Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
03 Ağustos 2014
MÜCADELEDEN GERİ ADIM ATMAK YOK

Toplu sözleşme sürecinde talep ettikleri ücreti alamadıkları için ve esnek çalışma koşulları yüzünden greve çıkan Kent Gıda işçisi kadınlar, direnişi sürdürmekte kararlı.

MÜCADELEDEN GERİ ADIM ATMAK YOK
Gebze Bir Ramazan Bayramını, namı diğer Şeker Bayramını daha geride bıraktık. Çocukluk yıllarımızın en hasretle beklenen bayramıydı Şeker Bayramı… Rengarenk ambalajlara sarılı şekerler, çikolatalar daha arife gecesinden süslerdi hayallerimizi. Öylesine tecrübe edinmiştik ki; hangi evde şeker, hangi evde çikolata, hangi evde bayram harçlığı alabileceğimizi önceden bilir, bayram sabahı kimin kapısını önce çalacağımızın planını da buna göre yapardık. Bütün bir günün yorgunluğunun ardından şüphe yok ki en keyif aldığımız anlar, topladığımız şeker ve çikolataları paylaştığımız anlardı. Benim tercihim çoğu zaman ağızda kolayca eriyebilen sakız kıvamında şekerlemeler olurdu. Tercihlerin çakışması ise en büyük kavga nedeni. Desturumuz, "Bayram günü küslük olmaz" olunca da şekerlemeler yarı yarıya bölünerek çoğu zaman orta yol bulunurdu. Yıllar sonra öğrendim, bayram sabahı üstüne kavga ettiğimiz şekerlemelerin Kent Gıda işçileri tarafından üretildiğini. 2000’li yıllardı… 
Bayramların önemine vurgu yapan bir reklam filmi, benim çocukluğumun o en eğlenceli ve de en macera dolu yıllarına götürmüştü. Aradan geçen bunca yılda Kent Gıda büyümüş; Türkiye’de ilk şekerleme, sakız ve çikolata üreticisi ve ihracatçısı sıfatı ile sektörün lideri konumuna ulaşmıştı. Üstelik 2013 yılı İstanbul Sanayi Odası verilerine göre, Türkiye’de ilk 500 büyük sanayi kuruluşu arasında da yerini almıştı. Şirketin sektörde bu devasa büyümesinden; o canım şekerleme ve çikolataları üreten işçilerin payına düşenin ise açlık sınırının çok çok altında bir yaşam olduğunu, çok değil 15 gün önce Kent Gıda işçilerinin greve çıkmalarının ardından öğrendim. Ramazan Bayramının üçüncü gününde Emek Partili kadınların, Kent Gıda’da çalışan ve sayıları 300’ü aşan kadın işçilerle bir araya gelişinde tanık olduklarımız, bu devasa büyümenin altında yatan sömürü koşullarını bütün çıplaklığıyla ortaya koyuyordu.
 
