Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
30 Mart 2018
2017 YILI BÜYÜMESİ: MADALYONUN ÖTEKİ YÜZÜ

Büyümenin öncelikle işsizliği aşağı çekmesi, iş bekleyen yurttaşları işgücüne dahil etmesi beklenir. Ne yazık ki, böyle bir yılda dahi işsizlik oranı tek haneli rakamları görememiş. Neredeyse ‘istihdamsız bir büyüme’ yaşanmış.

2017 YILI BÜYÜMESİ: MADALYONUN ÖTEKİ YÜZÜ

Büyümenin öncelikle işsizliği aşağı çekmesi, iş bekleyen yurttaşları işgücüne dahil etmesi beklenir. Ne yazık ki, böyle bir yılda dahi işsizlik oranı tek haneli rakamları görememiş. Neredeyse ‘istihdamsız bir büyüme’ yaşanmış.

Bugün yandaş mecralardan Türkiye ekonomisinin parlak büyüme performansına ilişkin çokça methiye duyacaksınız. Biz de madalyonun öteki yüzünü bir tartışalım bakalım dedik. Yüzde 7,4 olarak açıklanan büyüme rakamının çağrıştırdığı soruları, hangi maliyetlerle sağlandığını ve kimlere yaradığını madde madde tartışalım istedik.
 
1-Yıllarca, küresel likidite koşullarının elverişliliği nedeniyle Türkiye ve benzer ülkelere hızlı sermaye akımları gerçekleşti. Bu sayede TL reel olarak değerlenirken, hükümet yetkilileri dolar bazında artan GSYH ve kişi başına gelirle böbürlenip durdular. Şimdi süreç tersine dönmüş durumda. Ekonominin doludizgin büyüdüğü bir yılda dahi, 2016 sonunda 10 bin 883 dolar olan kişi başına gelir, 2017’de 10 bin 597 dolara geriledi. Toplam GSYH de 863 milyar dolardan 851 milyar dolara düştü.
 
2- TÜİK’in dünkü bültenine göre, işgücü ödemeleri 2017 yılında yüzde 12,9 artmış. Ekonomide emek-sermaye arasında zaten bozuk olan bölüşüm ilişkilerinin devamı için bile, işgücü ödemelerinin (büyüme enflasyon) kadar artması gerekirdi. Bu da yüzde 19.3 bir ücret ayarlamasina denk gelirdi. 2017’de ortalama tüketici enflasyonu yüzde 11,1 iken, işgücü ödemeleri sadece bunun yüzde 1,8 üzerine çıkabilmiş. Diğer bir ifadeyle büyümenin aslan payı sermayeye gitmiş. Nitekim net işletme artığı, yani kârlar yüzde 26,2 sıçramış. Tüketici kredileri 2017’de yüzde 17,7 arttığına göre, nihai tüketim harcamalarındaki sıçrama gelirlerin yükselmesinden değil, borçlanmanın artışından kaynaklanmış. Emegin 2016 sonunda yüzde 36,5 olan katma değerdeki payı yüzde 34,5’e inmiş.
 
3- Büyümenin öncelikle işsizliği aşağı çekmesi, iş bekleyen yurttaşları işgücüne dahil etmesi beklenir. Ne yazık ki, böyle bir yılda dahi işsizlik oranı tek haneli rakamları görememiş. 2016’da yüzde 12,7 olan ortalama işsizlik yüzde 10,4’e düşmüş. Üstelik, işgücündeki artışların yaklaşık yüzde 42’sinin, “çırak, stajyer ve kursiyerlerden” oluştuğunu DİSK-AR’ın araştırmalarından biliyoruz. Neredeyse “istihdamsız bir büyüme” yaşanmış.
 
4-2017 yılı büyümesinin büyük ölçüde Kredi Garanti Fonu’ndan verilen 200 milyar TL’nin üzerinde hazine garantili krediden ve tüketime yönelik KDV ve ÖTV indirimlerinden kaynaklandığını biliyoruz. Merkez Bankası Kasım 2017 Finansal İstikrar Raporu’ndan KGF kredilerinin ortalama vadesinin 35 ay olduğunu öğreniyoruz. KGF uygulaması 2017 başında hızlandığına göre, 2019 Başkanlık seçimlerine endeksli bir programla karşı karşıyayız. Aynı raporda, döviz mevduat hesaplarındaki artışla KGF’nin “iltisaklı” olduğu da itiraf ediliyor. Yani şirket bankadan TL kredi alıyor, gidip dövize yatırıyor… Tüm teşvik vaatlerine karşın, 2018’de benzer bir hormonlama için ne Türkiye’deki tasarruflar, ne de yurtdışı borçlanma olanakları uygun.
 
5- 2017 yılında yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatları 20 milyar dolar artmış. 2016 sonundaki 145.5 milyar dolardan 2017 sonunda 165.5 milyar dolara yükselmiş. Yani, büyümeden istifade eden hane, halkları ve şirketler yükselen refahlarını dövize istiflemeyi tercih etmişler. Ekonomiyi her an pimi çekilebilecek bir bombayla karşı karşıya bırakmışlar.
 
