15 yıldır tek fabrika, işletme yapmayan, üretim alanı açmayan hükümet, yeni uygulamalarıyla ülkeyi uçuruma götürüyor.
“Devlet ekonomide sadece yol gösteren ve yönlendiren olacak” deyip devletin elini kolunu bağladılar. Sınır kapılarını ardına kadar açıp yabancı sermayeye sınırsız özgürlük sağladılar.
Nihayet ekonomiyi “kurtarmak” adına “milli seferberlik” ilan ettiler. Çıka çıka, işçi sınıfını köleleştirmek, kalan varlıkları bir çuvala doldurup dünya piyasasından borç para bulmaya yollanmak çıktı.
İFLASIN İTİRAFI
“Ekonomide milli seferberlik” ilanı, ekonomiyi iflas ettirdiklerinin itirafıydı aslında.
Fakat hem iflası göreli çok olmuştu, hem de, ülke de, millet de umurlarında değildi.
O halde niye bu telaş?
Uçuruma götürdükleri ekonomi kendilerini de silip süpürecek de ondan. Korkuları bu…
Sene 2012… İlk feryat! Bütün tedbirler boşa çıkmış, işsizlik yükseliyor.
“Ulusal İstihdam Stratejisi” adlı bir plan ilan ettiler. Plan çok iddialı… Bölgesel ya da arızi değil, ülke çapında sonuç alınacaktı, kalıcıydı. Sorun kökünden çözülecek, işsizlik önleyecek.
12 yıllık uygulamada sapma olmayacak, satmaya devam edebilecek, yabancı sermayeye kolaylık sağlamayı sürdüreceklerdi hem de. İşsizliği, bilinen tek yola, yeni üretim alanları açmaya ve üretimi artırmaya yönelmeden çözeceklerdi hem de.
KÖLELEŞTİRME PLANI
Devletin ve hükümetin resmi kayıtlarına geçirdikleri plan, dört maddeden ibaretti:
1-Alt işverenliği, yani taşeron sistemini daha da yayacaklar
2-Esnek çalışmayı yayacaklar
3-Özel istihdam bürolarına işçi kiralama yetkisi verecekler
4-Kıdem tazminatında fona geçeceklerdi.
Bu, işçi sınıfını köleleştirme planıydı ve geride kalınan dönemde, önemli kısmı zaten uygulanmıştı. 2002’de 300 bin dolayındaki taşeron işçiliğini 4 milyona yaklaştırmış, her konuya esnek çalışmayı sokuşturmuş, köle taciri şirketlere ruhsat verinceye kadar, aynı işi yapacak şekilde İŞKUR’un yapısını bozmuş, her yıl 200 bin işçiyi pazarlamaya başlamışlardı.
Sonuç, işsizlik azalmadı, tersinde daha da büyüdü.
Telaşları daha da arttı.
2015 yılında, fıtratlarında olmayanı, 13 yıldır yaptıklarının tersini söyler oldular: “Yatırım-üretim…”
Dediler demesine de, bir türü yeni yatırım yapamıyor, üretimi artıramıyorlardı. Devletin yatırım ve üretim yeteneğini yok etmişlerdi zira. Finans, iletişim ve petrokimya yabancılara verilmiş, elektrik sektörü ve ağır sanayi eden çıkarılmış, tarımsal KİT’ler tasfiye edilmişti. Yatırım ve üretim bunlarla olabilirdi.
Sanayi ve tarıma teşvik paketleri açıkladılar. Ama devletin kaynaklarını da tüketmişler. İşsizlik Fonu’nu talana koyuldular.
İthalat daha da arttı, üretim daha da daraldı, işsizlik daha da tırmandı. 2016’da işsizlik 7 milyona dayandı.
Oysa yapılacak şey basitti, aklın yolu birdi. Kalkınan ülkeler ve kendi tarihimiz ortadaydı.
Emperyalist merkezlerin, IMF, Dünya Bankası, OECD ve AB’nin emirlerini, 15 yıllık fıtratlarını çöpe atacak, yüzlerini Atatürk’e, Cumhuriyet ekonomisine döneceklerdi. 1929’larda dünyanın dev ekonomileri çökerken Türk devletinin 20 yıla yakın nasıl büyüdüğü gerçeğine sarılacaklardı. Devletçilik, halkçılık… Yatırım, üretim… Yerli üreticiyi korumak… Olay bu.
Ama ders almadılar yine de. Yabancı sermayeye hizmeti sürdürdüler.
Çoğu yabancıların olan BES’lere devletten destek vermeyi sürdürüyorlar. Hatta onlar için milleti haraca çıktılar. Yine çoğu yabancıların olan 447 köle tüccarı şirkete faaliyet izni verdiler. Ve devletin kalanını satmaya devam ettiler. Hem de arazi, arsa, mahallelere bile varıncaya kadar.
SATMAYA ÇALIŞTIKLARI
Sadece şu sıra satmaya çalıştıklarına bakalım:
* Yenice Hidroelektrik Santrali
* TDİ / Taşucu Limanı ve Liman Geri Sahasının taşınmazları
* TDİ/Güllük Yat Limanı Sahası
* MESBAŞ Mersin Serbest Bölge Kurucu ve İşleticisi AŞ hisseleri
* MİTAŞ Enerji hisseleri
* Hidrojen Peroksit Sanayi ve Ticaret AŞ hisseleri
* Ankara Susuz ve İvedik Mahalleleri, İzmir-Çamdibi Mahallesi ve Muş-Zafer Mahallesindeki taşınmazlar
Fabrika, maden, liman ve tesisle yetinmeyip, mahalleleri bile satan iktidara akıl verecek bir Allah’ın kulu yok mu, bunca danışman, Bakan ve bürokrat arasında? Efsunlanmış mı hepsi?
Memleketi dert etmediğiniz malum da, bindiğiniz dalı da kesiyorsunuz.
Onlar söylemez, biz söyleyelim bari. Hayır, olan memlekete olacak sonuçta.