Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
04 Temmuz 2017
ARI, BAL VE KAPİTALİST SÖMÜRÜ

Her bal yediğimde aklıma kapitalist sömürü gelir. Esasında epeyce karmaşık olan kapitalist sömürüyü, arı ile kovan sahibi arasındaki ilişkiyle basitçe anlatmak mümkündür.

ARI, BAL VE KAPİTALİST SÖMÜRÜ

Her bal yediğimde aklıma kapitalist sömürü gelir. Esasında epeyce karmaşık olan kapitalist sömürüyü, arı ile kovan sahibi arasındaki ilişkiyle basitçe anlatmak mümkündür.

Türkiye’de işçiler, memurlar, sözleşmeli personel ve geçici personelden oluşan işçi sınıfı, artık gelir getirici bir işte çalışanların yüzde 70’ini oluşturuyor. Tabii bir de işsizler var.
 
Bu koşullarda işçilerin kapitalist düzen içinde nasıl sömürüldüğünü hatırlamakta yarar var.
 
Birçok işçi, “Emeğimin karşılığını almak istiyorum” der.
 
Birçok kişi, işçinin “emeğini satması”ndan söz eder.
 
Bu konuda en doğru değerlendirmeyi Marx’ın artık-değer kuramında buluyoruz. Ancak bu kuramın emperyalist dönemde yaşadığı dönüşümü de dikkate almak gerek.

EMEK-DEĞER KURAMI VE ARTIK-DEĞER
 
Emek-değer kuramı, Marx’tan önce Adam Smith ve David Ricardo gibi burjuva iktisatçıları tarafından geliştirildi. Onların yanıt aradıkları soru, kapitalist düzende fiyatların nasıl oluştuğuydu. Verdikleri yanıt da, malların değerinin, onların üretimi için gerekli olan emek miktarıyla belirlendiği oldu.
 
Marx da bu emek-değer kuramından hareket etti. Ancak onun yanıt aradığı soru, kapitalist düzende sömürünün özüydü.
 
Marx’a göre, kapitalist düzende işçinin işgücü veya emekgücü de bir mala (metaya) dönüşmüştür. Bu metanın değeri de onun üretimi ve yeniden üretimi için gerekli olan toplumsal ortalama verimlilikteki emekle belirlenir. Diğer bir deyişle, işçinin işverene sattığı işgücü genel kural olarak değerinden satılır. İşçi, biyolojik ve dönemin koşullarına göre toplumsal gereksinimlerini karşılayacak bir ücret alır. Diğer bir deyişle, işçi, işgücünü satışı sırasında sömürülmez. İşgücünü (genel kural olarak) değerinden satar.
 
Peki, sömürü nerede ortaya çıkar?
 
İşçinin emekgücünü veya işgücünü değerinden satın alan işveren, bu işgücünü üretimde kullanır. Ancak insan emeği, diğer mallardan farklıdır. İnsan emeği, üretim sürecine girdiğinde, kendi değerinden daha fazla değer yaratır. Bu ek değere (artık-değere) işveren el koyar, çünkü üretim araçlarına işveren sahiptir.
 
Ancak Marx’ın bu analizi, epeyce karmaşık, soyut ve gerçekçi olmayan varsayımlara dayandırılmıştır: Tüm emek üretken emektir ve tüm sermaye üretken alanlara yatırılmıştır. Sermayenin organik bileşimi tüm sektörlerde aynıdır. Değerlerin fiyatlara dönüşümünde (“transformasyon sorunu”) bir sorun yoktur. Piyasada tekeller hakim değildir.
 
Ancak bu gerçekçi olmayan varsayımlar önemli değildir; çünkü Marx’ın sorunu, kapitalist sömürünün özünü kavramaktır.
 
ÜCRET, ARIYA BIRAKILAN BALDIR
 
Bunu en iyi anlatan, arı ile kovan sahibi arasındaki ilişkidir.
 
Arı bal üretir. Kovan sahibi, arının ürettiği balın bir bölümünü yaşayabilmesi için arıya bırakır. Geri kalan ballara, kovanın sahibi olduğu için el koyar.
 
İşçiyi arı olarak düşünün. Arının hayatta kalabilmesi ve yeni arı nesilleri yetiştirebilmesi için gerekli olan bal miktarı, işçinin işgücünün fiyatıdır. İşçinin emeği, kendisinin yaşaması için gerekli olan değerlerden, diğer bir deyişle ücretinden, daha fazla değer yaratır; aynen arının kendi ihtiyacından fazla bal üretmesi gibi. Bu ek değer, kapitalistindir.
 
Marx’ın bu temel tespiti, kapitalizmin emperyalizm aşamasında farklılaştı. Marx’ın temel varsayımı, kapitalistin tek kâr kaynağının artık-değer olduğuydu. Ancak emperyalizm aşamasında kapitalistin kârı içinde sömürge ve yarı-sömürgelerin sömürülmesinden elde edilen bölüm, kapitalistin kendi işçisinden el koyduğu artık-değerin de üstüne çıktı. Bu da günümüzdeki öncelikli mücadelenin emperyalizme karşı mücadele olması sonucunu doğurdu.
DİĞER HABERLER
İLK ADIMIN İZİNDE 105 YIL
İLK ADIMIN İZİNDE 105 YIL

İstiklale atılan ilk adım. Bir milletin kölelikten efendiliğe, esaretten, özgürlüğe, yıkılmışlıktan, şahlanışa attığı ilk adım!

DEVLET ELİYLE KÖLELİK!
DEVLET ELİYLE KÖLELİK!

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) bütçe dağıtımında mesleki ve teknik eğitimde sürekli artırıma giderken politikasını ise “piyasacı” anlayış üzerinden sürdürüyor.

GENÇLERE DÜŞMAN REJİM
GENÇLERE DÜŞMAN REJİM

Emperyalist işgale karşı 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkarak başlattığı bağımsızlık mücadelesinin üzerinden 105 yıl geçti.

VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI
VEFAT VE BAŞSAĞLIĞI

Sendikamızın Mustafa Kemalpaşa Şube Başkanı, uzun soluklu mücadele arkadaşımız Ömürlü Ulufer, yakalandığı hastalık dolayısıyla hayatını kaybetmiştir.