Koronavirüs salgını nedeniyle çalışma yaşamının pek çok sorunla karşı karşıya bulunduğu bu günlerde hükümet tarafından gündeme getirilen ve basına sızdırılan kıdem tazminatının fona devredilmesi planı; esasen işçilerin elinde kalan son haklardan birinin ortadan kaldırılması çalışmasıdır.
Milyonlarca insanı etkileyen, onbinlerce insanın hastalanmasına ve binlercesinin de ölümüne neden olan salgın koşullarında bile, canla başla çalışan, alın teri döken işçilerin haklarının korunması ve genişletilmesi beklenirken; bırakın bu fedakârlığı ödüllendirmeyi, işçilerin 84 yıllık hakkına göz dikilmesi, kelimenin tam anlamıyla fırsatçılıktır.
Kıdem tazminatı, işçiye bahşedilmiş bir yardım değil, emeğinin karşılığında hak kazandığı ancak ödenmesi sonraya bırakılmış ücretidir. İş güvencesi de sağlayan vazgeçilemez haklarından biridir. Ve hiç kimse bu hakkımızdan vazgeçebileceğimizi hayal dahi etmemelidir.
Bugünlerde basına sızdırılan ve bu şekilde kamuoyunun gündemine sokulmak istenen taslaklara göre kademeli bir geçiş öngörülmekte, tazminat miktarı önce yarıya düşürülmek, sonrada bütünüyle unutturulmak istenmektedir. Sonraki amacın kıdem tazminatını bütünüyle ortadan kaldırmak olduğu gizlenmemektedir bile! İşveren kuruluşları bunu söylemekten çekinmemektedir.
Kademeli geçiş yapılacağı söylemi ile işçi sınıfının gücünün bölünmesi amaçlanmaktadır. Böylece, bir kısım işçinin “beni kapsamıyor” düşüncesiyle mücadeleden uzak duracağı zannedilmektedir. Biz işçiler “kademeli geçiş”in ne anlama geldiğini çok iyi biliyoruz. Sosyal Güvenlik Sisteminde de kademeli geçiş yapıp emeklilik yaşını yükseltmiş, mezarda emeklilik getirmişlerdi. Bugün sayıları 5 milyonu bulan Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) sorunun sebebi de böyle bir “kademeli geçiş” kazığıydı.
Ancak hiçbir işçi, hükümetin bu oyununa gelmeyecek, kıdem tazminatı hakkının gasp edilmesine ya da budanarak kuşa çevrilmesine izin vermeyecektir. Alın terimizin karşılığı ve anamızın ak sütü gibi helal olan kıdem tazminatı hakkımızın; fon adı altında işverenlere peşkeş çekilmesine, yeni bir arpalık yapılmasına asla göz yummayacağız.
Bugün 30 günlük brüt ücret tutarı olan kıdem tazminatının 11 günlük bir bölümünü ya da işveren payını yüzde 4’e düşürerek fona devretmeye çalışıyorlar. Yani işverenin % 8,33 olan payını % 4’e düşürmek istiyorlar. Bununla kalmayıp işçinin ücretinden de kesinti yapmayı planlıyorlar. Mevcut düzenlemede kıdem tazminatı işten çıkarılan işçinin son ücreti üzerinden ve bütün sosyal haklar eklenerek hesaplanıp ödenirken getirilmek istenen düzenleme ile bu da ortadan kaldırılmaktadır. Ve düzenlemeye göre; 56 yaşına kadar fondan hiçbir ödeme yapılmayacaktır.
Patronlar için hazırlanan 100 milyarlarca liralık yardım paketleri yetmemiş olacak ki şimdi de kıdem tazminatlarımıza göz dikiyor, patronlara peşkeş çekilecek yeni bir fon yaratmaya çalışıyorlar. İşsiz kalan işçiler için kurulan işsizlik fonunda biriken 133 milyar lirayı patronlara destek fonu haline getirdikleri gibi şimdi de kıdem tazminatı fonu adıyla işverenlere yeni bir arpalık yaratmaya çalışıyorlar.
