SENDİKAL GÜÇ BİRLİĞİ PLATFORMU DÖNEM SÖZCÜSÜ ATİLAY AYÇİN
3. bölgesel toplantıyla birlikte tabanı da sürecin içine katacaklarını dile getiren Atilay Ayçin, mücadelenin başarıya ulaşmasının ve yapısal olmasının tek koşulunun da bu olduğunu belirtiyor.
Sendikal Güç Birliği Platformu, yarın saat 12.00’de Karşıyaka Tepekule Kültür Merkezi’nde emekçilerle 3. bölgesel toplantısını gerçekleştiriyor. Sendikal Güç Birliği Platformu Dönem Sözcüsü Atilay Ayçin, Aydınlık’ın sorularını yanıtladı.
İzmir toplantısının örgütlenmesinde nasıl bir yöntem izliyorsunuz?
İzmir’de yapacağımız toplantıyı bölgesel toplantıya dönüştürmeye çalışıyoruz. O bölgede bulunan sendikaların tamamına yapılacak çağrıyla, işçileri bir salonda toplamak istiyoruz. Orada neden güçbirliği oluşturulmasına gerek duyuldu, bunları anlatmak istiyoruz. Olabildiğince buralarda biz çok az konuşarak, işçinin önümüzdeki sürece bakış açısı nedir, bu süreç içerisinde Türk-lş Genel Kurulu var; buna bakışı nedir, nasıl bir Türk-lş beklentisi içindedir, bunu bu sürecin sahipleriyle konuşarak ve tartışarak belirlemek istiyoruz. Tabii bunun asıl sahibi işçiler. İşçinin kendisinin olmadığı bir mücadele sürecinin başarıya ulaşması dönemsel olabilir ama kalıcı yapısal olabilmesi işçinin kendisinin süreci içerisinde olması ve kalmasıyla mümkün.
‘Uzun soluklu bir hareket’
Bir özelliğin altını çizmek gerekiyor. Sendikal Güç Birliği Platformu, Türk-îş Genel Kurulu’nun yakın olması nedeniyle sanki buraya endeksli bir hareketmiş gibi algılandırılıyor. Ama bu hareket aslında uzun soluklu bir hareket, Türkiye sendikacılık hareketine yeni bir soluk, yeni bir ivme getirmeyi önüne amaç olarak koymuş bir harekettir. Ancak şu an tüm çalışmalar doğal olarak genel kurula ilişkin sürmektedir. Türk-lş Genel Kurulu’na hiçbir ayrım gözetmeksizin tamamına çağrı yaparak, bölgedeki toplantıları da bu anlayış üzerinden gerçekleştirerek güçlü bir bölge hareketi, güçlü bir toplantı yapmak istiyoruz, işçiyi bu konuda konuşturmak istiyoruz, işçiyle yüz yüze gelerek gerçekten beklentilerinin ne olduğu konusunda kaybolan güvenini, kaybolan saygısını, daha doğrusu umutsuzluğa dönmüş umutlarım yeşertmek istiyoruz.
İlk bölgesel toplantıdan bugüne İstanbul’da ne gibi bir çalışma yapıldı?
İstanbul’a yönelik çok geniş çaplı bir afişleme, bildiri ve bülten dağıtımı hesaplanıyor, bunun programı yapılıyor. Yine değişik merkezi alanlarda halka bildiri ve bülten dağıtarak halkın bilgilendirilmesi hesaplanıyor. Yine sendikalı olsun veya olmasın, işçi yoğunluklu bölgelere gidilerek buralardaki işe giriş ve çıkışlarda örneğin yine bu toplumsal dolaşım araçlarının merkezi duraklarında sabah ve akşam, yoğun olan saatlerde halkla buluşarak bu toplantının içeriğiyle ilgili ve hareketin ne olduğuyla ilgili Sendikal Güç Birliği Platformu’nun kendisini ifade eden bazı bilgilendirmelerin yapılması gerektiği kararı alındı, işte bu doğrultuda arkadaşlar çalışıyorlar. Önümüzdeki hafta bu çalışmalar başlayacak. Tabii genel kurulun çok yakın bir tarihte olması nedeniyle hareket alanımız biraz da daraldı. Zamanla da yarışıyoruz. Ama mademki böyle bir görev üstlendik, sorumluluk aldık; olabildiğince, gerekiyorsa günün 24 saatini bu işe ayıracağız ve en uygun şekilde amacına taşımaya çalışacağız.
Genel merkezleri sizinle birlikte olmayan sendikaların şubeleri var mı?
Bu 10 sendikanın oluşturduğu bir hareket değil bunu çok net söylüyorum. Kıbrıs TürkSen kendisi bu hareketin içerisinde olduğunu çok açık ve net bir şekilde dile getirdi. Onunla beraber değişik genel kurullarda bu hareketin içinde olunması gerektiğini, bu hareketin Türkiye işçi hareketinin ihtiyaç duyduğu bir hareket olduğunu söyleyip kendilerinin de yeri ve zamanı geldiğinde bu harekete destek vereceklerini söyleyen sendikacılar da var. Biz bütün bölgelerde işçilere şöyle bir genel mesaj çıkarıyoruz: Eğer bu hareketin doğru olduğuna inanıyorsanız, doğru bir zamanlamayla ve doğru bir ihtiyaçtan yola çıkarak oluşturulduğunu düşünüyorsanız, bu hareketin büyümesi size bağlı. Büyümesi için de herkesin önce bireysel sorumluluğuna uygun davranması i gerekir. Herkesin, işyerinde üst kurul delege si olarak seçtiği arkadaşını kendisinin çıkar] larına uygun olarak bu hareketi desteklemeğye, bu harekete sandıkta oy verme zamanı gelindiğinde oy vermeye yönlendirmesi gerekir.
‘Ayrışmayı doğru bulmuyoruz’
Eğer genel kurulda Sendikal Güç Birliği Platformu istediği sonucu alamazsa Türk-tş’ten kopabileceği söylentileri var. Böyle bir şey söz konusu olabilir mi?
Ben öncelikle şunu çok içtenlikle Hava-lş Sendikası adına söylüyorum. Türk-tş kurum olarak sınıflı bir kurumdur, sınıfa aittir. Bugün sıkıntı Türk-Iş’in kurumsal niteliğinde değil içindeki işleyiştir, içindeki anlayıştır, kime hizmet ettiğidir, politikalarını kimden yana ürettiğidir, nereden durup sınıfa nasıl baktığıdır. Temel sıkıntı budur. Böylesine güçlü bir kurumun, küçük birtakım iktidar anlayışları, birtakım iktidar olma veya olmama anlayışları çerçevesinde yola çıkarak yalnızlaştınlması veya terk edilmesini, kaldı ki güçlü emekçi hareketinin tartışıldığı, bir zorunluluk olduğu günümüzde, ayrışmayı ön plana çıkaracak birtakım tartışmaların yapılmasını doğru bulmuyoruz ve kesinlikle de böyle bir düşüncemiz yok.