 KENT GIDA İŞÇİLER İÇİN ÖMÜR TÖRPÜSÜ
 Şeker Bayramında misafirlerimize, kapımızı çalan ve sayıları artık bir haylice azalan çocuklara -ki sokakların çocuklar için nicedir tehlikelerle dolu olduğunu düşündüğümüzde- ikram ettiğimiz o rengarenk şekerleme ve çikolataları üreten kadın işçilerin ağır çalışma koşulları altında, sefalet ücretiyle ömürlerinin nasıl törpülendiğini dinlediğimizde, çocukluğumuzdaki kadar tatlı gelmedi o şekerlemeler bize… Emine, Kent Gıda’da 19 yılını geride bırakmış kadın işçilerden sadece biri. İşçilik hayatına daha 14’ünde, çoğumuzun sokaklarda ip atladığı, top oynadığı çağlarda başlamış. Geçim sıkıntısı nedeniyle ilkokulu bitirir bitirmez başladığı işçilik hayatına, 19 yıldır bu fabrikada devam ediyor. Bu 19 yılın ardından ay sonu eline sadece ve sadece bin 200 lira maaş geçen Emine, bu duruma isyan ediyor: "Devletin yaptığı bir şey mi bilmiyorum ama her şey çok bozuk, işçiler artık bitmiş durumda. Her yerde bir asgari ücret, asgari ücret tutturmuşlar. Herkesin hakkının verilmesi lazım. Herkesin emeğinin karşılığını alması lazım. Bedava çalışıyoruz. Bu sadece Kent’te değil, diğer bütün fabrikalarda böyle. Bu yüzden artık işçilerin birbirine kenetlenmesi lazım" diyor. Şekerleme, çikolata ve sakız fabrikası deyince hafif işler akla gelse de, Kent Gıda’daki çalışma koşulları son derece ağır. 3 vardiya çalışılan fabrikada günde 8 saat ayakta çalışıyor kadın işçiler. Özellikle şekerleme bölümünde çalışan işçiler, 8 saat boyunca 20- 25 kilo ağırlığındaki şeker torbalarını elle kaldırarak makineye şeker döküyor. 18 yıldır bu bölümde çalışan Saliha’dan dinleyelim koşullarını: "İki makine var ve ben o iki makineye 8 saat boyunca şeker döküyorum. Ayrıca makineye bakıyorum. Her şeyiyle ilgileniyorum. Bir kasanın ağırlığı nereden baksanız 20- 25 kilo ve o ağırlıktaki şekeri dökmeye çalışıyorum makineye. 8 saat boyunca böyle çalışıyorum. Yemek saatine 3 posta halinde gidiyoruz. 3 posta gidildiği için yemeğe giden arkadaşın yerine de bakıyoruz. Makinenin verimi düşmesin diye yemek saatinde de kapatmıyoruz. Yani her türlü yük, kadının üzerine biniyor" Ksa süre önce fabrikada otomasyon sistemine geçildiğini kaydeden kadın işçiler, otomasyon sisteminin iddia edildiği gibi bedenlerindeki yükü kaldırmadığını, artık daha az sayıda işçi ile daha çok iş yaptıklarını belirtiyorlar. Artan iş yükü ve ağır temponun sonucunda ise kadm-erkek fark etmeksizin çok sayıda işçide bel, boyun fıtığı, belde kayma, sinir sıkışması gibi rahatsızlıkların ortaya çıktığını dile getiriyorlar. Saliha, "Haklarını yemeyelim. Fabrikada işçi sağlığı, iş güvenliği eğitimleri düzenli veriliyor, buna diyecek bir şey yok. Ama sorun tek başına eğitim almak değil ki. Bizim derdimiz bir makinede 4 kişi çalışıyorsa bunu 3 kişiye indirmeleri. Böyle oldukça bu yük daha fazla kadın işçilerin üzerine biniyor. Eleman sayısını artırmalılar, düşürmemeliler" diye anlatıyor. Grev daha bir yakmlaştırmış kadın işçileri. Düne kadar ilişkileri vardiya giriş ve çıkışlarında bir merhabadan ibaret olan kadınlar şimdi ekmekleri için, gelecekleri için omuz omuza, yan yana olmanın ve dayanışmanın mutluluğunu yaşıyorlar. "İçerdeyken birbirimizi göremediğimiz arkadaşlarımızı gördük ve sıkı sıkıya birbirimize kenetlendik. Birlikte olduğumuz sürece sırtımızın yere geleceğini sanmıyorum" diyen Safiye, dayanışmanın verdiği güçle kararlılıklarını dile getiriyor ve ekliyor: "Vardiya giriş çıkışlarında simayen birbirimizi biliyorduk ama bu kadar samimi, bu kadar candan değildik. Grevin en iyi yanı birbirimize bağlamak oldu. İçeriye de hakkımızı alarak gireceğiz, buna inanıyoruz". nı bulur". ilmiye Esen ise, Bulgaristan göçmeni bir kadın işçi. 15 yıldır Kent Gıda’da. 0 da tıpkı Emine gibi çocuk yaşta daha 15’inde başlamış işçilik hayatına. 0 da evli ve bir çocuğu var. Kreş sorunu açılınca Bulgaristan’daki koşulları anlatarak bunun bir devlet politikası olması gerektiği konusunda Canan’a destek veriyor, ilmiye "Çocuğuma anneanne bakıyor olmasa çalışamayacağız. Bulgaristan’da annem beni dünyaya getirdiğinde çalışıyormuş. Ben iki yaşına girene kadar ücretli izindeymiş, maaşını devlet veriyormuş. Ben iki yaşına gelince kreşe vermişler. 5,5 yaşına kadar kreşteydim, sonra zaten okul. Annem işe gidiyordu, beni de bırakıp iş çıkışı alıyordu. Ben 25 yıldır bu ülkedeyim, bu yönde hiçbir şey görmedim" diyor. Kent Gıda işçisi kadınlar, direniş alanında gazetemiz evrensel’i okurken… 
 
