Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
28 Nisan 2013
50 YILINDA KAVEL’İN ATEŞİYLE 1 MAYIS’A

1963 yılında başlatılan Kavel grevi, 50 yıldır işçi sınıfı tarihinde özel bir yeri işgal ediyor. Bugün ne yapmalıyız sorusunun yanıt da bu direnişin izlerinde yatıyor.

50 YILINDA KAVEL’İN ATEŞİYLE 1 MAYIS’A

Normal
0

false
false
false

EN-US
JA
X-NONE

/* Style Definitions */
table.MsoNormalTable
{mso-style-name:”Table Normal”;
mso-tstyle-rowband-size:0;
mso-tstyle-colband-size:0;
mso-style-noshow:yes;
mso-style-priority:99;
mso-style-parent:””;
mso-padding-alt:0cm 5.4pt 0cm 5.4pt;
mso-para-margin:0cm;
mso-para-margin-bottom:.0001pt;
mso-pagination:widow-orphan;
font-size:12.0pt;
font-family:Cambria;
mso-ascii-font-family:Cambria;
mso-ascii-theme-font:minor-latin;
mso-hansi-font-family:Cambria;
mso-hansi-theme-font:minor-latin;}

1963 yılında başlatılan Kavel grevi, 50 yıldır işçi sınıfı tarihinde özel bir yeri işgal ediyor. "Bugün ne yapmalıyız" sorusunun yanıt da bu direnişin izlerinde yatıyor.

İlaç talep eden kanser hastası Dilek’e karşı takınılan tavırdan, Çaykur grevi karşısında sergilenen yaklaşıma kadar pek çok alanda yaptıklarıyla AKP’nin hak kavramına ne kadar uzak oluğu ayan beyan ortada.

 

İktidar olduğundan bugüne kadar sistematik bir biçimde çalışma hayatını, çalışma kampına çevirecek adımlar atan AKP’nin en sevmediği, en tahammül edemediği, dahası en zararlı gördüğü kavram "hak".

 

Grev hakkı, toplu sözleşme hakkı, sendika hakkı, ücret hakkı, iş güvencesi hakkı vb. haklar tırpanlanarak "hak rejimi" tasfiye edilirken yerine, bağış, ihsan, atıfet gibi kavramlara bezeli "lütuf rejimi" inşa ediliyor. Daha doğrusu işçi sınıfı mücadelesiyle ve sınıf bilincinin gelişmesiyle geriletilmiş, zayıflatılmış bir rejim geri getiriliyor. Zira, tekçi devlet anlayışının Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte, "sınıfsız, imtiyazsız, kaynaşmış toplum" diskuru ile dile getirdiği toplumsal ve politik bütünleşme hedefinin çalışma hayatındaki uzantısı lütuf rejimiydi.

 

Bugün AKP iktidarınca geri çağırılan lütuf rejimine ilk büyük darbe 1963 yılında Kavel greviyle vurulmuştu. Kavel greviyle "lütuf rejimi" etkisizleştirilmiş, "hak" kavramı, "bağışın" gölgesinden kurtarılmıştı.

 

 

Bundan 50 yıl önce, ortakları arasında Vehbi Koç’un da bulunduğu Kavel Kablo fabrikasında Lütuf ve hak kavramları etrafında ortaya çıkan bir grev yaşandı. İşçiler greve başlarken,1961 Anayasası grevi bir hak olarak tanıyıp, güvence altına almış olmasına rağmen ortada grev yasası yoktu.

 

Grev haklanın nasıl kullanılacağına ilişkin usul ve esasları belirleyecek yasal düzenleme henüz yapılmamıştı. Üstelik İş Yasasında grev yasağı ve yasağa uymayan işçinin cezalandırılacağı hükmü de yerli yerinde duruyordu.

 

Kavel grevi, cezalandırılmanın bir tehdit unsuru olarak havada durduğu ve yasanın olmadığı bir ortamda "kanunsuz", fiili/meşru bir mücadele olarak şekillendi. Greve, işçilerin 1957’den beri sahip oldukları ikramiye hakkının işveren tarafından ortadan kaldırılmak istenmesi yol açtı.

