Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
12 Ağustos 2022
AÇIKLANAN CARİ AÇIKTAN KORKULMAZ!

Cari açık aşağı çekilemiyor; ama belki bundan daha kötüsü açığın finansman kalitesi de giderek bozuluyor.

AÇIKLANAN CARİ AÇIKTAN KORKULMAZ!

Gayrimenkule gelen döviz yanıltmasın, net doğrudan yatırım girişi yok gibi… Portföy yatırımı kaleminden sürekli çıkış var. Yapılan ne; borçlanmak ve rezerv kullanmak…

Çare, açığı küçültmek. Bu mümkün değilse, ki değil, finansman bulmak. Bunun yolu da güven tesis etmekten geçiyor.

Açıklanan cari açık, geride kalan bir zaman dilimine aittir; olmuş bitmiştir artık. “Bu kadar açık, öldük bittik” diye dövünmenin anlamı yoktur. Aslolan bu açıktan ders çıkarmak ve gelecekte nasıl daha az açık verilir ya da azaltılamasa bile bu açık nasıl daha iyi şartlarda finanse edilir, buna kafa yormaktır.

İlan edilen cari açık bana hep uzaklarda şimşekler çakar, yıldırımlar düşerken, birkaç saniye sonra gelen gök gürültüsünden korkmayı hatırlatır. Yıldırım düşmüş ve olan olmuştur zaten. Gök gürültüsünü yıldırım düşmesinin izlemesi söz konusu değildir ki. Ama bir süre sonra bulutlar yer değiştirir, yıldırım bulunulan yere de düşebilir. İşte o yüzden gök gürültüsünden elde olmaksızın korkulur korkulmaya ama asıl yapılması gereken biraz sonra olabilecekleri göz önünde bulundurup insanın kendini güvenli bir yere almasıdır.

Cari açık da biraz öyle. Geride kalan açıkların kaygısını bir kenara bırakıp geleceğe odaklanmak gerekir.

Haziran tahmin edildiği gibi…

Merkez Bankası dün haziran ayının ödemeler dengesi gerçekleşmesini açıkladı. Haziran ayı cari açığı tam da tahmin edildiği gibi 3.5 milyar dolar geldi. Altı aylık açık 32.4 milyar doları buldu. Son bir yıldaki açık da 32.7 milyar dolar. Geçen yılın ikinci yarısında yalnızca 223 milyon dolar açık verilmişti. Aynı eğilim geçen yılki gibi olmasa da bu yıl da sürecek; en azından yaz aylarında cari fazla verilecektir. Ama yılın ikinci yarısında 2021’deki düzeyde kalmak hiç mi hiç mümkün görünmemektedir.

Cari dengede gidişatı belirleyen temel etken kuşku yok ki dış ticaretin seyri olacaktır. Özellikle enerji yüküne bağlı olarak ithalat arttıkça ticaret açığı da büyüyecek, bu da cari açığı yukarı çekecektir.

Cari açık neyse de ya finansman?

Cari dengenin düzeyini belirleyecek çok önemli bir etken de finansman kalemidir. Hep söylüyorum; cari işlemler dengesiyle ilgili olarak zaman zaman dile getirilen “Ya finanse edemezsek” yaklaşımı temelden yanlıştır. Finanse edilmediği sürece zaten açık verilemez. “Ya finanse edemezsek” yaklaşımıyla kastedilen finansman kalitesidir.

Cari açığı finanse edecek ölçüde döviz bulunamamışsa zaten açık da verilmemiştir. Zaten bu yüzden “cari dengenin düzeyini belirleyecek çok önemli bir etken de finansman kalemidir” diyorum.

Ne kadar finansman, o kadar cari açık!

Ne kadar cari açık, o kadar finansman değil!

Finansman; ama hangi yolla?

Cari açık verilmişse, bu zaten mutlaka finanse edilmiştir. Ama hangi yolla?

Finansman doğrudan yatırımla gelen dövizle mi sağlanmıştır, portföy yatırımıyla gelen dövizle mi, borçlanılarak bulunan dövizle mi; yoksa bunlar olmadığı için rezervden kullanılan dövizle mi?

Bu sıralama aynı zamanda en ideal döviz bulma sıralamasıdır.

En temel tercih tabii ki cari açık vermemektir ama madem açık veriyoruz; öncelikli finansman yolu doğrudan yatırımla döviz gelmesini sağlamaktır. Ama doğrudan yatırımı da öyle tek bir kalem gibi düşünemeyiz.

Bir ay çok önemli bir fikir vermeyebilir, o yüzden doğrudan yatırımda son bir yıla bakalım.

