Avrupa Birliği, Avrupa’nın emperyalist devletlerinin uluslararası düzeyde sömürülerini koruyabilmek ve geliştirebilmek amacıyla oluşturmaya çalıştıkları ulusüstü Avrupa Birleşik Devletleri projesinin bir aşamasıdır. Alman, Fransız, İtalyan, İngiliz, vb. emperyalistleri, ABD ve Japonya ile rekabet edebilmek için böyle bir yapılanmaya zorlandı. Sovyetler Birliği ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin varlığı, eski sömürgelerdeki bağımsızlık savaşları ve sömürge sisteminin çöküşü, birçok ülkede sosyalist hareketlerin güçlenmesi de bu eğilimi pekiştirdi.
Emperyalist Avrupa Birliği, çıkarlarını korumak için istihbarat ve yönlendirme çalışmaları yapar. Türkiye, gerek büyük potansiyeli, gerek Avrupa Birliği ülkelerindeki büyük Türk toplulukları nedeniyle, AB’nin daima ilgi odaklarında oldu.
PATAVATSIZ BİR DİPLOMAT
Avrupa Birliği’nin Türkiye’de bir daimi delegasyonu vardır. 1998-2002 yıllarında Avrupa Birliği delegasyonunun başında Karen Fogg görev yapıyordu. Çok patavatsız, haddini bilmeyen bir kadındı. İşçi Partisi, bu kişinin elektronik postalarını ele geçirdi ve kamuoyuna açıkladı. Doğu Perinçek, Karen Fogg’un E-Postalları (Kaynak Yay., İst., Nisan 2002) kitabında Karen Fogg’un Türkiye’deki bazı kişilerle olan yazışmalarını değerlendirdi ve bu belgeleri yayımladı.
Karen Fogg, bu belgelerin ve işbirlikçilerinin kamuoyuna duyurulması üzerine, Türkiye’deki görevinden ayrılmak zorunda kaldı. Türkiye, Avrupa Birliği’nin emperyalist niteliğini ve Türkiye’deki çalışma tarzını, Karen Fogg gibi patavatsız bir görevlinin elektronik postaları sayesinde daha iyi öğrendi. 19 Mayıs 2002 tarihli Aydınlık’ta yayımlanan “Karen Fogg’u Çok Arayacağım” yazımda, bu patavatsız görevlinin haddini aşan davranışlarından örnekler vermiştim.
PATAVATSIZ DİPLOMATIN SENDİKALARLA İLİŞKİSİ
Karen Fogg’un elektronik yazışmalarında sendikalardaki bağlantılarına ilişkin bir bölüm de var.
Bu yıllarda Türk-İş’te genel başkan danışmanı olarak çalışıyordum ve Türk-İş’in Avrupa Birliği’nden proje adı altında para almasının önlenmesinde herhalde belirleyici bir etkim oldu. Bu yıllarda DİSK, Hak-İş ve KESK, proje adı altında bu emperyalist güçten para alırken, Türk-İş bu girişimin dışında kaldı. Bu ilişkilerin kurulmasında başroldeki kişi de, 12 Eylül sonrasında DİSK’in Avrupa temsilciliğini yapan Yücel Top idi. Aşağıda sözü edilen proje, Avrupa Sendikalar Konfederasyonu (ETUC) aracılığıyla Avrupa Birliği’nden alınan büyük miktarda paraya ilişkindir.
13 Ocak 2002 tarihinde Karen Fogg tarafından Simon Mordue’ye gönderilen iletide, Başak Koyuncu’nun Karen Fogg’a ilettiği bilgi aktarılarak şöyle deniyordu (Doğu Perinçek, Karen Fogg’un E-Postalları, s.163):
“ETUC projesiyle ilgili olarak üç konfederasyonla (DİSK, Hak-İş, KESK) temas kurduk. Aynı zamanda Türk-İş’in katılmamasını da konuştuk. Genel görüş, projeye güven duydukları ve hedeflerine ulaşması konusunda coşkulu olduklarıydı. Bize iki mektubun kopyasını gönderdiler. Biri Bayram Meral’e, biri de geçenlerde Yıldırım Koç’un kışkırtıcı bir makalesini yayımlayan Aydınlık dergisine yazılmış olan bu mektuplar, projeye yöneltilen saldırıları eleştiriyor ve bu konfederasyonların ikili bir anlaşma olan MEDA fonundan para almasının hem açık, hem de yasal olduğunu söylüyor. Üç konfederasyonun başkanı konuyu Bayram Meral’le tartıştı. Meral, bu konuda bir bilgisi olmadığını ve bunun Yıldırım Koç’un hem kişisel hem de yanlış bir girişimi olması gerektiğini iddia etti. Özür diledi ve gelecekte katılacaklarına söz verdi. Ne var ki, Mr.Çelebi onun samimiyetine ikna olmuş değil ve bekle gör yaklaşımını benimseyecekler. Sizin Mr.Top ile Aralık sonunda Brüksel’den dönünce görüşeceğinizi teyit ettik.”
Benim görev yaptığım dönemde Türk-İş, Avrupa Birliği’nden proje almadı. Türk-İş’ten 2003 yılı Eylül ayında istifa ederek ayrıldım. Türk-İş, daha sonraki bazı AB projelerinde yer aldı.