muhalefet partilerine, CHP, MHP, AKP’deki vicdanlı vekillere görev düşüyor. Gasp edilen ve yıkılmak istenen, Cumhuriyettir, devlettir! Bu ihanete göz yumulamaz!
Adapazarı Şeker Fabrikası’nın eski sahibi olan 55 bin kadar pancar üreticisi savcılığa başvurdu. Savcılık başvurusunda, dev fabrikanın, hazırlanan bir kumpasla binlerce çiftçinin elinden alındığı öne sürüldü. Suç duyurusunda, dönemin Bank Asya ve Şeker Kurumu’nun yetkilileri hakkında dava açılması istenirken, fabrikanın da iadesi istendi.