Doğrudan yatırımla gelen döviz net 7.7 milyar dolar. Brüt gelir 14.8 milyar ama diğer yandan da yurtiçinde yerleşikler de dışarıda 7.1 milyarlık yatırım yapmış. Dolayısıyla net tutar 7.7 milyar dolar. Bir önemli ayrıntı daha; doğrudan yatırım kaleminden son bir yılda 14.8 milyar dolar gelmiş ama bunun 6.9 milyarı gayrimenkul satışı. Geriye kalıyor 7.9 milyar. Yani gayrimenkulü çıkarırsak, doğrudan yatırım girişi 7.9 milyar, doğrudan yatırım çıkışı ise 7.1 milyar. Katkı, neredeyse yok!

Burun kıvrılan o sıcak para var ya!

Cari açığın finansmanında ikinci tercih portföy yatırımları için gelen döviz. Yabancı gelip iç borçlanma senedi, hisse senedi ya da özel sektör borçlanma araçları alacak. Ama bir yıldır bu kalemlerden değil giriş, tam tersine çıkış yaşanıyor.

Tabloda bu çıkışı sarı ile gösteriyorum. Sıcak para olarak da anılan bu para çıkmasa ve tam tersine bu tutarda giriş olsaydı, bir düşünsenize…

Bu yılın ilk yarısı; 11.4 milyar dolar gitmese ve o tutarda bir giriş olsaydı… Yani 22.8 milyar dolarlık bir fark.

Bakın bu para gelmeyince ne oluyor…

Para bulmak şart değil mi, yabancı portföy yatırımı için para getirmiyor ve götürüyor; o zaman oluşan açığı kapatmak için ya borçlanmak gerekiyor ya da Merkez Bankası rezervinin adeta dibini kazımak! Yaptığımız da bu zaten.

Niye böyle oldu?

Hani şu elle tutulamayan, gözle görülemeyen ama ekonomideki etkisi çok büyük olan bir kavram var ya, adına güven dediğimiz, işte o yok olunca yabancı “Ne işim var buralarda, para benim olduktan sonra daha sağlam kapı mı yok” diyor ve gidiyor.

Aslında artık pek kaygı duymamıza da gerek kalmadı; çünkü yabancının Türkiye’den götürebileceği pek para kalmadı, neredeyse tümü gitti.

Merkez Bankası’nın dün açıkladığı 5 Ağustos’taki durumu gösteren verilere göre yabancı yatırımcının elinde 15.8 milyar dolarlık hisse senedi, yalnızca 2 milyar dolarlık devlet iç borçlanma senedi ve 99 milyon dolarlık şirket borçlanma senedi bulunuyor. Hepsi hepsi bu!

Yabancıların elindeki eurobond tutarı ise mayıs itibarıyla yaklaşık 43 milyar dolar.

Önemli olan bundan sonrası…

Hem açık veriyoruz hem finanse etmekte kalite sorunu yaşıyoruz. Hani o gözle görülmeyen, elle tutulmayan güven var ya güven, onu geri getiremediğimiz sürece de açık vermeye devam ettiğimiz gibi bu açığı sorunsuz bir şekilde finanse etme olanağına da kavuşamayacağız.

Sağ olsunlar siyasetçilerimiz ve bürokratlarımız da o güveni ne yapar daha da aşağı çekeriz diye adeta çaba gösteriyor.

Dolayısıyla 2 Haziran’daki yazımın başlığını tekrar edip noktayı koyalım:

“Daha durun, bugünler iyi günler!”

 

KAYNAK Alaattin AKTAŞ / Dünya
DİĞER HABERLER
EN TEMEL GIDAYA ERİŞMEK BİLE LÜKS
EN TEMEL GIDAYA ERİŞMEK BİLE LÜKS

47 aydır artan gıda enflasyonu nedeniyle sağlıklı beslenmek lüks oldu.

PATRONLAR İÇİN YAŞAMAYACAĞIZ
PATRONLAR İÇİN YAŞAMAYACAĞIZ

1 Mayıs, 8 saatlik iş günü mücadelesinin bir sonucuydu. ABD’de daha kısa çalışma saatleri tekrar sendikaların gündeminde. Otomobil İşçileri Sendikası (UAW) 32 saatlik iş haftasını grev ve örgütlenme talepleri arasına aldı.

HALKIN ENFLASYONU YÜZDE 95.7
HALKIN ENFLASYONU YÜZDE 95.7

Türkiye’de 47 aydır yükselen gıda fiyatları ile halkın enflasyonu nisanda yüzde 95.7’ye ulaştı.

RASYONEL ZEMİN SLOGAN DÜZEYİNDE KALDI
RASYONEL ZEMİN SLOGAN DÜZEYİNDE KALDI

Mehmet Şimşek’in “Rasyonel zemine dönmek zorundayız” anlayışı iyi niyetli ve gerekli bir yaklaşımdır. Ne var ki Türkiye’de bugünkü koşullarda slogan düzeyinde kalmak zorundadır.