“Özel sektörde çalışan 12 milyon işçi kıdem tazminatı alamıyor, kıdem tazminatını herkese yaygınlaştırıyoruz” gibi kuyruklu yalanlar uydurarak halkı aldatmak istiyorlar. Bugün kayıtlı işçilerin çok büyük bir oranı mahkemeler yoluyla da olsa kıdem tazminatı hakkından faydalanabilmektedir. Eğer işçileri düşünüyorlarsa mahkemelerin daha kısa sürede bitmesini sağlayacak tedbirler alabilir, her ne sebeple olursa olsun işten çıkan her işçiye tazminat ödenmesini sağlayacak yasal düzenlemeler yapabilirler.
Bu yalanlara aldanacak kadar saf olmadığımız gibi halkımızın aldatılmasına, emeğimizin gasp edilip işverenlere peşkeş çekilmesine izin vermeyeceğiz. Kimsenin hakkını yemediğimiz, kimsenin ekmeğinde gözümüz olmadığı gibi hiç kimseye de kıdem tazminatı hakkımızı yedirmeyeceğiz. Çocuklarımızın lokmasında gözü olanı asla affetmeyiz.
Hiç kimse işçilerin kıdem tazminatı gibi çok önemli bir kazanımını yok etme ya da kesintilerle kuşa çevirme gibi bir düşünceyi aklının ucundan bile geçirmemelidir.
TÜRK-İŞ genel kurulunda; kıdem tazminatı hakkımıza yönelik herhangi bir girişimin genel grev sebebi olacağını, kıdem tazminatının son kalemiz ve kırmızı çizgimiz olduğunu ilan etmiştik. DİSK ve HAK-İŞ gibi konfederasyonlar ile hemen her sendika ayrı ayrı kıdem tazminatı hakkımıza dokunulmasına izin verilmeyeceğini kamuoyuna ilan etmişti. Yani hem TÜRK-İŞ, hem DİSK, hem de HAK-İŞ ve bu konfederasyonlara bağlı tüm sendikalar, kıdem tazminatının işçi sınıfının kırmızı çizgisi olduğunu ilan etmişti. Bu nedenle ne hükümet ne de işveren kuruluşları son kalemiz olan kıdem tazminatı hakkımıza yönelik bir girişimde bulunmamalıdır.
Hiçbir sendika ya da konfederasyon da kıdem tazminatı hakkımızı pazarlık masasına malzeme yapmaya kalkışmamalı, mevcut kazanımımızı ortadan kaldırmayı amaçlayan bu tür girişimlere karşı “görüşmeye hazırız” gibi sözler sarf etmemelidir. Kıdem tazminatı işçinin elinde kalmış son kazanımıdır, DOKUNDURTMAYIZ.
Hiçbir sendika ya da konfederasyon, işçilerin bu kadar önemli bir kazanımının ortadan kaldırılmasına sessiz kalma, bu saldırıyı destekleme gafletine düşmeyecektir. Aksi tutum açık bir ihanet ve silinmemek üzere alınlarına sürülmüş kara bir leke olarak kalacaktır.
Konfederasyonumuz TÜRK-İŞ’in oybirliği ile alınmış bir genel kurul kararı vardır. Bu karar doğrultusunda TÜRK-İŞ, tüm konfederasyonlara çağrı yapmalı ve kıdem tazminatı hakkımızın gaspına izin vermeme mücadelesine öncülük etmelidir. Taslağın gündeme gelmesini beklemeden, derhal harekete geçilmelidir.
Konfederasyon ayırımı yapmaksızın tüm sendikalara kıdem tazminatı hakkımıza yönelik böylesi bir saldırı karşısında omuz omuza mücadele çağrısı yapıyoruz. Salgın günlerinde hiç ara vermeden fedakârca çalışmaya, üretmeye devam eden işçi sınıfı, kıdem tazminatı hakkını korumak için de aynı fedakârlık ve kararlılıkla mücadeleye atılmaktan çekinmeyecektir.
Kamuoyunun bilgisine saygıyla bildiririz.
TÜMTİS merkez yönetim kurulu