DEPREMİN ARDINDAKİ DEPREM!
Sanki yaşanan olay bu toprakların kaderi…
Sanki bu kör olası kaderi yaşamak zorunda Anadolu insanı…
Sanki yaşanan olay bu toprakların kaderi…
Sanki bu kör olası kaderi yaşamak zorunda Anadolu insanı…
Yoksulluk, baskı, zulüm yetmez miş gibi, bir de deprem belası var ki kader diye önümüze konan – “DEPREM” – gibi.
Bazen hangisinin acısı daha ağır, hangisi daha ölümcül diye düşünmeden edemiyoruz.
Enkaz altında kalan canlar mı? Dışarıda o katlanılmaz acıyı yaşayanlar mı?
İnsanlarımız hemen acıları sarmak, yanan yürekleri soğutmak için ne var ne yok, nasıl yardım yapabiliriz telaşına düşer. Tüm Türkiye – tüm insanlık bir şeyler yapmak ister de nasıl ulaştıracağının çaresizliğini işte o an fark eder.
Fark eder ki; onca yıldır adı deprem vergisine çıkan ve milyarlarca lirayı bulan yardımları alan devlet, üç-beş bin çadırı bile hazırlamamış. Onca kaynağı hovardaca ve amacı dışında kullanmış tüketmiş.
İş depreme ve sonrası yaşanacaklara gelince “Kadere” bırakılmış. O kör olası kadere.
Şimdi buna ne denir…? bir de çıkmış “Deprem Vergisi” yola-sağlığa-eğitime gitti diye halkla alay ediyor MALİye Bakanı..!
Tüm acz içinde olanların,
Hemen sığındıkları şey “Halkımızın Yardım Seferberliği v.s.”
Kendi sorumluluklarını unutup halka yardım çağrısı…
Hadi canım sende..!
Her gün bir bahane ile koyduğunuz vergiler, yaptığınız zamlar dolayısıyla soyup soğana çevirdiğiniz yoksul halkımız da halmi kaldı da, halkımızın yardım seferberliğinden dem vuruyorsunuz.
Sizin göreviniz ne …
Hükümetler ne için vergi alır,
Ne için vardır devlet …
Deprem kuşağının üstünde oturan halkımızı daha ne kadar artçı depremlerle sarsacaksınız.
Daha ne kadar işinize geldiğinde kader… İşinize geldiğinde halkı seferber edeceksiniz…
Daha ne kadar deprem ötesi deprem yaşatacaksınız.
Yetmedi mi..?
Ey Yoksullar,
Ey Emekçiler, işçiler,
Ey halkım YETMEDİ Mİ..?