 

İşçilerin 1957 yılından beri her yıl aldıkları ikramiye yeni atanan Genel Müdür İbrahim Üzümcü tarafından ortadan kaldırıldı. Üzümcü, ödeme usulü ve miktarının değiştirerek, sadece işverenin uygun gördüğü 25 kişiye ikramiye vermek istedi. Çünkü işverene göre ikramiye, atıfet yani bağıştı.

 

"Bu bağışı burada bağışı sadaka olarak okumak gerek-ben kime istersem ona yapabilmeliyim" diyordu. Dolaysıyla işveren cephesi, burada bir haktan söz edilemeyeceğini ileri sürüyordu. Aynı zamanda işveren bu tavrını "mülkiyet hakkından" kaynaklanan sınırsız "yönetme yetkisinin" bir gereği olarak kabul ediyor, sendikanın hak talebini yönetime müdahale olarak görüyordu.

 

Karşı tarafta, Türkiye Maden-İş ise, atıfet, bağış gibi kavramları kökten reddederek, ikramiyenin bir hak olduğunu savunuyor, kazanılmış bir hakkın ortadan kaldırılamayacağı teziyle hareket ediyordu. Nihayetinde 28 Ocak 1963 günü Türkiye Maden-İş üyesi 220 işçi, işveren tarafından gasp edilen ikramiye hakkı için üretimi durdurarak greve başladı.

 

Kavel’de yaşanan ve etrafında onlarca özel olayın cereyan ettiği grev, dar ve geniş anlamıyla lütuf karşısında "hak" grevidir. Dar anlamıyla, ödenmeyen ikramiyelerin ödenmesi talebiyle kazanılmış (müktesep) bir hakkın korunması amacıyla yapılmış "hak grevidir." Geniş anlamıyla ise, "grev hakkının" eylemidir.

 

Doğrudan grev hakkı için uygulanmamış olsa bile anayasanın tanıdığı grev hakkını fiilen kullanarak yasal bir düzenlemeye biçim ve öz kazandırma çabasını da içeriyordu. Yani yukarıdan beklemek, ne verilirse kabul etmek yerine elde etme yaklaşımını da taşıyordu.

 

Eylem işçilerin dahil edildiği demokratik karar süreçleriyle, etrafında oluşan geniş dayanışma ağıyla, TBMM’de müzakerelere konu olmasıyla, yasaların oluşma sürecine yaptığı etkiyle, aydınlarla işçi sınıfının buluşmasına zemin yaratmasıyla özgün bir deneyim olarak yaşandı.

 

36 gün süren grev, bittiğinde kazanan işçiler oldu. İmzalanan protokolle ödenmeyen ikramiyelerin ödenmesi ve eylem nedeniyle atılan işçilerin geri alınması, tazminatsız çıkış verilen 4 işçinin de tazminatlarının ödenmesi sağlandı.

 

Öte yandan grev kanununun çıkışı da bu eylem sayesinde hızlandı. Kanunu geciktirme ve içini boşaltarak yasal düzenleme yapma niyeti, Kavel greviyle sonuçsuz kaldı. Kavel grevi, hem hakkın(ikramiye) korunması, hem de işçinin anayasaca tanınmış bir hakkına fiilen sahip çıkılmasıyla lütuf karşısında "hakkın" psikolojik-politik üstünlük kazandığı bir işçi eylemi oldu.

 

Geçmişte yaşananlar geleceğin kurucu eylemidir Şiirlere, öykülere konu olan, Kavel grevi, Türkiye sendikal hareketinde yükselme döneminin başlangıç eylemidir. Model bir eylem olarak işçi sınıfı mücadelesinde örgütlenme ve mücadele pratiklerinde esin kaynağı olmuş, yeni haklar elde etmenin yolunu açmıştır.

 

"Ricacı sendikacılık" anlayışı karşısında mücadeleci bir sendikal anlayışın gelişebileceğinin işaretini vermiş, bu iki sendikal anlayış arasındaki farkı belirgin hale getirerek DİSK’in kuruluşuna giden süreci tetiklemiştir.

