Sendika çete olur mu demeyin; oluyormuş. Ergenekon tertibi davalarına da bakan, daha sonrasında kapatılan Özel Yetkili Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, sendikacılık faaliyeti, “Çıkar amaçlı suç örgütü” ilan edildi. Yargıtay 16. Ceza Dairesi de bu kararı onadı. Suçlamanın gerekçesi, “Sendikanın üye sayısını artırmak.” Ama bu suç örgütünün adı yok; lideri ise TÜMTİS Ankara Şube Başkanı Nurettin Kılıçdoğan.

 

Akıllara ziyan bir durum. İzah edebilen var mı bilemem ama ben kararı duyunca önce şaka zannettim. Sonra TÜMTİS Başkanı Kenan Öztürk kararın gerçek olduğunu söyledi. Eh, artık biz de sendikacıları arayacağımız zaman çete üyesi olarak gösterilmemek için epey bir düşüneceğiz demek ki. Şimdi bu kararla tüm sendikalar çete oluyor, sendikacılar çete lideri, üye işçiler de çete üyeleri. Yani her an sendikacıların evi basılıp, suç örgütü kurmak ve üye yapmaktan tutuklanabilirler.

 

Belki durumu bilmiyorsunuzdur onun için size kısaca anlatayım. Horoz Kargo’da işçiler TÜMTİS’e üye oldukları için işten çıkartıldılar. Bunun üzerine açılan 20’nin üzerindeki işe iade davası işçilerin lehine sonuçlandı. Horoz Kargo işvereni baktı ki sendikal örgütlenmeyi bu yöntemle durduramayacak, başka yol arayışına girdi. Horoz Kargo ve bazı ambar işverenleri TÜMTİS yöneticileri hakkında şikayette bulundular. 2007 yılı Kasım ayında bir gece yarısı operasyonu ile sendikal örgütlenme yapan 7 TÜMTİS Ankara Şube yöneticisi gözaltına alındı. Çıkarıldıkları Mahkeme de, daha sonra kapatılacak olan ve hakimleri “Paralel örgüte üye olmak” suçlamasıyla görevden el çektirilen Ankara Özel Yetkili 11. Ağır Ceza Mahkemesi. Bu mahkeme ve hakimler tarafından TÜMTİS yöneticileri hakkında tutuklama kararı verildi ve 6.5 ay tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldılar. Dava 5 yıl sürdü ve sonuç değişmedi. Sendikal faaliyet “Suç örgütü kurmak” olarak karar altına alındı ve hapis cezaları da kabul edildi. Ardından Yargıtay’a itiraz edildi ancak Yargıtay da mahkemenin kararını onadı. Karara göre şube başkanı Nurettin Kılıçdoğan, örgüt lideri oldu ve 6.5 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

 

 

Sendikaların amaçları, işleyişleri yasalarla belirlenir. Sendikalar da bu yasalardan aldıkları yetkiyle işkollarındaki işçileri üye yaparlar. Bu üyelerden sendika aidatı alırlar. Çünkü sendikaların 6356 sayılı yasaya göre tek gelir kaynağı üye aidatlarıdır. Şimdi varlık sebebi olan üye yapmak, yaptığı üyelerin hak ve çıkarlarını savunmak ve geliştirmek olan sendikalar nasıl “Çıkar amaçlı suç örgütü” olur? Eğer böyle bir karar verilebiliyorsa tüm sendikalar için geçerli olmaz mı? Bu karardan sonra sendikaların kapısına kilit vurulmaz mı? Bir hukukçu bu garabet durumu açıklamalı. Yasa nasıl yargı tarafından suça dönüştürülür anlamak mümkün değil. İşveren ihbarda bulunursa vay o sendikanın haline.

 

TÜMTİS bu suçu 1949’dan beri işliyor. 68 yıldır sendikal faaliyette olan TÜMTİS, şimdi suç örgütü oldu. TÜMTİS hakkında verilen kararın anlaşılamazlığı bir tarafa, bağlı olduğu konfederasyon ve diğer sendikaların susukunluğu daha da anlaşılamaz. Bu biraz sarı öküz hikayesine benziyor. Sendikacılık yapmak yasalar içerisinde kalarak mümkün olmayacaksa eğer başka türlü varlıklarını sürdürebileceklerdir. Tıpkı hükümete yandaş sendikalar ve sendikacılar gibi…

 

Gelin de “Evet” deyin bu duruma. Yasama, yürütme ve yargının tüm yetkilerinin tek bir kişide toplanması sadece sendikaları suç örgütü yapmayacaktır. Yolda yürüken bile suç işlemiş kabul edilebileceğiz. Hepimiz potansiyel suçlu olacağız. Tüm siyasi partiler için de durum aynen geçerli değil midir? Onlar da üye yapıp, aidat alıyor. Yasa mı, o ne işe yarıyor?