3′ LÜ DANIŞMA KURULU TOPLANDI
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, İşsizliğin Kolayca, Sadece Devletle Birlikte Çözülecek Bir Sorun Olmadığını Belirterek, İşsizlik Politikası Geliştirilmesi Gerektiğini Söyledi.
ÇALIŞMA ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, işsizliğin kolayca, sadece devletle birlikte çözülecek bir sorun olmadığını belirterek, işsizlik politikası geliştirilmesi gerektiğini söyledi.
12’nci Çalışma İlişkileri Kongresi Antalya’nın Serik İlçesi’ne bağlı Belek turizm beldesinde Belconti Otel’de başladı. Süleyman Demirel Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri bölümünün organizasyonuyla gerçekleyen kongre Pazar günü sona erecek. Kongrenin bu yılki teması ise ‘İşsizlik ve İstihdam’ olarak belirlendi. Kongreye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu’nun yanı sıra Türkiye’nin farklı üniversitelerinden öğretim üyeleri, Türk-İş eski Başkanı ve CHP Milletvekili Bayram Meral, Türk-İş eski başkanlarından Salih Kılıç katıldı.
Bakan Ömer Dinçer, Türkiye’deki işsizlik durumunun devam edecek gibi göründüğünü belirterek, hükümetin ve bakanlığın aldığı tedbirler, yapılan düzenlemelere rağmen, "İşsizliğin kolayca sadece devletle birlikte çözülecek bir sorun olmadığıın altını çizmek istiyorum" dedi. Küresel ekonomik krizle birlikte tüm dünyadaki işsizlik oranları artarken Türkiye’de alınan tedbirlerle artışın sınırlı kaldığını kaydeden Bakan Dinçer, "Bunun bir çok nedeni var. Herşeyden önce bizim ülkemiz krizden çok uzun süreli etkilenmedi. Diğer ülkelere göre, 2 çeyrek, daha geç etkilendik. Yine diğer ülkelerden daha erken çıkmaya başladık. 2009’un son çeyreğinde ülkemizde büyüme emareleri ortaya çıktı. 2010 yılının ilk iki çeyreğinde de ciddi bir büyümeyi ortaya koyduk" diye konuştu.
Orta vadeli tahminlere göre yılı yüzde 6.8 büyümeyle tamamlayacaklarını düşündüklerini ifade eden Bakan Dinçer, uluslararası tahmin kuruluşlarının ise Türkiye için büyümeyi daha yüksek hesap ettiklerini kaydetti. İşsizlik oranının krizin Türkiye’de hissedilmeye başladığı 2008 Eylül ayından artmaya başladığı ve 2009 Şubat ayında yüzde 16.1’le tavan yaptığını kaydeden Bakan Ömer Çelik, krizden hemen sonraki dönemlerde yüzde 24 civarında olan genç işsizlik oranının bu yıl yüzde 19 olarak ortaya çıktığını ve bu rakam OECD ülkeleriyle aynı seviyede bir gerçekleşme oranı olduğunun altını çizdi.
YAPISAL SORUNLAR
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, Türkiye’de krizin etkilerinin azalmaya başlamasıyla her ay isizlik oranında yüzde 2 puanlık bir düşüş yaşanırken, işgücü katılım oranların da arttığını kaydetti. 2008 Haziran ayında yüzde 48.1 olarak gerçekleşen işgücüne katılım oranının, 2009 Haziran’da yüzde 48.8’e, 2010 Haziran’da ise yüzde 50’ye çıktığını belirten Bakan Çelik, "Aslında her bir puanlık artışın 520 bin kişiyi ifade ettiği düşünülerse yaklaşık 1 milyon 200 bin insana ek istihdam sağlayacak bir durum ortaya çıktı" dedi. Bakan Ömer Dinçer, şunları söyledi:
"Bizim işsizlik sorunumuz sadece küresel etkilerle ortaya çıkmış bir sorun değildi. Dolayısıyla konjönktürel tedbirler de çözebileceğimiz bir mesele değil. İşsizliğimizin çok yapısal temel sorunları var. Bunun içinde temel stratejiler, politikalar üretmek zorundayız. Çalışma çağındaki nüfusa her yıl ortalama 800 bin kişi katılıyor. İşgücüne katılımsa yaklaşık olarak 400 bin kişi. Tarımdan tarım dışı sektöre her yıl 150 bin kişi geçiyor. Bütün bunlara ilaveten katılım oranını sadece 1 puan attırırsak 520 bin kişiyi de bunun üzerine koymamız gerekecek. Katılım oranının bir puan artmasıyla yeni istihdamlar yaratamazsak, işsizlik oranı 2 puan artıyor."
İşsizliği sabit tutabilmek için her yıl 600 bin yeni iş yaratmak geriktiğini ifade eden Ömer Dinçer, "Bu her yıl ya daha fazla büyümeyi ya da büyümenin istihdam esnekliğini arttırmayı gerekli kılıyor. Şayet çalışma hayatını daha esnek hale getirmeyecek olursak o zaman işsizlik sorununu çözemeyeceğiz" diye konuştu.
