Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
23 Şubat 2011
İŞ KAZASI DEĞİL SERİ VE TOPLU CİNAYET!

En son iş cinayetlerini serisi, 3 Şubat 2011´de OSTİM´de iki patlamayla başladı. Bu patlamalarda 20 işçi öldü; kırk dolayında işçi de yaralandı. İkinci büyük katliam, 10 Şubat 2011´de Maraş-ElbistanÇöllolar kömür ocağındaki göçükte yaşandı.

İŞ KAZASI DEĞİL SERİ VE TOPLU CİNAYET!

En son iş cinayetlerini serisi, 3 Şubat 2011’de OSTİM’de iki patlamayla başladı. Bu patlamalarda 20 işçi öldü; kırk dolayında işçi de yaralandı. İkinci büyük katliam, 10 Şubat 2011’de Maraş-ElbistanÇöllolar kömür ocağındaki göçükte yaşandı.
 
İki ayrı göçükte (ilkinde 1 ikincisinde 10 kişi) toplam 11 kişi yaşamını yitirdi. Üçüncü facia ise 17 Şubat 2011’de Batman’da, TPAO’nun Şelmo Petrol sahasındaki dolum tesisinde yaşandı; 3 işçi yaşamını yitirdi. Burada söz edeceğimiz diğer bir "kaza" ise 19 Şubat 2011 günü ERDEMİR’de 1 işçinin ölümüne yol açtı. Son iş cinayeti haberi ise, Siirt’ten geldi. 20 Şubat 2011 günü, Limak Holdinge bağlı çimento fabrikasının taş ocağında meydana gelen göçükte 1 işçi yaşamını yitirdi.

Bu her biri bir cinayet olan 5 vakada 36 kişi yaşamını yitirdi; pek çok işçi de yaralandı. Her bir olayı, ötekinden bağımsız bir "iş kazası"sayarsak, her bir olay için farklı gerekçeler gösterilebilir. Çoğu zamanda böyle yapılmakta; her olay kendi başına bir "kaza" sayılarak, genellikle, "işin doğasında saklı bir kader" olduğu öne sürülerek kapatılmaktadır. Eğer kurbanların yakınları sorun çıkarmak isterse, araya avukatlar sokulup; bir miktar parayla yoksul işçi aileleri baştan çıkarılıp, oğullarının ve kızlarının katillerini bir avuç para uğruna affetmenin dayanılmaz ağırlığı altına itilmektedirler. Böylece olup biten resmen de "yapılmamış" hale getirilmektedir.

Oysa gerçek tamamen tersidir: Bütün bu kaza denilen cinayetlerin arkasında; işçinin iş güvenliği ve sağlığı için yapılan her masrafı kârının azaltılması olarak gören patronların ve hükümetlerinin; işçi emeğini en ucuza kapatmak için aldığı önlemler vardır. Ve bu politika sadece patronların değil sermaye hükümetlerinin de ekonomi politikası merkezine kaydırıldığı için "/s kazaları" iş cinayetlerine dönüşmüş bulunmaktadır.

Bu yüzden de onca iş cinayetine karşın; alınmayan önemlerin neler olduğu, hangi önlemler alınırsa aslında iş kazası diye bir şeyin olmayacağına dair pek çok rapor, sempozyum, bilimsel çalışma yapılmasına karşın; ve herkes hangi önlemler alınması gerektiğini bilmesine karşın iş cinayetlerinin giderek artan biçimde sürmesi, sermaye güçlerinin politikası doğru anlaşılmadığında, elbette anlaşılır değildir. Bugün gelinen yerde sorun "kazaar"x önlenemez olması değil; önlenmesi için gerekli yatırımların yapılmaması, en ilkel ve çok küçük meblağlarla yerine getirilebilecek önlemlerin bile alınmamasının nedeni; hükümetlerin de artık işçi sağlığı ve iş güvenliğine dair her tür denetimi kaldırmış olmasıdır.

