Anayasa Mahkemesi’nin 657 sayılı Kanunun 4/C maddesinin iptaline ilişkin talebi reddettiğine dair kararını açıklanmasının üzerinden 6 ayı aşkın bir zaman geçmiş bulunmaktadır.

BİNLERCE İŞÇİ 4/C’YE İLİŞKİN GEREKÇELİ KARARI BEKLİYOR
 
Anayasa Mahkemesi’nin 657 sayılı Kanunun 4/C maddesinin iptaline ilişkin talebi reddettiğine dair kararını açıklanmasının üzerinden 6 ayı aşkın bir zaman geçmiş bulunmaktadır.
 
Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu Ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 66. maddesi uyarınca iptal kararlarının gerekçeli olarak açıklanması ve gerekçeli kararın derhal Resmi Gazete’de ilan edilmesi gerekmektedir. Buna rağmen son senelerde çeşitli nedenlerle Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararını Resmi Gazete’de ilan etmesinin zaman aldığı gözlenmektedir. Binlerce 4/C’li çalışanın geleceğini ilgilendiren kararın gerekçesinin açıklanması da aynı akıbete uğramıştır.
 
Oysa, Yüksek Mahkeme’nin de son derece iyi bildiği gibi, kamuoyunda kısaca “4/C’li” diye bilinen çalışanlar, gerek ücret, gerek sosyal ve gerekse sosyal güvenlik hakları açısından diğer çalışan statüsünden oldukça farklı ve eşitsiz bir uygulamaya maruz bırakılmışlardır. Sendikamızın olduğu kadar, kamuoyunun ve bu statüde çalışanların ortak kanaati, bu kişilerin büyük bir mağduriyet yaşadıkları yönündedir.
 
İşte bu kanaatle idari mahkemelere çeşitli davalar açılmış ve bu davaların neticelenmesi beklenmektedir. Ancak doğal olarak İdare Mahkemeleri de, derdest olan davaları sonuçlandırmak için, Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararını açıklamasını beklemektedir ve bunu bekletici mesele yapmaktadır.
 
Süreç uzadıkça da, emekliliklerini hak ettiği gerekçesiyle kendi iradeleri dışında işten çıkarılan işçiler dahil, halen 4/C statüsünde çalışan ve bu statüye geçirilme zamanının gelmesini bekleyen pek çok işçi için büyük hak mahrumiyetleri ortaya çıkmaktadır.
 
İşten çıkarılan işçiler için haklarını yargı yoluyla arama şansı tamamıyla ortadan kalkarken, Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeli kararının açıklanması sonrasında AHİM’e gitmeyi düşünen çalışanlar açısından da büyük bir zaman kaybı olmaktadır.
 
Bu nedenle, Anayasa Mahkemesi’nin çalışanların bu hassas ve mağdur durumlarını gözeterek bir an önce gerekçeli kararını açıklaması ve hak aramaya devam etmelerinin önünü açması en büyük beklentidir. Doğal olarak süre uzadıkça, değişik hak arama yollarının önü, bu suretle kapatılmaya mı çalışıyor kaygısı duyulmaktadır.
 
Herkesçe kabul gördüğü gibi, geciken adalet adalet değildir. Bu gecikmenin faturası sadece doğrudan ilgili kişileri değil, tüm topluma çıkmakta, hukuka ve devlet nizamına duyulan genel güveni sarsmaktadır.
 
Yargı mekanizmanın en üst konumunda bulunan Anayasa Mahkeme’sinin hukukun üstünlüğünü kabul ve hayata geçirme noktasında ve hukuk çerçevesinde hak arama yollarını açmak için gerekli hassasiyeti taşıdığına inanıyoruz ve bunun gereği olarak daha fazla mağduriyete yol açmadan gerekçeli kararını bir an önce açıklamasını bekliyoruz.