RAKAMLARLA İŞSİZLİK
Türkiye’de istihdam edilen nüfusun yaklaşık yüzde 60’ının eğitim niteliğinin düşük olduğunu, kadınların işgücüne katılım oranının, yüzde 27 ile AB ülkelerinin ancak üçte biri seviyesinde olduğunu, engellilerin işgücüne katılımı oranın yüzde 22 ile düşük seviyede olduğunu anlatan Bakan Ömer Dinçer, "Uzun süreli işsizlerin toplam işsizlik içindeki konumu ise yüzde 27. Bunun da üzerinde düşünülmesi gerikiyor" dedi.
İşsizlik sigortasına yıllar itibariyle başvuruda 2007 yılında 246 bin 500, 2008’de 380 bin ve 2009 597 bin kişinin başvuruda bulunduğunu kaydeden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, 2010 yılının ilk 8 ayında 309 bin başvurunun bulunduğunu söyledi.
POLİTİKA DEĞİŞİKLİĞİ
İşsizlik sorununa kalıcı çözüm bulunması için başlatılan 2023 Ulusal İstihdam Stratejisi hakkında da bilgi veren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, "Herşeyden önce Türkiye’nin yeni istihdam politikaları oluşturulurken temel ilkelerimizi gözden geçirme içinde olmalıyız. İşsizlik sorunu sadece Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın çözebileceği bir sorun değil. Bir bütün olarak ülkenin genel ekonomisinden kopuk düşünülemeyeceği gibi sivil ve diğer toplumsal aktörlerden ayrı düşünülemez. İşsizlik sorunuyla topyekün mücadele ortaya koymaya zorunluyuz" diye konuştu. Bakan Dinçer, 2023 yılı için öngörülen işsizlik oranının yüzde 5 olduğunu açıkladı.
İşsizliğin Türkiye’nin çözüm bekleyen ve uzun vadeli bir stratejiye üzerinde durulması gereken bir sorun olduğunun altını çizen Bakan Dinçer, "Şimdiye kadar olduğu gibi geçici tedbirlerle bizim işsizliğin yapısal sorunlarını aşmamız mümkün görünmüyor. Çok akıllıca tedbirler almak, çok stratejik davranışlar ortaya koymak zorundayız. Bu hepsi beraberinde bizlerin değiştirmesini, alışkanlıkları terk etmeyi gerektiriyor" diye konuştu.
—–KUTU—–
Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu;
Sivil toplum ‘öteki’ olarak görülmemeli
Kongrenin açılış oturumunda konuşan Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu ise Türkiye’nin gelişim ve değişim sürecinde önemli bir kavşak noktasına geldiğini söyledi. Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde bazı sorunları geride bırakmış olsa bile devlet, sivil toplum ve birey sorunlarının yeterince kavranmadığını ifade eden Kumlu, "Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı askeri müdahaleler sadece çalışanlar açısından değil toplumun tüm kesimleri açısından büyük kayıplar yaratmıştır. Bugün Türkiye demokrasiyi kesintiye uğratacak her türlü müdahalenin artık geride bırakılması konusunda mutabakat sağlanmıştır" diye konuştu. Demokratikleşme sorununda hala önemli meselelerinin bulunduğunu kaydeden Mustafa Kumlu, "Bu sorunları ilişkin farkındalık artmıştır. Bu farkındalık zaman içinde çözümleri de beraberinde getirecektir" dedi.
Siyasal iktidarın mecliste uzlaşma yaratarak gücünü daha fazla arttırabileceğini savunan Türk-İş Genel Başkanı Kumlu, özellikle sivil toplumla yapılacak mutabakatla elde edilecek gücün demokratik katılımı daha ileri düzeylere taşıyacağını söyledi. Kumlu, Sivil toplumu ‘öteki’ olarak görmenin, buradan gelecek eleştirileri karşıt bir algı olarak değerlendirmenin sivil toplumla devlet arasında yeni mesafeler yaratacağına dikkat çekti.
Genel Başkan Mustafa Kumlu, Anayasa değişikliğinin ardından mevzuatın demokratik değer ve ilkelere uygun bir şekilde yeniden düzenlenmesinin en önemli konu haline geldiğini belirterek, "Anayasalar toplumla bir sözleşme metni olma iddiasındadır. Devletle toplum arasında yapılacak sözleşme devletin topluma karşı yükümlülükleri, toplumun ve birey olarak yurttaşın özgürlüklerini teminat altına alır. Bu sözleşmenin geniş tabana oturması meşruiyetini arttıracak, güç katacaktır" diye konuştu. Bu nedenle yeni anayasa yapılırken TBMM’nin bütün unsurlarını kapsayan, sivil toplum taleplerini dikkate alan bir hazırlığa ihtiyaç olduğunun altını çizen Kumlu, "Biz anayasanın sade bir özgürlükler metni olmasını istiyoruz. Mesela anayasa metninde bir işçinin aynı iş kolunda birden fazla sendikaya üye olamayacağına ilişkin bir hükmün yer almasını doğru bulmuyoruz" dedi. Türk-İş Genel Başkanı Kumlu, dün yapılan Üçlü Danışma Kurulu’nda HAK-İŞ, DİSK ve TİSK’in de bu konuda kendileriyle aynı fikirde olduğunu bildirdiğini söyledi.