LATİN AMERİKA’NIN 2013’Ü
2013´te Latin Amerika´nın dünyadaki önemli ağırlık merkezlerinden biri haline geldiğine tanık olduk. Pasifik´in iki yakasında Asya´dan Latin Amerika´ya kurulan ekonomik köprü güçlendi.
2013’te Latin Amerika’nın dünyadaki önemli ağırlık merkezlerinden biri haline geldiğine tanık olduk. Pasifik’in iki yakasında Asya’dan Latin Amerika’ya kurulan ekonomik köprü güçlendi. Bu sayede Latin Amerika beş asırlık tarihinde ilk kez Avrupa’daki ekonomik krizden etkilenmeden büyümesini sürdürdü. Asya ve Latin Amerika’daki büyüme bir dünya krizinin oluşmasını engelledi.
Chavez’i kaybettik
Geçtiğimiz yılın en önemli olayı kuşkusuz Venezuela Devlet Başkanı Hugo Chavez’in hayata gözlerini yummasıydı. 14 yıldır iktidarda olan "Comandante", devleti ve silahlı kuvvetleri Bolivarcı anti-emperyalist bir çizgide yeniden kurdu.
Bölgede ABD’ye karşı açık bir politik ağırlığı bulunan Chavez ülkesini Küba, Rusya ve Çin’le askeri ve ekonomik alanda bütünleştirdi.
Bir yandan sosyalist ittifak Bolivarcı Alternatif ülkeleri Ekvador, Küba, Nikaragua ve Bolivya’yla ortak para birimini hayata geçirirken diğer yandan Güney Amerika Ekonomik Birliği Mercosur’un güçlü bir ortağı oldu. İran. Suriye gibi ülkelerle çok yakın ilişkiler geliştirdi.
Petrolü ABD ve Avrupa finans güçlerine karşı stratejik bir silah olarak kullandı. Ölümü Bolivarcı yönetimin geleceği hakkında kaygılara yol açtıysa da koltuğu bıraktığı "yoldaş" Maduro sekiz ayda hem başkanlık hem de belediye seçimlerini kazanarak güven verdi. Ekvador’da Rafael Correa tarihi bir zafer kazanarak yeniden seçildi.
Ekvador’un bu genç, iyi bir idareci ve karizmatik bir lideri "iyi Yaşam Sosyalizmi" adını verdiği tutarlı bir programla kitlelerin %60’mın desteğini aldı. ilk döneminde Anayasayı değiştiren ve bir ABD’ci darbeyi savuşturan Correa, ülkesini bir muz cumhuriyeti olmaktan çıkararak, yalnızca ekonomik açıdan değil siyasal açıdan da önemli bir merkez haline getirdi.
Brezilya’daki yolsuzluk protestoları
Brezilya’da sistemde yaygın olan rüşvet ve yolsuzluğa karşı, demokratik katılımın artırılması talepli protestolar gerçekleşti. Türkiye’yle eş zamanlı başlayan eylemler Türkiye’den farklı olarak hükümeti değil Brezilya idari yapısında reformu hedefliyordu. Başkan Dilma Roussef reformlarla ilgili olarak sendika ve sosyal hareket temsilcileriyle görüştü, iktidardaki İşçi Partisi hükümeti başta MST(Brezilya Topraksızlar Hareketi) olmak üzere tüm sosyal örgütlerin projelerine milyonlarca dolar destek verme kararı aldı. Brezilya Devlet Başkanı Dilma Roussef casusluk skandali üzerine ABD’ye olan ziyaretini iptal etti. Atlas okyanusunda bulunan yarım trilyon dolarlık petrol rezervinin işletme ihalesinden ABD’li firmalar çıkarıldı ve ihalenin büyük parçası Çin’e verildi.
Kolombiya hükümetiyle gerilla gücü FARC-EP arasında Başkan Chavez’in arabuluculuğunda başlayan barış görüşmeleri Mayıs ayında Küba’da açık ve karşılıklı heChavez’i milyonlar uğurladı yetler arası görüşmelere dönüştü.
Şili’de de kadın, sosyalist lider
Şili’de Michelle Bachelet dört yıl aradan sonra tekrar başkanlık koltuğuna oturdu. Sosyalist Parti adayı Bachelet’in seçilmesiyle Güney Amerika’da Brezilya ve Arjantin’le beraber Şili’de de başkanlığa bir kadın lider geldi. Nikaragua’da Sandinist lider Danici Ortcga iktidardaki gücünü korudu. Tarım ve hayvancılığa destekleri artıran Sandinist hükümet enerji alanında önemli yatırımlara imza attı. Parlamentodan, Panama kanalına alternatif, bir kanal projesini geçiren Ortega Rusya ve Çin’le olan ilişkileri güçlendirdi.