Mecidiyeköy´de eski Ali Sami Yen Stadı´nın yerinde 500 milyon doları aşan bir yatırım. ´Üç Büyükler´ sloganıyla tanıtılan, 42 katlı üç dev kule. Torunlar GYO´nun yatırımı. 7 Eylül 2014´te 32´nci kattaki asansör içindeki işçilerle beraber yere çakıldı. 10 işçi öldü.

Mecidiyeköy’de eski Ali Sami Yen Stadı’nın yerinde 500 milyon doları aşan bir yatırım. ‘Üç Büyükler’ sloganıyla tanıtılan, 42 katlı üç dev kule. Torunlar GYO’nun yatırımı. 7 Eylül 2014’te 32’nci kattaki asansör içindeki işçilerle beraber yere çakıldı. 10 işçi öldü. Tahir Kara, Ferdi Kara Hıdır Ali Genç, İsmail Sarıtaş, Bilal Bal, Cengiz Tatoğlu, Murat Usta, Menderes Meşe, Vahdet Biçer, Cengiz Bilgi artık yoklar.
Yetkililer alışıldık sözler verdiler; hukuk işleyecekti, ihmali olanlar cezalandırılacaktı.
Şirket sözler verdi; olay tüm yönleriyle araştırılacaktı, ailelerin hakkı-hukuku şirketin güvencesi altındaydı.
Bildik terane. 11 kişi gözaltına alındı; proje sorumlusu ve tekniker 4’ü tutuklandı. İşçiler asansörlerin bakımsızlığını, 5 aydır sürekli bozulduğunu, defalarca düşme olduğunu, durumun yönetime bildirildiğini, tamirat için ödenek ayrılmadığını, proje müdürünün uyarıları takmadığını, asansörleri kullanan operatörlere eğitim verilmediğini, patronların kendilerini garantiye alıp asansörlere binmediğini söylediler.
İş güvenliği firmasının eğitim vermeden sertifika verdiğini, günde 12 saatten fazla çalıştıklarını anlattılar. Hayatta kalan işçi Ercan Kılaguz, "Savcı gelmeden kaza yerini temizlememiz istendi, yoksa işimize son verileceği söylendi. Kazadan arda kalanlar bir depoya kilitlendi. Şirket hakkında suç duyurusunda bulunmak istedik, savcı kabul etmedi" dedi.
10 kişinin taksirle ölümüne neden olmakla suçlanan Torunlar GYO’nun sahibine, genel müdür yardımcısına, yönetim kurulu başkan vekiline, muhasebe ve satın alma müdürlerine, proje koordinatörüne, iki iş güvenliği uzmanına takipsizlik kararı verildi. Oysa 7 kişilik bilirkişi heyetinin raporunda asansör firması Geda Majör ve Torunlar ‘asli kusurlu’, iş güvenliği firması ve uzmanları da ‘tali kusurlu’ bulunmuştu.
Takipsizlik kararına itiraz, bir ay bekletildikten sonra, 4. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından iki cümleyle reddedildi.
Şirketin 10 işçiden 8’inin ailesine tatmin edici bir ücret ödediği ve sulh protokolü imzalandığı, şikâyetçi olmamaları için diğer ailelerden birine de 700 bin lira kan parası teklif ettiği, kabul etmedikleri yazılıp çizildi. 2.5 yıldan 22.5 yıla kadar hapsi istenen 25 sanıklı davada 4 tutukludan biri tahliye edildi. Davanın ikinci duruşmasında sanıklar çelişkili ifadeler verdi. İlerleyen günlerde ölen işçilerden Hıdır Ali Genc’in ailesi mahkeme heyetinin hiçbir gerekçe gösterilmeden değiştirilmesinin ardından yeni atanan ve taraflı olduğunu söyledikleri hâkim için reddi hâkim talebinde bulundu. Talep reddedildi. Ardından, tutuklu üç sanık da tahliye edildi. Böylece 10 insanın öldüğü davada tutuklu sanık kalmadı!
En son gelişme ne derseniz… Ölen arkadaşlarının parçalanmış cesetlerinin küreklerle çuvala doldurulduğuna şahit olduğu için psikolojik destek alan işçi Ercan Kılaguz’a, verdiği röportajlarla ‘şirketin ticari itibarını zedeleyip marka değerini düşürdüğü’ gerekçesiyle dava açıldı. Şirket, işçiden 18 bin TL’lik tazminat talep ediyor. Neye şaşırıyoruz ki? Bu ülkede bir bina da, şirket de, onun marka değeri de, ellerinde patlayan 3-5 daire de insan hayatından daha değerli. Verilen sözlere de sakın ola inanmayın! Hak asla yerini bulmuyor.