GREV HAKKI KALDIRILDI MI YOKSA?
Türkiye´de işçi sınıfı hareketi bolca inişli, arasıra çıkışlı bir seyir izliyor. Bu inişlerin büyük ve can alıcı kısmı AKP iktidarı zamanında oldu.
Türkiye’de işçi sınıfı hareketi bolca inişli, arasıra çıkışlı bir seyir izliyor. Bu inişlerin büyük ve can alıcı kısmı AKP iktidarı zamanında oldu. Sendikal örgütlülük ve çalışma hayatı yasal değişikliklerle hem kazanılmış, hem deyasalannverdiği pekçok hakkı kaybetti ve geriye gitti. Ama kayıplar sadece yasalar üzerinden olmuyor. Bir de pratikte yaşanan kayıplar var.
Tıpkı rakamsal olarak büyüyen ama etkisizleştirilen sendikal örgütlülük gibi. Tıpkı kağıt üzerinde olan ama uygulanması neredeyse imkansız hale getirilen TIS gibi, grev hakkı gibi. Çaykur grevi bunun en somut örneği. AKP iktidarı Çaykur’da daha önce de yasaları hiçe saymış, kör gözüm parmağına yetkiyi 9 bin üyeye sahip olan Tek Gıda-İş’e değil, 3 bin işçiyi baskıyla üye yapan Öz Gıda-İş’e vermişti. Perşembenin gelişi, çarşambadan belli olur derler. Grev aşamasına gelindiğinde yaşananlar aslında Sürpriz olmamalıydı. Şimdi aynı süreç, aynı oyun THY’de sergileniyor. Şaşırtan bir sessizlik, arkasından son anda çalışanlar üzerinde çok yoğun baskılar sonucu grev kırılıyor. Sonrada THY Yönetim Kurulu Başkanı çıkıp, sendikanın kağıt üzerinde kaldığını söylüyor. Ellerinden gelse onu da bırakmayacaklar. Koskoca THY’nin Yönetim Kurulu Başkanı, kurumun büyüklüğü ile ters açıklamalar yapıyor. 15 bin 600 çalışanın yaklaşık 14 bininin üyesi olduğu bir sendika kağıt üzerinde kalamaz ve bırakılamaz.
AKP hükümeti bakanları ve bürokratlanyla suç işlemeye devam ediyor. Vatan severleri kendi hükümetine karşı darbe hazırlığı yapmakla suçlayarak esir ediyor. Ama kendisi hergün cumhuriyetin tüm kurumlarına darbe yapıyor. Bu yapılan da Hava-İş Sendikası üzerinden tüm sendikal yapıya darbedir. Resmi bir ilişkiden söz etmek için önce kağıt üzerinde olmak gerekir zaten. O kağıt THY çalışanlarının iadesini gösterir. THY yönetimi grevi kırmak için attığı her adımda o iradeyi çiğniyor. Sonra sendikanın bırakıp gitmesi gerektiğini söyleyecek kadar da ileri gidebiliyor. Peki çalışanlarının anayasal hakkını kullanmasını engelleyerek suç işleyenler ne yapsınlar? Hamdi Topçunun bu soruya yanıtını duymak değil görmek istiyorum.
Bu grevlerin hükümet tarafından kırılması, başka tehlikeleri de beraberinde getiriyor. Önümüzdeki süreçte sürekli gündemde tutulan Kdem Tazminatı Fonu ve Ulusal İstihdam Stratejisi gelecek. Tam kölelik düzenini getirecek yasal değişiklikler bunlar. Grev karannı bile uygulayamayacak kadar zayıflatılmış sendikal hareketin bu değişiklikler karşısında direnç göstermesini beklemek ham hayal mi olur dersiniz? Artık gelinen nokta, AKP varsa hak, yok; AKP varsa hukuk yok; AKP varsa özgürlük yok… Söylemeye gerek yok sendikalar var ama yok! O zaman anlaşılıp kabul edilinceye kadar tekrarlayalım. Vatan, cumhuriyet ve bağımsızlık varsa sendikalar var, işçi sınıfı var, TİS var, grev var.