Onun içindir ki; asıl sorun zaten işçi sağlığı ve iş güvenliği için gerekli önlemlerin bilinmemesi değil, bu önlemleri denetleyecek işçiden yana davranacak mekanizmaların olmamasıdır. Burada tek dayanak ise iş yerinde "işçi sağlığı ve iş güvenliği komitelerinin kurulması", işçilerin bu komite üstünden işyerini denetlemesidir. Bu komiteler, iş yerinde sendika örgütünün olup olmadığına bakılmaksızın, sendikalar, TTB, TMMOB gibi işin teknik-bilimsel boyutunun bilgisine sahip kurumlarla da sıkı ilişki içinde işçilerinden oluşan komisyon, iş yerini denetler duruma gelebilirse; toplusözleşmelerde iş yerinin özgülüne dair alanla ilgili taleplerin yerine getirilmesinde gerekli inisiyatif kullanırsa; raporlar, sempozyumlar, eğitim toplantıları, … bir boş laf, gevezelik ya da bürokratik yazışmalar arasında gerçeklerin üstünün örtüldüğü girişimler olmaktan çıkıp; işçinin aydınlatılmasının, iş yerlerinde iş cinayetlerinin önlenmesinin yoluna girilebilir.

Çünkü günümüzün teknolojik gelişmeleri içinde "iş kazası" diye bir şey yoktur. Sadece işçinin dalgınlıkla yaptığı bir yanlış hareketten dolayı olanlar iş kazası sayılabilir. Bunun dışında tüm öteki nedenler, teknik önlemlerle ortadan kaldırılabilirdir ve bu önlemler alınmadığı için gerçekleşen her kaza aslında kaza değil iş cinayetidir. Önceki gün gazetemizde yer alan "Cinayetin belgesi" haberinde de gördük ki, "göçük" gibi geniş bir alandaki bir toprak kayması bile önceden bilinip (Ki çok önceden bu tespit edilmiş, ilgili makamlar uyarılmış), gerekli önlemler alınırsa orada ölen ve yaralanan insanların olmayacağı ortadadır. Sorun gelip aynı yere düğümlenmektedir. Bu iş cinayetlerin nerden kaynaklandığı ve nasıl önlenebileceği bilinmektedir. Tek sorun bu önlemleri aldıracak işçi gücünü oluşturmak yerine; bu önlemlerin sermayeden beklenmesidir.

İ. Sabri Durmaz durmaz@evrensel.net

DİĞER HABERLER
1 MAYIS İŞÇİ BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN
1 MAYIS İŞÇİ BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN

1 Mayıs emeğin, alın terinin, barışın, demokrasinin ve güvenli bir gelecek için dayanışmanın, yardımlaşmanın günüdür. Bu gün o gündür.

TÜRK-İŞ BAŞKANINDAN ‘YETKİ DAVASI’ ELEŞTİRİSİ: MAHKEME 7 SENE SÜRÜYOR
TÜRK-İŞ BAŞKANINDAN ‘YETKİ DAVASI’ ELEŞTİRİSİ: MAHKEME 7 SENE SÜRÜYOR

Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, sendikaların işverenlere açtıkları yetki davasında mahkemelerin uzun sürmesini eleştirerek “Mahkeme 7 sene sürüyor. 7 sene sonra ne iş yeri kalıyor, ne sendika kalıyor, ne bir şey kalıyor” dedi.

KANATLI ETİ İHRACATINA KISITLAMA GETİRİLDİ
KANATLI ETİ İHRACATINA KISITLAMA GETİRİLDİ

Ticaret Bakanlığı kanatlı eti ihracatına kısıtlama kararı aldı. Son dönemde fiyatlarıyla tartışma konusu olan beyaz et tarafında ihracat kısıtlaması için düğmeye basıldı.

1996-1998 DÖNEMİNDE İŞVEREN SENDİKACILIĞI VE TİSK
1996-1998 DÖNEMİNDE İŞVEREN SENDİKACILIĞI VE TİSK

TEKGIDA-İŞ SENDİKA AKADEMİSİ 51.Cumhuriyet Hükümeti (II.Çiller Hükümeti) 5.10.1995-30.10.1995 tarihleri arasında, 52. Cumhuriyet Hükümeti (III.Çiller Hükümeti) 30.10.1995-6.3.1996 tarihleri arasında görevdeydi. 24 Aralık 1995 tarihinde gerçekleştirilen milletvekili seçiminde oyların yüzle 21,4’ünü alan Refah Partisi 158 milletvekili çıkardı. ANAP’ın oyu yüzde 19,6 (132 milletvekili) ve DYP’nin oyu yüzde 19,2 (135 milletvekili) düzeyinde kaldı. DSP oyların yüzde 14,6’sını (76 […]