Ali Karabudak: Ayrımlarımızı bir kenara bırakarak, farklı işkollarından işçi arkadaşlarımızla bir araya geldik ve nasıl bir dernek istediğimizi tartıştık. Ortak akılla ilkelerimizi belirledik ve tüzüğümüzü hazırladık. Geçen hafta resmi başvurusunu da yaparak resmen derneği kurmuş olduk. İlk eylemimizi de direnişteki Flormar işçilerini ziyaret ederek gerçekleştirdik, Böylece kuruluş eylemimiz, direnen işçilere dayanışma ziyareti oldu. Bu da önümüzdeki dönem neler yapacağımızı gösteriyor.

 

 

Ali Karabudak: Temel misyonumuz esas olarak işçi sınıfının kendi geleceğine sahip çıkmasını, toplumda sosyal bir sınıf olduğunun farkına varmasını sağlamak. İşçilere ancak işçi sınıfının örgütlülüğünün gelişmesiyle daha iyi bir geleceğe sahip olabileceklerini ve ekono-miksosyal haklarının gelişebileceğini anlatmak. İşçiler arasında etnik ya da siyasal farklılıklar olabilir, ama özünde sınıfın kolektif çıkarını temel alan bir sınıf bilincinin yaygınlaşmasını sağlamak, işçiler arasında dayanışmayı geliştirmek, sınıf kardeşliğini yeniden hatırlatmak. Bizim hedeflerimiz bunlar.

 

Ayrıca şunu da eklemek gerekir; derneğimiz herhangi bir sermaye kuruluşundan fon adı altında maddi destek almayacak. Bunu tüzüğümüze de yazdık. Biz gücümüzü üyelerimizden, işçilerden alacağız. Öte yandan yaşadığımız süreçte gördük ki kadın arkadaşlarımız çok aktif şekilde mücadelede yer alıyor ve önümüzdeki süreçte daha fazla yer alacak. Dernek yönetiminde mutlaka kadınlar olacak ve kadınların kadın olmaktan kaynaklı yaşadıkları sorunlara yönelik çalışmalar gerçekleştireceğiz.

 

 

Naim Göktaş: Ülkede kriz var ve krizin faturası emekçilere çıkarılmaya çalışılıyor. İktidar ‘Kriz psikolojik’ diyor, ama açıkladıkları Yeni Ekonomi Programı’nın kendisi dahi krizin varlığını tek başına ortaya koyuyor. Programın özü şu; kıdem tazminatına saldırılacak, işçiler daha fazla güvencesiz leştirilecek, zorunlu BES’ten işçilerin cayma hakkı ortadan kaldırılacak. Bu noktada biz hem işçi direnişlerini çoğaltmaya çalışacağız, hem işçi direnişleriyle dayanışacağız, hem de krize karşı dayanışma ağlarını yeşertmeye çalışan örgütlenmeleri hayata geçirmeye çalışacağız.

 

 

Naim Göktaş: Bu anlamda ilk yaptığımız işlerden biri ‘Dayanışma Kooperatifi’ ile direnen işçilerle dayanışma çalışması oldu. Tüm emek dostlarını dayanışma kooperatifinin internet sitesinden bir gıda paketi alarak dayanışmayı büyütmeye davet ediyoruz.

 

 

Naim Göktaş: Türkiye’de neredeyse on işçiden biri sendikalı, bu işçilerin ise ancak yarısı toplu sözleşmeden yararlanıyor. Sendikaların örgütlenmesinin önünde ciddi engeller var. Sendikalar işkolu esasına göre örgütleniyor. Bazen bir işyerinde 5 farklı işkolu ortaya çıkabiliyor. Aynı zamanda işçi sınıfı da parçalanmış durumda. Biz bu parçalanmışlığın Birleşik Emek Hareketi ile aşılabileceğini düşünüyoruz.

 

Öte yandan biz her işçinin sendikalı olmasını savunuyoruz. Mevcut sendikaların sınıf ve kitle sendikacılığından uzaklaştığı bir yerde bunun değişmesi gerektiğini düşünüyoruz.