6- 2017 yılındaki büyüme dış bağımlılığı artırma pahasına sağlanmış görünüyor. 2016 yılına göre 2017’de dış yükümlülükler tam 132 milyar dolar arttı. Döviz varlıkları ile döviz yükümlülükleri arasındaki farkı yansıtan net pozisyon ise 115 milyar dolar kötüleşti. Türkiye’nin dış borçları da, 2016 sonundaki 405 milyar dolardan, 2017’nin üçüncü çeyreğinde 437 milyar dolara fırladı.
 
7- 2002 yılında iktidara gelen AKP, tüm “yerlilik ve millilik” iddialarına karşın, yurtdışı finans çevrelerinin himmetine muhtaç bir ekonomi yarattı. Merkez Bankası’nın rakamlarına göre 2017 yılında ödenmesi gereken 185 milyar dolar yükümlülüğümüz bulunuyor. Bunun üzerine 50 milyar dolarlık tahmini cari açığı ekleyince, 2018’de 235 milyar dolar taze paraya ihtiyaç var. Uluslararası piyasaların bir ekonomiye ne denli sıcak baktığını, döviz kurlarından ve piyasa faiz oranlarından izlemek olanaklı. Doların 4 TL’den salındığı, 2 yıllık Hazine kâğıtlarının faizinin yüzde 14’ün üzerinde dalgalandığı göz önüne alınırsa, piyasanın yüzde 7,4’lük büyüme verisinden fazla etkilenmediği söylenebilir. Bu da 2018 için gerekli finansmanı sağlamanın kolay olmayacağını gösteriyor. Haliyle benzer bir büyüme temposu tutturmanın güçlüğünü de…
 
Kısaca, tüm yaldızlı söylemlere karşın; sade yurttaşın yüzünü fazla güldüremeyen; ona tatminkâr alım gücü sağlayamayan, istihdam kapıları açmayan bir büyüme söz konusu… Üstelik bu büyüme, ekonominin kırılganlıklarını, dışa bağımlılığını artırma pahasına sağlandı.
 
*****
 
Halka faydası DOKUNMADI
 
CHP Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu, büyümenin Türkiye’de ne geçime ne de istihdama olumlu bir katkısı olmadığını belirterek, “2017’de yüzde 7,4 olduğu iddia edilen büyüme vatandaşın ne aşına ne de işine yansımadı. Çift haneli enflasyon, çift haneli işsizlik aynen sürüyor. Dolar cinsinden baktığımızda ise büyüme bir yana yüzde 1,35’lik bir küçülme söz konusu” dedi.
DİĞER HABERLER
PINAR SÜT VE PINAR ET’TE TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ İMZALANDI
PINAR SÜT VE PINAR ET’TE TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ İMZALANDI

Sendikamız ile Pınar Süt ve Pınar Et arasında şubat ayında başlayan yeni dönem toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlandı.

ATASU’DA(ELMACIK SU) TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ İMZALANDI
ATASU’DA(ELMACIK SU) TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ İMZALANDI

Sendikamız ile Atasu ve Su Ürünleri Gıda (Elmacık Su) arasında aralık ayında başlayan yeni dönem toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlandı.

SEKTÖRÜN BANKA VE ŞAHISLARA BORCU 850 MİLYAR TL’Yİ AŞARKEN ÇİFTÇİ FAİZ DESTEĞİ BEKLİYOR
SEKTÖRÜN BANKA VE ŞAHISLARA BORCU 850 MİLYAR TL’Yİ AŞARKEN ÇİFTÇİ FAİZ DESTEĞİ BEKLİYOR

Dünya Çiftçiler Günü’nde Türkiye’deki manzara iç karartıyor. Çiftçi sayısı azalırken borçlar tavan yaptı. Çiftçi ve sektör temsilcileri, “İthalat ve düşük alım fiyatı sonumuzu getirecek” diyor.

1999-2002 DÖNEMİNDE İŞVEREN SENDİKACILIĞI VE TİSK
1999-2002 DÖNEMİNDE İŞVEREN SENDİKACILIĞI VE TİSK

TEKGIDA-İŞ SENDİKA AKADEMİSİ 1999-2002 döneminde Türkiye’yi Bülent Ecevit’in başbakanlığında 56. ve 57. Cumhuriyet Hükümetleri yönetti. Bu yıllar çalışma yaşamı ve TİSK’in tarihinde önemli bir yer tutmaktadır. Bülent Ecevit’in başbakanlığındaki 56. Cumhuriyet Hükümeti (IV.Ecevit Hükümeti) 11.1.1999-28.5.1999 döneminde görev yaptı. 18 Nisan 1999 tarihinde gerçekleştirilen milletvekili seçimlerinde DSP oyların yüzde 22,2’sini (136 milletvekili) alarak en büyük parti […]