ÜCRETLERİN son derece düşük olduğu Kent Gıda’da, kadın işçilerin de temel talebi, insanca yaşanacak bir ücret. İşçilerin zam talebini reddeden şirket, bu talebin karşılanmasının önünde herhangi bir engel olmamasına rağmen, 2013 yılında personele 96 milyon 95 bin 884 TL, reklama ise 43 milyon 360 bin 971 TL harcamış. Bu, tüm personele yapılan ödemenin yüzde 45’i kadar bir rakamın reklama harcandığını ortaya koyuyor. Yöneticilere yapılan ödemeler çıkarıldığında, reklama yapılan harcamaların neredeyse tüm işçilere yapılan ödemeye denk düştüğü görülüyor.Ücretlere seyyanen 420 lira zam yapılmasını isteyen işçiler, en son işverenin ücret teklifini düşük ücretli işçiler için 360, yüksek ücretli işçiler için ise 250 liraya çıkarması üzerine, sendika tarafından yapılan referandumda greve devam etme kararı almışlar. Açlık sınırının bin 500 lira olarak açıklandığı ülkemizde, bu rakamın yanına dahi yanaşamayan Kent Gıda işçileri için, talep ettikleri ücreti almadan mücadeleden geri adım atmak yok. Hatice Özcan’da 12 yıldır Kent Gıda’da çalışıyor. 12 yıllık emeğine karşılık maaşı sadece 930 lira. Evli ve iki çocuk annesi Hatice’nin talebi, asgari bir yaşam sürmekten kurtulmak. 0 da diğer Kent Gıda işçileri gibi çocuklarının istekleri karşısında boynu bükük kalmak istemiyor. Eşi de kendisi gibi işçi olan Hatice, aldıkları ücretle ay sonunu kredi kartları ile ancak getirebildiklerini anlatıyor. Hatice için de diğer kadın işçiler için de tatile gitmek, sinemaya gitmek, tiyatroya gitmek birer lüks. "Paramızın yettiği kadar yaşıyoruz" diyen Hatice, şu zamana kadar hiç sinemaya gitmemiş. Hatice "Ben hiç sinemaya gitmedim, ama çocuklarım gitsin istiyorum. Hiçbir şeyde gözleri kalmasın. Çocuk bu, varı yoku bilmez. Çocuklarımın yüzü gülsün diye direniyoruz ve hakkımız olanı alana kadar da direneceğiz" diyor.
 