 

Kavel grevi birinci kuşak işçilerin "köylü cüppesini bıraktığı", kendisi için sınıf olma yolunda önemli bir eşiğin geçildiği grevdir. Sosyal hayatı, sendikal hayatı ve işçilerin hayatını etkilemiş, çapının çok üstünde etki yaratmış bir eylem olarak Kavel grevi, 50 yıldır işçi sınıfı tarihinde özel bir yeri işgal ediyor. Kavel grevi, ikramiyelerin ödenmemesi gibi küçük bir ihtilaftan, işçilerin ve onlara önderlik eden sendikal kadroların, cesaret ve özgüvene dayanan radikal duruş ve eylemleriyle büyük bir mücadele öyküsüne dönüşmüştür.

 

Kavel grevini yönetenler, "ikramiye atıfettir" diyen işverenlerin tezi karşısına hak kavramıyla çıkmasalardı, "ikramiye ödenmiyorsa mahkemelere gitsinler" diyen Çalışma Bakanı Bülent Ecevit’i dikkate alsalardı, "bu şartlar altında grev yapmak maceracılıktır" diye köpüren sarı sendikacılara kulak assalardı işçiler arasında hak arama bilincinin gelişme seyri daha zayıf kalabilirdi.

 

Sınıf hareketi açısından pek çok şey bugün bulunduğumuz noktadan daha da geri olabilirdi. Kavel grevi bir talebin ancak eylemin gücüyle dikkate alınır olabileceğini, hak mücadelesinin ancak bu temelde gelişebileceğini göstermiştir. Bugün, bir sermaye stratejisi olarak işçi sınıfının kazanından birer birer geri alınırken, çalışanların güvencesiz bir biçimde işverenlerin inayetine terk eden lütuf rejimi sistemli bir biçimde dayatılırken, "ne yapabiliriz?" sorusuna yanıt arayanların bakacağı yerlerden biri, hatta en önemlisi 1963 Kavel grevidir.

 

Teslimiyetin, umutsuzluğun, çaresizliğin duvarlarını yıkıp mücadeleci bir sınıf hareketi arayışı içinde olanlar için, 1963 Kavel grevi mudaka bakılması gereken zengin bir deneyim. Kavel grevinin ayrıntıları ve öyküsü için bakınız; Zafer Aydın, "kanunsuz" Bir Grevin Öyküsü Kavel 1963, Sosyal Tarih Yayınları, İstanbul, Gözden Geçirilmiş 2. Basım Temmuz 2010

DİĞER HABERLER
YIKIMIN FATURASI EMEKÇİ İLE EMEKLİYE
YIKIMIN FATURASI EMEKÇİ İLE EMEKLİYE

OCAK’TA açıklanan 17 bin 2 TL’lik asgari ücrette döviz kurları nedeniyle meydana gelen kayıp 1.612 TL’ye ulaştı. En düşük memur maaşı ise 3 bin 94 TL eridi. 10 bin TL’lik en düşük emekli maaşı ise 399 dolardan 310 dolara geriledi.

YAŞLININ KADERİ YOKSULLUK OLDU
YAŞLININ KADERİ YOKSULLUK OLDU

Derinleşen ekonomik kriz ve hayat pahalılığı yaşlıları yoksulluğa mahkûm etti. TÜİK verilerine göre yaşlılarda yoksulluk patlaması yaşandı. Ülkedeki yaşlılarda yoksulluk oranı 4 yılda yüzde 7,5 arttı.

İŞSİZLİK YENİDEN KRİTİK SORUNLARDAN BİRİ OLABİLİR
İŞSİZLİK YENİDEN KRİTİK SORUNLARDAN BİRİ OLABİLİR

İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, gelecek aylarda istihdamın seyrinin, büyümedeki yavaşlamanın keskinliği ve süresine bağlı olarak şekilleneceğine dikkat çekerek, “İşsizliğin Türkiye ekonomisinde yeniden kritik sorunlardan biri olması ihtimal dahilinde” uyarısında bulundu.

ÜCRETİ ÖDENMEYEN VEYA EKSİK ÖDENEN İŞÇİ NE YAPABİLİR?
ÜCRETİ ÖDENMEYEN VEYA EKSİK ÖDENEN İŞÇİ NE YAPABİLİR?

Ekonomik kriz derinleştikçe toplu iş sözleşmesi kapsamındaki işçilerin ücret ve yan ödemelerinin ödenmesinde giderek artan sıkıntılar yaşanacağı açıkça görülüyor.