 KOŞULLAR böylesine ağır, ücretler böylesine düşük olunca; kadın işçilerin kadın olmaktan kaynaklı sorunları, 300 kadın işçinin çalıştığı fabrikada çocuklarını güvenle bırakabilecekleri bir kreşin dahi olmaması daha ikincil bir hale geliyor. Açlıkla mücadele diğer birçok şeyin de önüne geçiyor. 0 nedenle de kadın işçiler, çocuk bakımını ülkemizde milyonlarca kadının yaptığı gibi en yakınındakilere, anneannelere, babaannelere havale ediyor. Canan 15 yıllık Kent işçisi. Evli ve iki çocuk annesi Canan’ın çocuğuna da babaannesi bakmış. Canan "Babaanneler, anneanneler sağ olsun, böyle çözüyoruz çoğunlukla. Ama yakınları yanında olmayan, çocuklarını başkalarına baktıran ve birçok sorun yaşayan arkadaşlarımız var. Türkiye’de özel sektörde çalışan birçok işçinin kaderini paylaşıyoruz. Kreşin olmaması sadece bize özgü bir durum değil. Türkiye’de birçok kuruluşta kreş yok. Ben işe başladığımda ilk çocuğum büyümüştü zaten, okula başlamıştı, ikincisi de babaanneyle büyüdü" diye konuşuyor. Canan’a göre kreş sorunu kaynağından çözülmeli ve devlet kreş açmayı zorunlu kılmalı. Canan, "Kişilerin vicdanlarına bırakılmamalı. Biz vicdanlarına bıraktığımız sürece bir sürü şey suistimal edilir. Torba yasalarla yürütülen bir sistemin içerisindeyiz, inşallah kreş sorunu da bir gün torba yasanın içine atılır. Kreş sorunu başta sendikalı kadın işçilerin talebi olmalı. 
DİĞER HABERLER
1996-1998 DÖNEMİNDE İŞVEREN SENDİKACILIĞI VE TİSK
1996-1998 DÖNEMİNDE İŞVEREN SENDİKACILIĞI VE TİSK

TEKGIDA-İŞ SENDİKA AKADEMİSİ 51.Cumhuriyet Hükümeti (II.Çiller Hükümeti) 5.10.1995-30.10.1995 tarihleri arasında, 52. Cumhuriyet Hükümeti (III.Çiller Hükümeti) 30.10.1995-6.3.1996 tarihleri arasında görevdeydi. 24 Aralık 1995 tarihinde gerçekleştirilen milletvekili seçiminde oyların yüzle 21,4’ünü alan Refah Partisi 158 milletvekili çıkardı. ANAP’ın oyu yüzde 19,6 (132 milletvekili) ve DYP’nin oyu yüzde 19,2 (135 milletvekili) düzeyinde kaldı. DSP oyların yüzde 14,6’sını (76 […]

YAPIŞKAN ENFLASYON, YOLDAN ÇIKARIYOR
YAPIŞKAN ENFLASYON, YOLDAN ÇIKARIYOR

Son vaka, Sosyal Güvenlik Kurumu’nda yaşanıyor. Emekli maaşı alabilmek için eşinden boşananların sayısındaki artıştan yola çıkan kurum; boşandığı eşiyle yaşamaya devam eden 2 bin 418 kişi belirledi.

İŞVEREN İMKÂNIYLA YAN İŞ MÜMKÜN MÜ?
İŞVEREN İMKÂNIYLA YAN İŞ MÜMKÜN MÜ?

Aynı anda veya çalışma sürelerini bölerek farklı işverenlere yönelik çalışma giderek yaygınlaştı. Çoğunlukla ekonomik gerekçelerle olsa da kişilerin farklı uzmanlık alanlarında faaliyet gösterme isteği de bunda etkili oluyor.

“GEL, DÖVİZE GEL” DİYEN ÇIĞIRTKANLAR, NEREDESİNİZ?
“GEL, DÖVİZE GEL” DİYEN ÇIĞIRTKANLAR, NEREDESİNİZ?

Bir ay önce bugünler… Yerel seçimlere birkaç gün kalmış. Seçim sonrasına ilişkin tahminler havada uçuşuyor. En çok merak edilen de dövizin seçimden sonra nasıl bir seyir izleyeceği…